Obama Türkiye’ye niye mi geldi? Afpak ve Irak için...

Saat farkı bazan Türkiye’de insanlar gözünü güne açmadan ülkede ne olup bittiğini erken öğrenmeye imkan veriyor. Washington’da daha günü bitirmeden, 7 saat geriden gelindiği için Ergenekon’un 12. dalgasını internet üzerinden öğrendim.

Haberin Devamı

Türkiye güne Ergenekon’un 12. dalgasına konu olan isimlerin çalkantısıyla başlamışsa da, son yılların en önemli soruşturmasının daha birçok dalgasının beklendiğinden haberdar birisi olarak, esas olarak “akademiya”yı da kapsayan bir dalganının gelmesine şaşırmadım.


Ancak, Washington’dan Ergenekon yazmak, günün konusu bu olsa bile pek anlamlı gelmiyor.


Türkiye’de pek farkında olunmayan Paskalya tatilinin göbeğine düştüğümüzü Washington’a varınca anladım. Hayat, Yahudi ve Hristiyan alemlerinin eş zamanlı kutladığı Paskalya’ya göre şartlanmış.


Pazar sabahı sokaklarda in cin top oynuyordu. Kendimi sokağa attığımda başımı sola çevirdiğimde birkaç blok ötedeki Beyaz Saray gözüme ilişti. Yürümeyle azami 10 dakika ötede. Acaba, daha bir kaç gün önce yaptığı ziyaretle Türkiye’yi dalgalandıran Barack Hussein Obama şu sıra ne yapıyordu?

Haberin Devamı


Beyaz Saray’a bakıp, tam o sıra ne yaptığını zihnimden geçirdiğim kişinin, tam o sıra ne yaptığını dün sabah öğrendim. Ailece Beyaz Saray’dan çıkmışlar ve Washington’un Amerikan başkanlarının ikametgahına en yakın kilisesi olduğu için “Başkanların Kilisesi” sıfatını elde etmiş olan St.John’s Episcopal Kilisesi’ne Paskalya Pazar ayini için gitmişler.


Washington’a varmadan önce New York’a ayak basar basmaz elime geçirdiğim New York Times’da Obama ailesinin her pazar günü devam edeceği kilise olmak için Washington kiliseleri arasında muazzam bir rekabet başladığı yazılıydı ve aday kiliselerin isimleri ve özellikleri sıralanmıştı. Obama’nın Paskalya Pazar ayini için gittiği kilise bunların arasında değil.


Obama’nın ne yapacağı, nasıl bir tercihte bulunacağı henüz belli değil.


Benim “gündemim” farklıydı. Beyaz Saray yönüne değil, sağa doğru sapıp bir Türk arkadaşımın evine gittim. Öğle olmadan oraya varmam gerekiyordu. Galatasaray-Fenerbahçe maçı, Washington saati ile tam 12’de başlayacaktı.


Obama, “evi”nin hemen yakınındaki St.John Episcopal Kilisesi’ndeyken, ben evimin çok çok uzağında ama Galatasaray-Fenerbahçe maçındaydım.

Haberin Devamı


Obama ile “gündem farklılığımız” –kişisel olarak benim değil, Türkiye’nin- ve Obama’nın bazı temel konularda henüz kararını vermiş olmaması, yakın gelecekte Türkiye’ye yaptığı ziyaretin olumlu etkilerini silebilir mi?


Türkiye’den ayrılırken, Obama’nın içerdeki “siyasi sermayesi”ni riske sokarak, Türkiye’yi rahatsız etmekten kaçındığı, ama buna karşılık Türkiye ile Ermenistan arasında ilerleme beklediği konu Başbakan Tayyip Erdoğan’ın çıkışıyla ilk izlenimlere göre bir “başka bahara” kalmış gözüküyor. Üstelik,daha 24 Nisan gelmedi. Obama’nın 24 Nisan vesilesiyle ne diyeceği de belli değil.


Bir Amerikalı Yahudi dostum, 23 Nisan’da Obama’nın Holocaust Memorial yani “Yahudi Soykırımı Anısı”na ilişkin bir konuşma yapacağını, orada Ermeni konusuna da değinebileceğini hatırlattı.

Haberin Devamı


Bir başka Amerikalı Yahudi dostum ise, “Ne olursa olsun, bu yıl içinde Obama’nın 24 Nisan’da soykırım sözcüğünü telaffuz etmeyeceği anlaşılıyor. Ancak, Türkiye ile Ermenistan arasında hiçbir ilerleme olmadığı takdirde, konu önümüzdeki dönemde canlanabilir” dedi.

Obama’nın Türkiye’ye niçin geldiğini Amerika tartışmıyor ama Türkiye ile ilgili Amerikalılar tartışmaya devam ediyor. Bu tartışma Amerikan basınında değil, Türkiye basını zemini üzerinde veya Washington’daki Amerikalı Türkiye uzmanları kendileriyle görüşen Türklerle yaptıkları görüşmelerde bu tartışmayı sürdürüyorlar.


***         ***     ***


Washington’dan bakıldığında veya Washington’da sorulduğunda Obama Türkiye’ye niye geldi? Onu Türkiye’ye gelmeye kim ikna etti, kim etkiledi?

Haberin Devamı


İki isim üzerinde özellikle duruluyor: Ulusal Güvenlik Başdanışmanı ve aynı zamanda eski NATO Başkomutanı General James Jones ve bir de Afganistan-Pakistan konusunda Başkan’ın Özel Temsilcisi, “süperdiplomat” Richard Holbrooke. Holbrooke’un ta Bill Clinton döneminden başlayarak Türkiye’ye özel bir “stratejik değer” veren Amerikan strateji düşünürü olduğu biliniyor.


Bir uzman kestirmeden bir hüküm verdi, “ABD, Özbekistan ve Kırgızistan’daki üslerini yitirdi. Afganistan’ı bir numaralı siyaset önceliği yapan bir yönetim için, İncirlik’in bu bağlamda öneminin farkında olan James Jones, Obama’nın Türkiye’ye gitmesinde başrolü oynadı” diyor.


Bir diğeri, “Önceden Irak’a gideceği kararlaştırılmıştı. Güvenlik gerekçesiyle gizli tutulacak bir Irak’a gidiş söz konusu olunca, Prag’dan havalanarak, bir sürü hava sahasını geçerek Irak’a gidemezdi. Türkiye bunun için seçildi” iddiasını öne atıyor.

Haberin Devamı


Pek inandırıcı gelmese bile, böyle düşünceler de mevcut.


Türkiye’de büyükelçilik yapmış, şu sıra dünyanın en itibarlı ve etkili kuruluşlarından biri olan ICG’nin (International Crisis Group-
Uluslararası Kriz Grubu) kurucusu Morton Abramowitz –ki, Demokrat olarak tanınıyor- Obama’nın Türkiye’ye gelme gerekçesini kafiyeli biçimde ifade ediyor. “Af-Pak ve Irak”!


Af-Pak, malum, Afganistan ve Pakistan’ın bir arada ele alındığını yansıtan kısaltma ve Obama yönetimi ilk 100 günü dolmadan, kampanya sözlerini yerine getirerek “Af-Pak”ı Amerikan dış politikasının merkezine taşıdı. Ona yakın önemde, tüm Ortadoğu’nun siyasi fotoğrafını değiştirecek bir de Irak’tan geri çekilme söz konusu. O da kampanya sözlerinin en başındaydı. Dolayısıyla, “Af-Pak”a ek olarak bir de Irak var. Ve, kenarda duran ve her an en öne geçmeyi bekler vaziyette İran.


Tüm bunların merkezinde bulunan bir de Türkiye...


Soru şu: Obama’nın Türkiye’ye gelişi ve ilk ikili temasını Türkiye’ye yapması, ABD’ye hiçbir anlamlı şey kazandırmazsa, -ki bu tehlike ciddi olarak mevcut- “model ortaklık” ne olacak?


Bu sorunun cevabı, “model ortaklık”ı bekleyen tehlike, bu konular... Yarına ve sonrasında. Obama’nın Türkiye’den evine dönmesinin hemen ardından Washington’dayız.

Yazarın Tüm Yazıları