Olası Hilmioğlu cinayeti

FATİH Hilmioğlu bir Ergenekon tutuklusu...

Haberin Devamı

Tam dört yıldır içeride.

-  Kaçacak dermanı yok ama o bir tutuklu...

-  Karartacak delili yok ama o bir tutuklu...

* * *

Bu dört yıl içinde...

-  Siroz başlangıcı vardı, ileri derecede siroza dönüştü.

-  Karaciğerinde kanser riski vardı, kansere yakalandı.

-  Şeker hastalığı yoktu, şeker hastası oldu.

-  Böbrekte bir şey yoktu, böbrekle ilgili sorunları oldu.

* * *

İçerideyken...

22 yaşındaki oğlunu bir trafik kazasında kaybetti. Hastalıklarına bir de aşırı depresyon eklendi.

Yemeden içmeden kesildi. Hiçbir umudu kalmadı. Avukatına, “Bunlar beni hapiste öldürecekler” diyor, başka da bir şey demiyor.

Eşi ise “Bir oğlum daha var, o olmasa şimdiye çoktan intihar ederdim” demekte.

* * *

Hastaneler rapor üstüne rapor veriyorlar.

Diyorlar ki:

-  Hijyenik koşullarda kalması gerekir.

-  Tıbbi gözetim altında tutulması gerekir.

-  Çok düzenli bir şekilde beslenmesi gerekir.

-  Yakın aralıklarla kanser için kontrol edilmesi gerekir.

-  Stresten uzak olması gerekir.

-  Ölüm tehlikesi vardır.

-  Tutukluluğunun devamı kesin olarak hayati tehlike teşkil eder.

Raporlar böyle diyor...

Buna karşılık hâkimler bıkmadan usanmadan dört yıldır aynı şeyi söylüyor:

“Tutukluluğunun devamına...”

* * *

Hilmioğlu içeride ölürse...

Bunun adı “dörtdörtlük bir cinayet” olacak.

Üstelik faili de meçhul değil.

Haberin Devamı

Sarıgül seçim startını verdi

CENAZE törenlerinin olmazsa olması Mustafa Sarıgül, sanatçı Tekin Akmansoy’un cenaze töreninde...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ı, kolunu boynuna dolayıp yanağından öpmüş.

Fotoğrafı inceledim.

Ardından da kararımı verdim:

Sarıgül, Kadir Topbaş’ı öperek seçim startını vermiş oldu.

Bu da hayırlı olsun.

Türklükten istifa etmek çok kolay

ERTUĞRUL Özkök Bey...

Dünkü yazınızda “Türklükten istifa ediyorum” demişsiniz.

Türklükten istifa etmek çok kolay...

Basarsın istifayı...

İş biter.

Ne bir yaptırım, ne bir zorunluluk, ne bir müeyyide...

Hiçbiri olmaz.

* * *

Ama zor olan beyaz Türklükten istifa etmektir.

İstifa ettiğin anda...

-  Gelsin Bağcılar minibüsleri, gitsin metrobüsler...

-  Gelsin yerel höşmerim tatlısı, gitsin Siirt usulü büryan...

-  Gelsin çay tiryakiliği, gitsin uzun havalar...

-  Gelsin lahmacunlar, gitsin Adana kebaplar...

-  Gelsin gazeller, gitsin fasıllar...

-  Gelsin pazenler, gitsin içlikler...

* * *

Yani demem o ki Ertuğrul Bey...

Sıkıysa beyaz Türklükten istifa ediniz...

Haberin Devamı

Nabi Avcı’ya açık mektup

NABİ Bey...

Bilirim, Edip Cansever’i çok seversiniz.

Bazı şiirlerini ezbere bilirsiniz.

* * *

İşittik ki başında bulunduğunuz Milli Eğitim Bakanlığı, Edip Cansever’in “Masa da Masaymış ha” şiirinin iki dizesini sansürlemiş.

İçinde “bira” geçtiği için...

* * *

Nabi Bey...

Şahane bir Edip Cansever şiirine kıyılıyor.

Lütfen buna engel olunuz.

“Şiirden anlamaz, derinlikten çakmaz kafalarla mücadele edecek takatim yok
” diyorsanız...

O zaman şiirin iki dizesini sansürlemek yerine şiirin tamamını kitaplardan çekiniz.

Elinizle mani olamadığınıza hiç değilse kalbinizle buğzetmiş olursunuz.

Bir pedagoji yöntemi olarak başbakan sevmek

AĞRI Valisi sağ olsun, memleketimize yeni bir pedagojik yöntem kazandırdı.

Okullarda süt dağıtılmaya başlanması nedeniyle düzenlenen törende çocuklara şöyle demiş Sayın Vali:

Başbakan’ı seven süt içsin.”

* * *

Anneler babalar!

Bu yöntemi siz de kullanabilirsiniz.

İşte örnekler... Hadi başlayın:

-  Başbakan’ı seven erken yatsın.

-  Başbakan’ı seven dişini fırçalasın.

-  Başbakan’ı seven dersini çalışsın.

-  Başbakan’ı seven yaramazlık yapmasın.

-  Başbakan’ı seven kardeşleriyle iyi geçinsin.

-  Başbakan’ı seven arka koltukta otursun.

Neyse... Sıkıldım.

Haberin Devamı

Japon turistler içki isterse ne diyeceksin

TÜRK Hava Yolları, uçaklardaki alkollü içki yasağını 7 ülke, 10 noktaya çıkarmış.

CHP’li Umut Oran da bu konuda bir soru önergesi hazırlamış.

Sorularından biri şöyle:

Japonya’dan Mısır’a İstanbul üzerinden aktarmalı uçan Japon yolcular, alkollü içki istediklerinde onlara hangi yanıt verilmektedir?”

* * *

Bu sorunun altında şöyle bir ima gizli:

Türk yolcular mesele değil... Onlara içki yasak dersiniz, olur biter... Ama ya Japon yolcular? Onlar sorarsa ne diyeceksiniz?”

* * *

Bunun anlamı şudur:

Açıkça, “Kardeşim, isteyen içer isteyen içmez... Sen ne diye bu tür işlerle uğraşıyorsun? Sana ne? Milletin keyfinin kâhyası mısın?” denilemediği için “İyi ama, ya Japon turistler?” denilmektedir.

Yazarın Tüm Yazıları