Öğretmen olmak

Güncelleme Tarihi:

Öğretmen olmak
Oluşturulma Tarihi: Nisan 04, 2016 09:10

Geçen hafta Tarsus Amerikan Lisesi’nde öğrencilerle yatılılık üzerine konuşurken, birkaçı kendilerini en çok etkileyen şeylerden birinin de okulun Başdanışmanı Andrew Leathwood ve okul müdürü Günseli Yüksel’in onları kapıda karşılamaları olduğunu söyledi. Yağmur, çamur, rüzgar, sıcak demeden her sabah bu iki yöneticinin öğrencileri kapıda bekliyor olmasından ve ilk “günaydın”ı onlardan duymasından etkilenen öğrenciler, böyle kendilerini daha değerli ve önemli hissettiklerini anlattı.

Haberin Devamı

Yatılı bölüm sorumlusu ve aynı zamanda okulun coğrafya öğretmeni Nail Baran’ın çocuğu olduğunda neredeyse bütün okulun “kardeşimiz oldu” deyip hastaneye koşmalarının altında yine aynı değerli hissetme ve önemseme yatıyor aslında.

TED Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencileriyle geçtiğimiz cuma günü Ankara’da üniversitenin “kariyer öncüleri” başlığıyla düzenlediği etkinlikte buluşurken onlara bu iki örneği anlattım. Onlara kendilerini değerli hissettiren ve unutamadıkları öğretmenleri sorduğumda en fazla 5 öğretmenin adını söyleyebildiler.

Duayen eğitimci Fahamettin Akıngüç ile bu konuyu konuştuğumda aslında bir hayli irdelemiştik. Üniversite yıllarına gelene kadar gerçekten onlarca öğretmen sınıfımıza girerken neden 3-5’i aklımızda kalıyor? Neden bizde iz bırakmıyor? Aslında şu anda öğretmenlik yapan, sınıflara giren, bir nesle şekil veren her eğitimcinin bunu sorgulaması gerekiyor. Neden bu iki yönetici ve coğrafya öğretmeni gibi iletişim kurmayı başaramadıklarını düşünmeleri gerekiyor.

Haberin Devamı

Öğrencileri kapıda karşılayan başka yöneticiler, filmlerdeki gibi öğrencileriyle iyi ilişki kurup isimlerini yazmadıklarım da var. Tabii ki öğrencisini intiharın eşiğinden kurtaran, yaşadığı tacizi fark edip destek olan, ona güç veren, çok şey öğreten, yoklukta çok şey başaran eğitimcilerimiz de var. Ama sayıları o kadar az ki!

Şimdi öğretmen olmayı düşünen, aklından geçiren, eğitimciliğe adım atmak isteyenlerden şu ricalarım var: İçinde çocuk, genç sevgisi olmayan hiç kimse sınıfa girmesin, hatta okul kapısından içeri adım atmasın. Sabırlı olmayan, çağa ayak uyduramayan eğitimciliğe soyunmasın. Sadece puanı yettiği için ve ve başka bir meslek bulamadığı için devlet güvencesi var diye kimse öğretmenliği tercih etmesin. Kendini geliştiremeyen, yenilemeyen, empati kuramayan çocukların, gençlerin arasında olmasın.

Hayata hep bardağın boş tarafından bakan, kendiyle barışık olmayan, iletişim kuramayan hiç kimse çocuklara bir şey öğretmeye kalkmasın.

 

 

 

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!