Öl emri trajedisi

ADALET Bakanı Hikmet Sami Türk, yumuşak, her şeyi kabul eder görünümünün arkasında kaya gibi katı ve kararlı bir karaktere sahiptir.

Önceki akşam İstanbul Hákim Evi'nde gazetecilere verdiği yemekte F tipi cezaevleri ile ilgili son gelişmeleri anlatırken yine aynı yumuşak üslubuyla şunları söyledi:

‘‘Cezaevlerinin yeniden kontrolümüz dışına çıkmasını istemiyoruz. Bunu kabul etmemiz olanaksızdır.’’

Türk,
baroların yaptığı ‘‘üç kapı, üç kilit projesi’’ önerisini kabul etmelerinin söz konusu olamayacağını bir kez daha vurguladı.

Benim tanıdığım Hikmet Sami kararından dönmez.

O nedenle bu proje için ısrar etmenin bir sonuç vereceğini sanmıyorum.

Bu noktadan sonra, ölüm oruçları trajedisinin sona erdirilmesi için bakanlığın önerdiği 5 saatlik sohbet etkinliği üzerinde kafa yormak, onu geliştirmek daha akıllıca bir yaklaşım olur.

Bakan, ölüm oruçlarına son verilmesi koşuluyla 10'ar kişilik grupların haftada 5 saat özel mekánlarda sohbet için bir araya getirilmelerini öneriyor.

Bu 5 saat mahkûmlara sağlanan ortak yaşam olanaklarına ek olacak.

Türk, bakanlığın geliştirdiği bu önerinin düşünülmesini istiyor ve ölüm orucuna yatanlara da şu çağrıyı yapıyor:

‘‘Bu eylemleri bitirin, her sorun tartışılabilir, her sorun çözümlenebilir.’’

* * *

44 kişinin yaşamını yitirdiği ve bir yılı aşkın süredir süren ölüm oruçları trajedisi artık bitirilmelidir.

Gepegenç insanlar ölüyorlar.

20-21 yaşındaki çocuklar çok uzaklardan, Brüksel'den verilen ‘‘Öl emri’’ ile ölüme yatıyorlar ve yok olup gidiyorlar.

Ben bu ölüm emrini veren örgütlerin Belçika gibi uygar bir ülkede nasıl barındıklarına şaşırıyorum.

Belçika yöneticileri bu örgütlerin düpedüz cinayet işlediklerini görmüyorlar mı?

Nasıl ‘‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın’’ acımasızlığı ve duyarsızlığı içinde olabiliyorlar?

İçerde de bu örgütleri destekleyen sivil grupların olması ise bir başka trajedi.

İnsanlar nasıl olur da kendi evlatlarını ölüme itecek kadar sevgiden yoksun olabilirler.

Aklı başında insanlar çırpınıyorlar bu trajediyi sona erdirmek için. Ama belli gruplar ölümlerin sürmesini istiyorlar.

Hiçbir savaşım veya zafer, gepegenç insanların cesetleri karşılığında kazanılamaz.

Bunu düşünmek bile insanlık ötesi bir olaydır.


NOT YORUM


Erbakan yine hacca gidecek. 30'uncu mu, 40'ıncı mı, 50'nci mi bilmiyorum. Orada, Osmanlı'dan kalan ne varsa yerle bir eden, bu nedenle yalnız Türk kamuoyundan değil, dünyadan da büyük tepki alan Kral Fahd tarafından şürekası ile birlikte beyler, paşalar gibi ağırlanacak.

Yolu açık olsun.

Devlet Bahçeli ‘‘devlet adamlığı’’ konusunda çok duyarlıdır. Haklı olarak devlet adamı gibi hareket etmeyen politikacılara, yöneticilere sık sık sert eleştiriler yöneltir.

Ama Başbakan Yardımcısı olarak kendisinden görüşme isteğinde bulunan IMF ve Dünya Bankası yöneticilerine randevu vermez. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Derviş ile konuşmaz, elini sıkmaz.
Yazarın Tüm Yazıları