Oktay Ekşi: Aslan Türkler ileri!

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Sıra acaba ‘‘Türkiye'nin en güvenilir müttefik’’ olduğunu vurgulamaya ve ‘‘Zor zamanlarda en önemli görevlerin bizden beklendiğine’’ ne zaman gelecek diye sormaya fırsat kalmadan, Faruk Zabcı Londra'dan bildirdi:

Bir İngiliz askeri yetkili, NATO'nun Yugoslavya'ya bomba yağdırmasıyla ilgili olarak, ‘‘Şu anda kara kuvvetlerine görev düşmüyor’’ dedikten sora ilave etmiş:

‘‘Ancak savaş uzar da kara harekâtı gerekirse, NATO, (Türk'lerin) Güneydoğu'da dağlık bölgelerdeki yüksek tecrübesine güveniyor. Amerikan ve İngiliz generalleri önce Türk ordusunu kullanmak için planlar yapıyor.’’

Ehhh... Bunun ardından ‘‘Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olması’’ sorunu tazelenir ve hızlı bir çözüme kavuşursa hayret etmeyin.

Çünkü Batı'daki pek aziz dostlarımız yaklaşık iki yüz yıldır (bunun tek istisnası Cumhuriyet'imizin Atatürk ve İnönü'lü dönemidir) Türkiye'ye hep aynı rolü uygun görmüşler ve aynı şekilde hareket etmişlerdir:

Barış zamanında Türkiye'yi olabildiğince uzak tutacaksın. Hak ettiğinin onda birine razı edeceksin. Ölmesine de belli bir dereceden daha fazla güçlenmesine de izin vermeyeceksin.

Ama ortalık karıştığı zaman, her şeyi unutup ‘‘Türkler aslandır’’la başlayacak ve insan zayiatı olacak yerlere onları süreceksin.

Öyle ya, Tony ile Johny kıymetliydi. Şimdi Hans ile Jean da kıymete bindi.

O zaman ne yapmak lazım?

Ancak tahammül edebildiğin ölçüde katlandığın Türkler'in sırtını sıvazlayıp öne sürmelisin.

Zaten bizim hükümet de ‘‘NATO'nun vereceği her görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu’’ resmen beyan etti.

Oysa iyi anımsarız, aynı NATO, Soğuk Savaş döneminin son yıllarında Sovyetler Birliği'nin artık kendilerince önemli ülkelere, örneğin Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Almanya ve Fransa'ya değil de, Türkiye gibi ‘‘kanat ülkelerine’’ saldırmayı tercih edeceği kanaatine ulaşınca hemen ‘‘esnek mukabele stratejisi’’ diye bir ‘‘doktrin’’ icat etmişti.

Doktrin de neresinden bakarsanız bakın, Türkiye'nin aleyhine, ötekilerin lehine sonuç veriyordu. Çünkü NATO'nun ‘‘Bir üye ülkeye yapılmış saldırı, tüm üyelere karşı yapılmış sayılır’’ diye ifade edilebilecek temel ilkesini yumuşatıp, ‘‘Türkiye'ye yapılan bir saldırı yüzünden kendimizi hemen savaşa girmiş saymayız. Sadece o sırada çıkarlarımıza uygun düşen ölçüde karşılık veririz’’ şekline dönüştürüyordu.

Biz, Kuzey Kore'nin 1950'de Güney Kore'ye saldırması üzerine, sırf ‘‘aferin’’ almak için Güney Kore topraklarına 1000'e yakın evladını gömmüş bir ulusuz.

Tamam... Uluslararası anlaşmaların gereğini yapalım. Ama başkaları kendi ulusal çıkarlarını nasıl ön planda tutuyorsa biz de önce onu yapalım.



Yazarın Tüm Yazıları