Olmak veya olmamak, iÅŸte sorun

Güncelleme Tarihi:

Olmak veya olmamak, iÅŸte sorun
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 29, 2001 00:00

Geçen haftaki ‘‘yılda 30 bin dolar kazanmak’’ baÅŸlıklı yazımızda, 16 yaşına kadar Türk Tenisçilerinin dünyadaki yaşıtlarıyla bol ölçüştüğünü bu yaÅŸ gruplarında Uluslararası turnuvalarda birincilikler alabildiÄŸini, 16 YaÅŸ Erkek Milli Takımımızın 2001 Avrupa yedincisi olduÄŸunu belirterek, bundan sonra aranın birden açıldığını, bizim çok gerilerde kaldığımızı vurgulamıştık. Oysa, bir Türk çocuÄŸunun profesyonel tenisçiliÄŸi seçtiÄŸi takdirde, yeteneÄŸine göre yılda en azından otuz bin dolar civarında bir para kazanabileceÄŸini, Dünya sıralamasında da 300'lerde olabileceÄŸini yazmıştık. Yerimizin kısıtlı olanakları içinde tenisimizin bu ana sorununun daha iyi anlaşılması için bu yazımızda özetle de olsa bazı noktalara deÄŸinmek istiyoruz. Bilmem dikkat ettiniz mi? Rolland Garros, Wimbledon gibi dev turnuvaların TV'de yayın esnasında yıldız tenisçilerin babalarını veya annelerini sık sık ekranda görüyorsunuz. Sahadaki çocuklarından daha heyecanlıdırlar. Çünkü, onlar için ortadaki bir tenis maçı deÄŸil, ellerine geçecek paranın ne kadar olacağının belirlenmesidir.ALTIN YUMURTLAYAN TAVUKÇocuklarını çok küçük yaÅŸtan itibaren altın yumurtlayan tavuklar olarak yetiÅŸtirmek için herÅŸeyi yapmış olan bu ana babaların sayısı esasında TV'de gözüken bir kaçı ile sınırlı olmayıp, binlercedir. Ancak bütün emeklere, özverilere raÄŸmen, milyonlarca dolar kazanmak hayalini çok az aile gerçekleÅŸtirebiliyor. Ä°ÅŸte Türk tenisçileri ile yabancılar arasındaki 16 YaÅŸ sonrası uçurumu bu noktada baÅŸlıyor. Dünyada binlerce genç ve ailesi, tenisi büyük para ve şöhret getiren 21. asrın en gözde mesleklerinden biri olarak görüp, profesyenel olmak için çalışıyorlar. Türkiye'de ise aynı kafa yapısında bir aileye veya gence rastlamak mümkün deÄŸildir. Rastlansa bile aynı inançta olmaları bence büyük tartışma konusudur. Oysa sistem çok net ortada. EÄŸer bir genç (kız-erkek) tenisi meslek olarak seçecekse, bavulunu sırtlayıp yılda 52 hafta (ülkemizde her yıl bu tip turnuvalardan ortalama on tane organize edilmektedir.) mevcut olan 10.000 dolarlık turnuvalarda oynamak için, ülke ülke dolaşıp kendine bir tenis kariyeri yapmaya çalışacak. Bunun içinde ilk destek ailesidir. Bizim ailelerin hedefi ise, kulüplerin çocuÄŸu yetiÅŸtirmesi, iyi bir derece elde edip, Amerika'da eÄŸitim bursu koparmaya odaklanmış bulunuyor. Özetle; ‘‘profosyenel olmak veya olmamak iÅŸte sorun...’’DAVÄ°S KUPASI’NDA BU DEFA DÜŞTÃœKÜç yıl önce grup birincisi olarak çıktığımız Davis-Kupası Avrupa/Afrika 3. Grubuna geçtiÄŸimiz hafta eleme maçında Moldovya'ya 3-2 yenilerek, yeniden düştük.Güçlü tenis ülkelerinin yer aldığı Euro/Africa Zone 2'de iki yıl düşmemek için direndik. Yugoslavya ve Litvanya'yı yenerek kurtulduk. Ama bu defa kıl payı ile son maçı kaybedip yine avlandık. Esasında Moldovya yeneceÄŸimiz bir takımdı. Efe ÃœstündaÄŸ'ın sakatlığı büyük bir etken olarak bu sonucu hazırladı... Ancak bu düşüşün üzerinde durulması gereken çok önemli bir yanı var. Yaşı otuzu aÅŸmış (Erhan Oral ve Mustafa Azkara) iki yarı profosyenel tenisçiyle yine de iyi direniyoruz.GEÇ KALINDIMilli takımın kabuk deÄŸiÅŸtirme dönemi için gençleri hazırlamakta hayli geç kalındığını düşünüyorum. 2002 yılında Afrika çukurundan tekrar çıkma mücadelesine girmeden önce Davis Cup takımımızı gençleÅŸtirmemiz gerekiyor. Yeni kurulacak olan takımın denenmesi en geç bu Aralık ay'ında yapılacak olan Avrupa Erkek Takım Åžampiyonası'nda olmalıdır. BaÅŸka ülkeler Milli Takım kadrosunu seçerken çok basit bir formül kullanıyorlar. Federasyon Dünya sıralamasındaki en iyi oyuncularını davet edip müsabakada oynatıyor.TÃœrkiye Davis Cup takımına ait istatistiki bilgiler* 1946 yılında tenis tarihimizin ilk Davis Cup maçında Çekoslavakya'ya hükmen maÄŸlup olduk.* Ä°lk galibiyetimizi 1986 yılında Lüksemburg'u Ä°zmir'de 3-2 yenerek aldık.* Türkiye'nin toplam 27 galibiyeti ve 50 yenilgisi var.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!