Olimpiyat adaylığımız da AB üyeliğimize döndü...

İstanbul’a olimpiyat çok yakışacaktı, üstelik ilk kez bu kadar yaklaştık.
İstanbul’un ilk turda eleneceğini, olimpiyatları da Tokyo’nun alacağını yazmıştım.
İlk turda Madrid’le berabere kalıp, ikinci oylamada finale de yükseldik ama olmadı.
Olimpiyat oylaması sırasında bir düğündeydim, herkes düğünü bırakıp cep telefonlarından canlı yayınları izlemeye başladı.
Gördüm ki, “İnşallah kazanamayız, kazanırsak Erdoğan’ın oyu 5 puan daha yükselir” diyenler var.
Onların ülke sevgisinden şüphe ederim ben.
AK Parti’ye yarayacak diye Olimpiyat’ı alamamamıza sevinmek, küçük siyasi kafaların işidir ancak.
Buyrun kaybettik, sevinin şimdi.
Bu AK Parti, CHP meselesi değil ki Türkiye’nin meselesi.
2000’e başvurduk olmadı...
2004’i almak istedik, vermediler...
2008’de de kaybettik...
2012’i adaylığımızda da...
Bir tek 2016’yı pas geçtik...
2020’ye çok iddialı hazırlandık yine olmadı. Artık 2024’e başvurur muyuz bilmiyorum...
Ama 2000’den 2020’ye son 20 yılın tüm olimpiyatlarını almak için çabaladık.
Her seferinde elimiz boş döndük.
Sonunda olimpiyat adaylığımız da AB üyeliğimiz gibi oldu...
Kapıda bekleyip duruyoruz, benim umudum kalmadı artık.

Sorumlusu Gezi mi?

Olimpiyatları kaybetmemizin sorumlusu Gezi Parkı olaylarıymış...
İşin en kolayı bu.
Hemen suçu yık karşı tarafa...
Zaten böyle olacağı haftalar öncesinden belliydi, Egemen Bağış “Kaybedersek nedeni Gezi parkı olaylarıdır” demişti...
Dünkü Akşam gazetesi “Çapulcu mutlu” manşetini atmış.
“Gezi provokasyonlarında ortaya çıkan çatışma görüntüleri Olimpiyat kararında etkili olmuş...”
Eğer Türkiye’de Gezi Parkı dışında her şey yolunda olsaydı...
Savaş çığlıkları atılmasaydı...
Suriye sınırında ürkütücü gelişmeler olmasaydı...
Amerika, Adana konsolosluğundaki personelini geri çekmeseydi...
Vatandaşlarını riskli ülke saydığı Türkiye’yi ziyaret etmeme konusunda uyarmasaydı...
Irkçı sporcular alkışlanıp, ödüllendirilmeseydi...
Dopingli sporcular bu kadar çok olmasaydı...
Sadece Gezi Parkı olayları yaşandı diye komite olimpiyat oyunlarını bize vermezlik eder miydi?
Yani Gezi’ye gelene kadar onlarca neden sıralamak mümkün...
Ama Gezi’yi günah keçisi yapmak işin en kestirme yolu.

Muhteşem ne yapar?

Meltem Cumbul’un Muhteşem Yüzyıl kadrosuna katılacağını tam bir ay önce yazmıştım...
Fatma Hatun olarak katıldığı açıklandı diziye.
Sultan Süleyman’ın kız kardeşi, Kara Ahmed Paşa’nın karısı rolünü canlandıracakmış.
Herkesin merak ettiği tüm bu transferlerin Muhteşem Yüzyıl’a nasıl etki edeceği?
Dizinin fanatik hayranları, Hürrem depreminden sonrasını merakla bekliyorlar...
Daha mı iyi olacak, yoksa dizi kan mı kaybedecek?..
Eminim Muhteşem, bu sezon da çarşamba gününün en çok izlenen yapımı olacaktır ama nasıl olacağını önümüzdeki hafta göreceğiz...