Ödüller geçer Sagan kalır

PARİS. 26 Kasım-2 Aralık 2009 tarihli Le Nouvel Observateur Dergisi’nin 145’inci sayfasında Stock Yayınevi’nin verdiği bir ilan (reklam) var: “Les prix passent SAGAN reste” (“Ödüller geçip gider SAGAN kalır!”) Yani Françoise Sagan (1935-2004). Romancı.

Haberin Devamı

Gerçekten de ödüller geçip gitti, Sagan’ın al(a)madığı ödülleri başkaları aldı, ama buna rağmen Françoise SAGAN kaldı, ki doğrudur.

* * *

10 Aralık günü sabahın çok erken bir saatinde Amsterdam’da Ertuğrul Özkök’ün Dan Brown’la yaptığı söyleşiyi (Hürriyet, 10.12.09) internetten okurken, ben de içimden “Dan Brown gelip geçer ama roman sanatı kalır!” cümlesini geçirdim.

Özkök-Brown ikilisi, Brown’ın yararlandığı bir tür “piç” yazı üzerine konuşuyorlar: Ne roman ne de tarih olan bir “katır” türü. Biliyorsunuz: Katır, eşek ile atın cinsel birleşmesinden türer. Başı, babaya göre, kimi zaman ata, kimi zaman da eşeğe benzer. Katırdan katır türemez. Yeni bir katır için her zaman yeni bir at/eşek eşleşmesine, çiftleşmesine gereksinim vardır.

Haberin Devamı

Ertuğrul Özkök soruyor: “Da Vinci Şifresi” ve “Kayıp Sembol” kitaplarının sizin için anlamı nedir? Bunlar sıradan birer komplo teorisi mi? Sadece birer roman mı?

Dan Brown cevap veriyor: Ben alternatif bir tarih yazıyorum. Yazdıklarımın içinde alternatif tarihin araştırmasıyla gelen pek çok gerçek var. Tarih her zaman kazananlar tarafından yazılmıştır. Bu nedenle öğrendiğimiz tarih her zaman onları anlatmaz. Bu kitaplar da gerçekten olmuş olabilecekleri yazıyor.

* * *

Ertuğrul Özkök ile Dan Brown el ele vermiş hem roman sanatının hem de tarih biliminin canına okumaktalar.

Dan Brown, “Ben alternatif bir tarih yazıyorum. Yazdıklarımın içinde alternatif tarihin araştırmasıyla gelen pek çok şey var” diyor.

Yeni bir tarih yorumunun “tarih” sayılabilmesi için tarihçilerin onu kendi metinleri için başvuru (referans) kaynağı olarak seçmesi gerekir. Ciddi bir tarihçi asla böyle bir şey yap(a)maz. O halde Dan Brown’ın yazdıkları tarih biliminin alanında yer almıyor, almayacak.

Peki roman mı? Umberto Eco, Milan Kundera ve Mario Vargas Llosa yıllar önce, bir Bernard Pivot televizyon programında roman sanatının yazınsal söylem içinde yer alan ve dile dayanan bir ürün olmasına karşın, öyküye veanlatıya yaslandığını söylüyorlardı. Adını verdiğim üç yazarın işaret ettiği öykü ve anlatının, Dan Brown’ın sözünü ettiği yeni tarih yorumu ile hiçbir ilişkisi yoktu(r).

Haberin Devamı

“Foucault Sarkacı” ile, Dan Brown’ın üzerinde yürüdüğü öyküleme tarzının mucidi olan Umberto Eco bile hiçbir zaman alternatif tarih yazdığını ileri sürmemiştir.

* * *

Ertuğrul Özkök, bu söyleşiyi yayınlamadan önce bana gösterseydi, kendisine kesinlikle yayınlamamasını söylerdim. Dan Brown’ın yazdıkları roman sanatı için bir “Çin” üretimi, korsan üretim. Ne roman, ne de tarih! Eco, Kundera, Llosa üçlüsünün romancı saymayacağı bir esnaf yazıcı örnek gösterilerek roman sanatına kötülük yapılıyor.

ABD’yi kuranların mason olup olmamasının roman sanatı açısından hiçbir önemi yoktur. Önemli olan: “Kayıp Sembol” yazınsal bir metin midir? Hiç kimse söz konusu kitabın bir yazınsal ürün olduğunu söyleyemez. Yoksa George Washington’un ya da destansı pehlivan Koca Yusuf’un aslında bir travesti olduğunu ileri süren bir kitap, bu ölçü ile, bir başyapıt olur.

Haberin Devamı

 

Yazarın Tüm Yazıları