Oktay Ekşi: Doğruya engel olmak...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Biz biliyorsunuz oturup ahkám keseceğimiz zaman lafa ‘‘Dünyanın hiçbir yerinde öyle bir şey olamaz'' diyerek başlamayı pek severiz.

Ve devam ederiz:

‘‘Siz İsviçre'de kullandığınız bir káğıt mendili sokağa atın da o zaman görün ne ceza vereceğinizi...''

Veya örnek veririz, ‘‘Akşam saat 10.00'dan sonra televizyonunuzun sesi biraz yüksek çıkınca polis kapınıza dayanır billahi...’’ diyerek.

Bunları söyleriz çünkü ülkemizin de öyle olmasını isteriz, değil mi?

Boşuna ‘‘elbet’’ demeyin. Çünkü biz ülkemizin öyle olmasına önce kendimiz engel oluruz.

Çünkü biri eğer ‘‘doğru’’ bir iş yaparsa, var gücümüzle karşı çıkarız.

Bunları bize söyleten çok örnek var ama, onlara yeri gelirse değiniriz. Ancak son örnek İstanbul Üniversitesi'nde cereyan ediyor:

Rektör Kemal Alemdaroğlu'nun yönetim üslubu ile ilgili eleştirilere bir şey demiyoruz. Çünkü biraz haşin -veya asabi- tavırlı olduğuna, zaman zaman ‘‘Yasalar bana bu yetkiyi vermişse onu sonuna kadar kullanırım’’ dediğine biz de inanıyoruz.

Bu tavır doğru olmayabilir. Çünkü her yasa ‘‘hukuka uygun’’ değildir. Oysa bir rektör hukuka ve demokrasiye aykırı araçlar kullanmamalıdır.

Ama ortada Alemdaroğlu'nun üslubundan daha önemli bir gerçek var:

Alemdaroğlu, İstanbul Üniversitesi'ni o bildiğimiz hantal yapıdan kurtarmaya çalışıyor. Ona hareketlilik kazandırmak, bilimsel verimini artırmak, üniversiteyi ayağa kaldırmak istiyor. Bunun için de sistemi baştan sona irdeliyor. Ve Senato'dan kararlar alıp uyguluyor.

Kavganın özü bu...

O sırada hata yapmıyor mu?

Elbet yapıyor. Örneğin Hukuk Fakültesi'nin kendine özgü gerçeklerini ve gerekçelerini dikkate almadığı biliniyor. İktisat Fakültesi'ne de yanlış açıdan yaklaştığı genellikle kabul ediliyor.

Rahatı kaçan hocalar da işte böyle bir yanlışı yakalayınca kıyameti koparıyorlar. Üzerlerinde bulunan idari görevlerden istifa ediyorlar.

Dedikleri önemli bir şey var:

Rektör birçok konuyu resmi aşamalardan geçirmeden bitiriyormuş.

Tamam öyle yapmasın ama, hiçbirimiz hafızalarımızı yitirmedik:

Üniversitede reform yapılması için 1980 öncesinde (Necdet Uğur zamanında) hazırlanan yasa tasarısını başta İstanbul Üniversitesi'nin hocaları olmak üzere pek çok öğretim üyesi o zaman öylesine yoğun bir kampanya ile engellediler ki... İnanılmaz...

Sonunda 12 Eylül'ün İhsan Doğramacı'ya hazırlattırdığı YÖK yasasına mahkûm oldular. Daha önce engel oldukları projeyi mumla aradılar.

Tamam Alemdaroğlu hatalarını düzeltsin ama sevgili hocalar siz de engelleyici olacağınıza yapıcı olmayı bir deneseniz...



Yazarın Tüm Yazıları