Oktay Ekşi: Demirel’in konuşması

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Sayın Demirel, Anayasa'nın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak TBMM'nin yeni yasama yılını 2 saat 10 dakikalık bir konuşma ile açtı. Mutad üzere gerekli gereksiz her konuda bir şeyler söyledi.

Ama bizi asıl Demirel'in özellikle Cumhurbaşkanlığı kurumuyla ilgili sözleri ilgilendirdi.

Bilindiği gibi bir süredir Sayın Demirel'in görev süresinin üç yıl gibi bir süre daha uzatılması konusu tartışılıyor. Bu konuda hep suskun kalan Demirel ilk defa bu konuşmayla kendi görüşünü açıklamış oldu. Böylece, Anayasa değiştirilip Cumhurbaşkanlığı süresi, beş artı beş yıllık iki döneme dönüştürülmezse ve Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmezse Demirel'in, ‘‘süre uzatma’’ önerisine sıcak bakmayacağı anlaşıldı.

Demirel'in ‘‘Cumhurbaşkanını halk seçmelidir’’ fikri yeni değil. Hatta ‘‘Başkanlık sistemi’’ istediği de bilinir. Bu defa gerçi Başkanlık sistemine geçelim demedi ama halk tarafından seçilen Cumhurbaşkanının şimdikinden daha güçlü olacağını bildiği için ihtimal gerek görmedi.

Bir defa Cumhurbaşkanını halkın seçmesi Türkiye'nin bugünkü bilinen koşulları içinde sadece gereksiz değil, ayrıca tehlikelidir de. Çünkü bu, seçilmiş padişah yaratmaktan başka bir şey değildir. O da bilinen sakıncaları yok saysanız bile, hükümet ile Cumhurbaşkanı arasında çıkacak bir ihtilafta, Türkiye'yi ciddi bunalımlara sürükler.

Bize kalırsa Sayın Demirel bu konuyu taktik nedenlerle ortaya attı. Böylece kendisinin Çankaya'da bir süre daha kalmaya pek de teşne olmadığı izlenimi vermek istedi. Bu izlenim sonucu herkesin ‘‘Aman ne olur gitme!’’ demesini bekleyip sonunda kalmaya razı olmayı amaçlıyordu.

Ama ister öyle bir hesabı olsun, ister olmasın. Bugün yapılacak şey, süresini 3 yıl daha uzatıp Demirel'i Köşkte alıkoymaktır. Çünkü Türkiye'deki koşullar Demirel deneyiminde ve kıvraklığında bir lideri daha üç yıl görevde tutmayı gerektirmektedir.

Öte yandan, son 35 sene boyunca ülke kaderinde birinci derecede rol sahibi bir kişi olan Sayın Demirel'in şimdi geride kalan yıllar boyu yapmadıklarını başkalarından beklemesi ve talep etmesi hazin bir gerçektir.

Siyasi hayatına 1961 Anayasası düşmanlığı ile başlayan Demirel'in şimdi o Anayasa'nın kurum ve kurallarını (yargı bağımsızlığını, Senato'nun tekrar kurulmasını, özgürlükçülüğü vs.) istemesi bir başka hazin gerçektir.

Dahası... Bugün yürürlükte olan 1982 Anayasası'nın daha çok Sayın Demirel'in 1980 öncesinde savunduğu görüşlere yakın bir Anayasa olmasıdır.

Sayın Demirel'in ‘‘dar bölgeli seçim’’ istemi ‘‘feodal’’ yapıdan tamamen kurtulamamış bir Türkiye'ye uygun değildir. Çünkü dar bölgeli seçim sistemi kasaba derebeyleri üretir. Ama Demirel'in ‘‘Cumhurbaşkanı, seçimleri yenileme kararı alma yetkisine sahip olmalı’’ görüşü çok yerindedir. Çünkü bizimki gibi siyasi mücadelenin sert geçtiği ülkelerde Meclisi inatlaşma kurumu olmaktan çıkartıp hizaya sokmanın en etkili yolu, milletvekillerine ‘‘siyasi mücadeleyi adam gibi yapmayı bilmezseniz seçime gidilir ve yerinize yenileri gelir’’ tehdidini her zaman hissettirmektir.



Yazarın Tüm Yazıları