Oktay Ekşi: İran zincirlerini zorluyor

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

İran'da sonuçlarını sadece İranlılar'ın değil, tüm dünyanın heyecanla beklediği seçimlerden ilk haberler dün geldi:

‘Reformcular’ yahut ‘Yenilikçiler’ ileride gidiyorlar.

İlk haberlerdeki eğilim, oy ayırımının bitimine kadar devam ederse, Humeyni'nin sadık müritleri yani bağnazlar, 290 sandalyeli meclisteki çoğunluklarını kaybetmekle kalmayacaklar... Ezilecekler.

Ve böylece tarih ‘‘insanların özgürlük taleplerini engellemenin mümkün olmadığını’’ bir kere daha kaydedecek.

İran seçimlerinin kesin sonuçları belli oluncaya kadar değerlendirmeleri ihtiyatlı bir dille yapmak gerekir. Ama o sonuçlara bağlı olmadan da ifade edilebilecek gerçekler var:

İran seçimlerinde oy verme hakkına sahip olanların sayısı 38 milyonu buluyordu. Cuma günü yapılan seçimlerde halkın oy vermek için sandık başındaki kuyruklarda saatlerce beklemeyi göze aldığı, hatta oy verme süresi bittiği halde kuyrukların devam etmesi üzerine ‘‘sürenin iki saat uzatıldığı’’ biliniyor.

Bir ülkenin seçmeni sandık başına gidip saatlerce beklemeyi göze alıyorsa, biliniz ki o'nun zihninde çok ciddi bir kararlılık vardır. Bu da çoğu kez mevcut iktidarı değiştirip yerine yenisini koymak isteyen seçmenin tavrıdır.

İran işte bunu yaşıyor.

Şu anda ‘‘Tıpkı Şah Rıza Pehlevi'yi devirmeden önceki gibi’’ demeye kalkmak çok erkendir. Çünkü Şah dönemindeki seçimlerin bu kadar bile serbest olmadığı doğrudur. Ama yirmi bir yıldır devam eden Mollarşi'nin İran halkının özellikle genç kesimini ve kadınlarını isyan noktasına getirdiği, İran'dan gelen haberlerin ortak noktalarından biridir.

O nedenle İran halkı, tıpkı 23 Mayıs 1997 günü muhafazakárların (daha doğrusu bağnazların) adayı Meclis Başkanı Natık Nuri'ye karşı yenilikçilerin adayı Muhammed Hatemi'yi Cumhurbaşkanlığına seçerek yaptığı gibi, bu seçimde de Meclisi reformculara teslim ederse, şaşmamak gerekir.

Gerçi Humeyni'nin yaptırdığı İran Anayasası bilindiği gibi en kritik hususlarda son sözü 12 kişiden oluşan ‘‘Muhafızlar Konseyi’’ne bırakmaktadır. Nitekim ordu, polis, devlet istihbaratı, yargı, radyo ve televizyon yayınları bu Kurula bağlıdır. O'ndan da yukarıda Humeyni'nin halefi Ayetullah Ali Hameney bulunmaktadır. Bunların hepsi de bağnazdır. O nedenle Meclisin etkisinin beklendiği kadar büyük olmayacağı savunulabilir. Oysa durum öyle değildir. Bir kere Meclisteki çoğunluk yenilikçilerin eline geçince gerisi kolaydır. Çünkü baraj artık su tutmamaya başlamış demektir. Hele Şah döneminde olduğu gibi bu defa da İranlı kadınların reform yönünde önemli bir rol üstlendiği görüldüğüne göre, bu işin sonu gelir. Çünkü tarihçi Michelet'nin dediği gibi ‘‘Kadınların üstlendiği hiçbir mücadelenin yenilgiyle bittiği görülmüş değildir.’’

Yazarın Tüm Yazıları