Oktay Ekşi: Haklılar haksız, haksızlar haklı...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

GENELKURMAY Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, 30 Ağustos akşamı verdiği resmi kabulde, gazetecilere ‘‘Yargıya Fethullahçılar sızdı’’ dedi diye başlayan tartışma -bu sözler Genelkurmay Başkanı tarafından mı söylenmeliydi, kısmını atlayalım- giderek büyüdü.

İşin tuhafı Sayın Kıvrıkoğlu ne kadar haklı laf ettiyse, ona yanıt verircesine konuşanlar da o kadar haklılar. Ve bunun tersi de doğru.

Kıvrıkoğlu'na yanıt niteliğindeki ilk tepki Adalet Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'ten geldi. Türk, ‘‘Yargıyı töhmet altında bırakmanın doğru olmadığını’’ söyledikten sonra, ‘‘Bu tür iddiaların kanıtlarının da ortaya konulması gerektiğini’’ vurguladı.

Derken Danıştay Başkanlığı'ndan emekliye ayrılan Erol Çırakman ile Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurul Başkan Vekili Ergül Güney, Kıvrıkoğlu'nu destekleyen demeçler verdiler. Yargıtay Birinci Başkanı Sami Selçuk ise Adalet Bakanı Türk'ten yana tavır koydu.

Yukarıda dediğimiz gibi, gerçekte herkes haklı...

Eğer ‘‘Hukuk Devleti’’nden söz ediyorsak, suçlanan kimse hakkında kanıt ortaya koymak gerekir. O nedenle Kıvrıkoğlu o sözleri söyledikten hemen sonra kanıtların Adalet Bakanlığı'na teslim edildiği de açıklansaydı mesele kalmazdı.

Öyle ya... Genelkurmay Başkanlığı bünyesindeki Batı Çalışma Grubu herhalde faal olduğu dört yıl zarfında yeterli kanıt toplamıştır.

Öte yandan sormak lazım:

Yargıda gerici ve bölücü unsurlar bu çapta bir tartışma yaratacak kadar çoğaldı ise, buna karşı önlem almak için Genelkurmay'ın kanıt vermesini mi beklemek gerekir?

Cumhuriyetin savcıları cumhuriyeti kollamayacaksa neyi kollayacak?

Cumhuriyetin Adalet Bakanlığı -Veya Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu- kendi kadrolarındaki bölücü ve gericiler hakkında soruşturma yapmayacak da kim hakkında yapacak?

Sayın Türk'ün şimdi hákim ve savcıların, cumhuriyetin niteliğine aykırı hareket ettiği şeklinde bilgisi-belgesi olanlara, ‘‘Bize başvurun. İşlem yapalım’’ diye çağrıda bulunması, yargının kendi içini temizlemekte ne kadar geç kaldığını göstermeye yetmiyor mu?

Kaldı ki, bu konu Sayın Türk için yeni olsa da -öyle değil ya!- Adalet Bakanlığı ile Hákimler ve Savcılar Yüksek Kurulu için hiç de yeni değil. Nitekim 28 Şubat 1997'den beri Genelkurmay başta olmak üzere ‘‘yargıya sızmış gerici ve bölücü’’lerden şikáyet etmeyen kalmadı.

Somut bir örnek verelim:

Genelkurmay Başkanlığı adına o tarihte brifing veren İstihbarata Karşı Koyma Dairesi Başkanı Tümgeneral Fevzi Türkeri'nin 10 Haziran 1997'de söyledikleri ile Yüksek Rütbeli bir Komutanın 8 Eylül 1997'de basına yaptığı açıklama okunursa ortada ciddi bir ihmal gerçeği bulunduğu görülür.

Yazarın Tüm Yazıları