Obama ile çok özel bir ilişki

“MUTLULUK”, “memnuniyet”, “birbirinin gönlünü yapmak”, “birbirini kırmadan bir arada olmak...”

Size kritik bir soru: Bu şifre sözcükler sizce
ne tür bir metnin içinde yer alıyor? Bu bir mektup mu? Bir demeç mi? Yoksa bir dış
siyaset metni mi?
EKSEN KAYMASI GERİDE KALDI
Bu soruya yanıt vermek için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen eylül ayı sonunda PBS televizyonunda “ABD Başkanı Barack Obama ile aranızda özel bir ilişki var mı?” sorusu üzerine yaptığı şu açıklamaya göz atalım:
“Şu anda tabii bu Sayın Başkan’ın takdirleridir. Sayın Obama ile model ortaklık süreci içerisinde devam eden ilişkilerimiz her alanda, siyasi, askeri, ekonomik, ticari artarak devam ediyor. Bu tabii bizler için de bir mutluluk vesilesi. Ve model ortaklığı sürdürdüğümüz Amerika ile bu sürecin her geçen gün daha iyiye gitmesi bizim de arzumuz ve gördüğüm kadarıyla, tabii Sayın Başkan’ın böyle bir değerlendirme içerisinde olması da bizler için ayrı bir memnuniyet vesilesi. Birbirimizin gönlünü yaptığımıza göre, birbirimizi kırmadan bu uluslararası camialar içerisinde bir arada oluşumuz da zannediyorum buna zemin hazırlıyor.”
Başbakan’ın bu değerlendirmesi, hem Türkiye ile ABD, hem de iki liderin arasındaki ilişkilerin sıcaklığı anlatmak için bugüne dek kullanılmış en “mutlu” ifadeler gibi duruyor.
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın geçen hafta sonunda Türkiye’ye yaptığı ziyaret, ilişkileri kaplamış olan bahar havasını bir kez daha teyit etmiştir.
Geçen yıl Türkiye’nin İran konusunda BM’de ABD’ye karşı oy kullanmış olması ve Mavi Marmara gibi olayların etkisiyle gündeme gelen Türkiye ile ilgili “eksen kayması” gibi tartışmaların artık çok büyük ölçüde geride kaldığını görüyoruz.
İlişkilerde bu sıcaklığı tetikleyen nedir?
BÖLGEYE AYNI MERCEKTEN BAKMAK
 Kuşkusuz, en önemli nedenlerden biri “Arap Baharı” diye adlandırılan değişim sürecinin Ortadoğu’da yarattığı belirsizlik ortamıdır. Bölgede 20’nci yüzyılın ikinci yarısına damgasını vurmuş olan rejim yapıları tek tek çökerken, Türkiye, Amerikalı karar vericiler açısından demokrasisi ve büyüyen ekonomisiyle en önemli rol modeli ve istikrar unsuru olarak beliriyor.
Tam bu noktada Başbakan Erdoğan’ın birbiri ardına yaptığı bir dizi hamle, Washington cephesinde kendisine yeni bir bakışın yerleşmesini sağlamıştır. Bunun birinci adımı, Türkiye’nin NATO’nun İran’a karşı füze savunma sistemi için radar üssü vermeyi kabul etmiş olmasıdır.
İkincisi, Türkiye ve ABD’nin Ortadoğu’daki değişim süreci karşısında ve ayrıca Libya ve Suriye gibi krizlerde aynı dalga boyunda buluşmaları ve her kademede çok yakın bir işbirliği ve çalışma ilişkisine girmiş olmalarıdır. Suriye’de rejimin yıkılması için açıkça kampanya yürüten bir Türkiye, ABD’nin geçmişte hiçbir zaman tahayyül edemeyeceği bir Türkiye’dir.
Bu arada, Erdoğan’ın eylül ayındaki
Kahire gezisi sırasında laiklik konusunda yaptığı çıkış da Washington’da kendisine dönük
belirgin bir ilginin belirmesine yol açmıştır.
BABA BUSH-ÖZAL İLİŞKİSİNE BENZİYOR
 Ancak galiba bütün bunların da ötesinde geçen çok temel bir başka faktör var. O da Başbakan Erdoğan ile Başkan Obama arasında kurulmuş olan şahsi düzeydeki ilişkidir. Erdoğan, Başkan Obama’nın en çok itibar ettiği, görüşlerini merak ettiği, sıkça danışma ihtiyacını duyduğu yabancı liderler arasındadır. Hatta bu liderlerin ilk sıralarındadır. Bu durum objektif bir olgudur. Sıkça fotoğraflara da yansıyan vücut dilleri de buna işaret ediyor zaten.
Bu haliyle Obama-Erdoğan ilişkisi, 1991’de Körfez Savaşı sırasında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ABD Başkanı George Bush arasındaki şahsi dostlukla da perçinlenen çalışma ilişkisine benzer bir düzeye gelmiştir.
Avrupa ile ilişkileri tam bir belirsizlik içinde seyreden Türkiye’nin ABD ile bu ölçüde bir yakınlaşma sürecine girebileceği bundan bir iki yıl öncesinde tahmin edilebilecek bir durum değildi.
Başbakan’ın da bu ölçüde sıcak bir ilişkiyi, içteki icraatına dönük bir “açık çek” olarak gördüğü aşikar. Dolayısıyla, Türkiye’de Erdoğan’ın muhaliflerinin içte “otoriterleşme” olarak gördüğü uygulamalar, Başkan Obama’nın ABD’nin büyük stratejik çıkarlarına ve Başbakan’la şahsi ilişkisine göre programlanmış olan radarlarına takılmayan bir durumdur.
Yazarın Tüm Yazıları