Oğlum Sergen...

Güncelleme Tarihi:

Oğlum Sergen...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 1997 00:00

Vedat OKYAR
Haberin Devamı

Kendimin anladığı bir lugat var. Kelimelerin karşılığı hep bana göre. Öyle konuşuyor, öyle de yazıyorum. Tabii kimseyi bağlamasın diye. Zaten onun için yazı başlığımın tabelası Afedersiniz.

Bir Sergen vardı. Şimdi yok. Çok çok özel bir futbolcuydu. Gidince, Beşiktaş da özelliğini kaybetti. İkinci bir Sergen yok. Ülkenin içini bıraktım, dışında da yok. Geçmiş sezonun sonuna doğru huysuzyuk yaptı, ‘‘Futbolu bırakıyorum’’ dedi. Formasını da bir arkadaşına değil de, kulübün ikinci başkanına giydirmeye kalktı. Bunların sporculukla bağdaşacak hiç bir tarafı yok. Ama adam bu... Sergen için ilk yazdığım yazıyı arşivimden çıkarıp okudum. Üzerinde bir parmak toz var. O geçmiş gün için ara başlıklarıyla şöyle şöyle yazmışım. Başlık kırmızı nokta. Kamp yeri Hollanda. Gordon zamanı. Sezonun da başı. Hani açık saçık filmler, televizyonda yeni gösterilmeye başladığı zamanlar. O kırmızılık tehlike işareti. Büyüklere değil de çocuklara. İşte ben de Sergen'e hissettiğim tehlikeyi anlatmak istemişim. Hatta bugün geldiğimiz yeri, işaret bile etmişim. ‘‘Bak evlat, sen zaten futbolcu doğmuşsun. Sporcu olabilecek misin, onu bilemiyorum’’ diye ilave etmişim. Sergen, sen bırak iyi futbolculuğu, çok müstesna bir oyuncusun. Ama sporcu değilsin. Değiştirdiğin adresde bütün kalbimle arzu ediyorum ki, olgunlaşan yaşlarınla beraber, iyi bir sporcu da olasın.

BENİM İÇİN BAŞKAYDIN

Yakınlarım senin iyi gününde değil de, kötü gününde, ‘‘Oğluna bak yürüyor, koşmuyor, istemiyor’’ şikayetlerine hep muatap oldum. Sen benim için hep bir başkaydın. İki gözle bakarken bile birini iyi tarafına ayırıyordum. Ayırdığım tarafın bana söylettirdiği doğrulardı. Sen bana göre en çok koşan oyuncuydun. Fazla kilometre yapmıyordun. Çünkü akıllıydın. İş yapamayacağın yere koşmamak iyi futbolculuk ürünüdür. Az ama öz gittiğin her koşu kulvarında hadise çıkırıyordun. Ayağında ya gol topu pas olarak çıkıyordu, ya da gol olarak tabelaya yansıyordu. Rakipten en fazla top çalan da sendin. Bir de gözardı edilemeyecek göz keyfin vardı. Herkes top oynuyordu da, sen bir başka türlü oynuyordun. Seni seyretmek, benim için özel zevklerimin arasındaydı. Şimdilerde de değişmiş bir şey yok. Vakit buldukça İstanbulspor maçlarını kovalayacağım. Ya Beşiktaş ne yapacak?. Çok klasik bir laf ama olsun.

Hiçbir oyuncu Beşiktaş'tan büyük değildir. Beşiktaş istediği oyuncuyu tutar. Senin biletin önceden kesilmiş bir biletti. Onu cebine koydun. Ben tribündeki insanım. Gidesin hiç istemedim. Ama mesuliyet taşıyan yönetimin içinde bir insan olsaydım, ne yapardım bilemiyorum.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!