Olimpiyatlardan en güzel en anlamlı, en komik anlar

Güncelleme Tarihi:

Olimpiyatlardan en güzel en anlamlı, en komik anlar
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 11, 2004 00:00

Fransız Baron Pierre De Coubertin, 1894’te antik çaÄŸda düzenlenen Olimpiyatları yeniden canlandırma fikrini ortaya attığında kafasında sadece amatörlük ve erkeklerin katıldığı yarışmalar vardı. 1910’da ‘Kadınlar sportif müsabakalardan kesinlikle men edilmelidir’ diyecek kadar ileri giden Coubertin, erkek egemen spor konusunda çok ısrarlıydı.Öyle ki, Atina’da 1896’da düzenlenen ilk modern olimpiyat oyunlarındaki 14 ülkeden 241 sporcu arasında tek bir kadın bile yoktu. Dört yıl sonra adeta lütuf olarak sadece 19 kadın sporcu yarışabildi. 1924’e kadar olimpiyatta yarışan kadın sporcu sayısı 100’ü geçemedi. 1928’de atletizmde ilk defa yarışan kadın atletler finiÅŸ çizgisini geçtikten sonra yere düşüp fenalaşınça bu kadınların fiziki zayıflığına kanıt diye sunulmuÅŸtu. Ama ilk olimpiyattan bu güne kadar geçen 108 yılda kadınlar erkekleri neredeyse yakaladılar. Erkeklerin yarıştığı bütün spor dallarında kadınlar da amansız bir mücadele veriyor. Dört yıl önce Sydney’deki olimpiyatlarda 199 ülkeden sadece 9’unun kafilesinde kadın sporcu bulunmuyordu. Amatörlük konusu ise 1980’den sonra tamamen topraÄŸa gömüldü. Bu tarihe kadar amatörlük konusunda çok sıkı bir tavır takınan Uluslararası Olimpiyat Komitesi çaresiz kalınca kapılarını tüm profesyonel sporculara açtı. Gerçi, birçok spor dalında gizli profesyonellik yaygındı ama bunu belgeleyen olay, 1992’de yaÅŸandı. NBA’deki gizli deÄŸil ayan beyan profesyoneller Barselona’daki oyunların odak noktası haline geldi. Bu, olimpiyatlardaki amatörizm ruhunun sonuydu. Buna paralel biçimde son 20 yılda Olimpiyatlara akan para da sürekli arttı. Televizyon yayın haklarının milyar dolarlar düzeyinde dolaÅŸtığı, resmi sponsorların gözünü kırpmadan büyük meblaÄŸlar akıttığı bir ticari ortam doÄŸdu. Kısacası sporcusundan reklamcısına tüm katılımcılar olimpiyatları dünya sporunun pazarlandığı bir yer olarak görmeye baÅŸladı. Tüm bu deÄŸiÅŸikliklere karşın olimpiyatlar yeni kahramanlar çıkarmaya da devam ediyor. Jim Thorpe, Johnny Weismüller, Jesse Owens, Mark Spitz, Nadia Comaneci, Carl Lewis, Alexander Popov, Micheal Johnson gibi ÅŸampiyonlar isimlerini olimpiyat tarihine altın harflerler yazdırmayı sürdürüyorlar. Gelecek ay Atina’da yeni kahramanlar sahneye çıkacak. Tüm bu isimler zorlu yollardan geçerek kürsünün en üst basamağına çıktılar. Jim Thorpe gibi bazılarının ömrü ise elinden alınan madalyasının geri verildiÄŸini görmeye yetmedi.Tüm bu tarihsel anları gösteren birçok fotoÄŸraf karesi Kodak filmle çekildi. Kodak, olimpiyat fotoÄŸraflarından oluÅŸan geniÅŸ arÅŸivinden çarpıcı kareleri Hürriyet için seçti.DÖRT ALTIN MADALYALI ANNE1948 Olimpiyatları’nda 30 yaşında Hollandalı bir anne madalyaları toplamıştı. Fanny Blankers-Koen, henüz 18 yaşındayken 1936’daki Berlin Olimpiyatları’nda kayda deÄŸer bir derece elde edememiÅŸti. Bundan tam 12 yıl sonra Londra’da tüm seyircilerin ÅŸaÅŸkın bakışları altında 100 metre, 80 metre engelli, uzun atlama ve 4x100 metre bayrak yarışında dört altın madalyayı boynuna geçirdi. Yüksek atlamada beÅŸinci altın madalyayı kazanmasını yarışların çakışması engelledi. 1999’da Uluslararası Atletizm Federasyonu tarafından 20. yüzyılın en büyük kadın atleti seçilen Blankers-Koen geçen 24 Ocak’ta 85 yaşında yaÅŸamını yitirdi.TALÄ°HSÄ°Z MARATONCULondra’da düzenlenen 1908 olimpiyatlarının en dramatik anları maraton yarışı sırasında yaÅŸandı. Ä°talyan atlet Dorando Pietri, 42 kilometre 195 metrelik yarışın sonunda stadyuma girdiÄŸinde yorgunlaktan bitap düşmüştü. BitiÅŸ çizgisi yerine ters yöne doÄŸru ilerledi ve sonra yere yığıldı. Hakemler onu doÄŸru tarafa yönelttiler. Bu sayede bitiÅŸ çizgisini geçip yarışı birincilikle tamamladı. Ancak, ertesi gün madalya seromonisinde kendisini bir sürpriz bekliyordu. Dışarıdan yardım alarak yarışı tamamladığı için diskalifiye edilmiÅŸti. Ama cesur çabası takdir topladı. Ä°ngiltere Kraliçesi ona özel bir altın kupa sundu; Irving Berlin, ÅŸerefine popüler bir ÅŸarkı yazdı.BÄ°R ZAMANLAR HALAT ÇEKME DÄ°YE BÄ°R SPOR VARDIÄ°lk dönemde olimpiyatlar kapmasındaki birçok spor dalı artık unutuldu gitti. Ä°ÅŸte bunlardan biri de halat çekmeydi. Ä°sveç’in baÅŸkenti Stokholm’de düzenlenen 1912 Olimpiyat Oyunları’nda Ä°sveç halat çekme takımı var gücüyle altın madalya için uÄŸraşıyor.EN ÇOK MADALYA KAZANAN ATLETFinlandiyalı atlet Paavo Nurmi, olimpiyatlar tarihinde atletizmde en çok madalya kazanan atlet unvanını koruyor. 1920, 1924 ve 1928’de 9 altın, 3 gümüş madalyayı boynuna taktı. 1924’te Paris’te çılgınca bir yarış takvimine karşın Nurmi beÅŸ altın madalya kazanmayı baÅŸardı. Bir saat arayla hem 1500 hem de 5000 metreyi kazanması bu baÅŸarısının doruk noktasıydı. 1932’de profesyonel olduÄŸu iddiasıyla yarıştırılmadı. Nurmi, daha sonra 1952’de Helsinki’deki olimpiyatlarda, olimpiyat ateÅŸini yakma göreviyle onurlandırıldı.BOYKOTLU OLÄ°MPÄ°YATMoskova’daki 1980 olimpiyatları hep müthiÅŸ bir organizasyon olarak hafızalarda yer edecek. Dört yıl öncekinin aksine Sovyetler tüm yarışmaları müthiÅŸ bir disiplin içinde düzenlediler. BaÅŸta ABD, birçok batı bloÄŸu ülkesinin Afganistan’ın iÅŸgalini protesto etmek için bu olimpiyata katılmadılar. Sovyet sporcular iki hafta boyunca 80 altın madalya kazanarak bir rekor kırdılar.Ä°KÄ° RAKÄ°P BÄ°TAP HALDEAtletizmin en zor dallarından dekatlonda müthiÅŸ bir mücadele vermiÅŸti ABD’li Rafer Johnson ile Tayvanlı Yang Çuan-Kvang. Kvang tüm çabasına karşın onlu yarışmanın en sonuncusu 1500 metrede istediÄŸi farkı yapamadı. Altını kazanan Johnson ile bitap düştükleri yarıştan sonra birbirlerine yaslanıp 1960 olimpiyatlarının unutulmaz karelerinden birinde yer aldılar.HÄ°TLER’İ KAÇIRTAN EFSANEJesse Owens, 1936’da Berlin Olimpiyat Stadyumu’nda kazandığı 4 altın madalyayla tarihe geçip Alman halkının bile sempatisini kazanmıştı. Owens’ın baÅŸarıları karşısında deliye dönen Adolf Hitler, çareyi stadyumu terk etmekte bulmuÅŸtu. Owens, uzun atlamada finale kalmaya çalışırken rakibi Alman Luz Long’un tavsiyesiyle elenmekten kurtulmuÅŸtu. Aralarındaki dostluk Long’un 2. Dünya Savaşı sırasında Rus cephesinde ölmesiyle bile bitmedi. Owens, Long’un ailesiyle yıllarca mektuplaÅŸmayı sürdürdü.Carl Lewis dört olimpiyata katılarak efsaneler arasına adını yazdırdı. 1984’teki dört altınından sonra Seul’e de aynı amaçla gelmiÅŸti. Ama, 100 metre ve uzun atlamadaki altınlara karşın, 200 metrede gümüşle yetinmek zorunda kaldı. 1996’da uzun atlamada üstüste dördüncü altını kazanarak kariyerini kapadı.Fermin Cacho 1992 Barselona olimpiyatlarında evsahibi ülke atleti olarak 1500 metrede madalya hedefliyordu. YavaÅŸ koÅŸulan final yarışının son düzlüğünde öne geçen Cacho olimpiyat stadındaki on binlerce seyircinin çılgınca desteÄŸi altında finiÅŸ çizgisini geçti.Nadia Comaneci, 1976’da Montreal’deki olimpiyatları tüm dünyaya ÅŸapka çıkartacak bir performans ortaya koydu. 1,50 boyunda ve 39 kilo ağırlığındaki Rumen jimnastikçi henüz 14 yaşındayken asimetrik paralelde 10 tam puan aldı. Bunu baÅŸaran ilk jimnastikçi unvanıyla beraber üç altın, bir gümüş ve bir bronz madalya kazanarak Romanya’ya döndü.1988 Seul Olimpiyatları’nda ABD’li tramplen atlayıcı Greg Louganis ilk hakkında kafasını tramplene vurup sakatlandı. Aldığı düşük puana ve kafasındaki dikiÅŸlere aldırmadan ikinci hakkını kullanan Louganis, muhteÅŸem bir atlayışla bir kez daha kürsünün en üst basamağına çıktı.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!