Oktay Ekşi: Elbise dar geliyor...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Yargıtay Başkanı Sayın Sami Selçuk'un önceki gün yaptığı ‘‘yeni adli yılı açış konuşması’’ belli ki uzun süre tartışılacak.

Önce ‘‘usul’’ yönünden tartışılacak. Çünkü bir Yargıtay Birinci Başkanı'nın kurum adına yaptığı açış konuşmasını bu kadar şahsileştirmeye hakkı olup olmadığı sorulacak.

Sonra içerik açısından tartışılacak. Çünkü Sayın Selçuk kendisinin de bir parçası olduğu Anayasal sistemi, tahrip kalıbı niteliğinde düşüncelerle eleştirdi.

Ama kuşkusuz bu tartışmalardan yararlı sonuçlar da çıkacak. Örneğin Anayasamızın acilen ele alınması Sayın Selçuk'un son derece dramatik ifadelerle ortaya koyduğu gerçekler karşısında birden öncelik kazandı. Nitekim Başbakan Bülent Ecevit'ten, Fazilet Partisi ile Doğru Yol Partisi'nden hemen ve güçlü ifadeli destek mesajları geldi.

Söze devam etmeden belirtelim:

Sayın Başkan'ın konuşması ardından Sayın Kutan'a özellikle yargı reformu konusundaki paketin dört-beş yıldan beri raflarda beklediğini anımsatarak ‘‘Bunun gerçekleşmesine destek verir misiniz?’’ diye sorduk.

Hemen ve bütün güçleriyle destek vermeye hazır olduklarını söyledi.

Öteki partiler de aynı yanıtı veriyorlar. İsterseniz bir sorun...

O halde Türkiye'de örneğin yargı reformunun yapılmasını kim engelliyor? Siz mi, ben mi?

Veya Anayasa'nın -hadi baştan yapılmasını demeyelim- ciddi bir şekilde değiştirilmesini ve demokratikleştirilmesini kim engelliyor?

Siz mi, ben mi?

Hepimiz biliyoruz ki, bu engeller öncelikle Türkiye'nin demokratikleşmesinden ve devletin işler hale gelmesinden çıkarı bozulacak kesimlerden kaynaklanıyor. Onlar da siyasi partilerin önde gelenlerini etkiledikleri için sonuçta engel lider kadrosundan geliyor. Ama bu açıkça söylenemiyor. Onun yerine çeşitli bahaneler icat ediliyor ve gerçeğin üstü örtülüyor.

O halde temel sorumluluk bize -yönetilenlere- düşüyor. Bunun da üstesinden ancak daha önce görülmemiş bir sivil toplum baskısı yararatak yani Anayasa'nın demokratikleşmesini bizi yönetenlere dayatarak gelebiliriz.

Bize ne mutlu ki, Türkiye'deki sivil toplum hareketleri, artık bunları söyleme olanağı veriyor.

Değişikliğin içeriğine gelince:

Daha sonra asıl konular üzerinde tek tek durmak kaydıyla şimdilik belirtelim, bunlar öyle ‘‘milletvekillerinin yapamayacakları işler’’ veya ‘‘dokunulmazlığın sınırları’’ gibi marjinal konular olamaz. Bunlar 1982 Anayasası'nın devleti ön plana çıkartan anlayışı yerine bireyi ön plana çıkartan anlayışa göre yapılacak değişiklikler olabilir.

Artık madde değişikliği değil, zihniyet değişikliği gerekiyor.



Yazarın Tüm Yazıları