O yakınım Ayşe değil Kırşehirli de değilim

Bu yazıyı çarşamba günü yazıyorum... Cannes’dan akşamüstü gelip, hemen Türkstar yaptım. Zaten Cannes seyahatinden de hiçbir şey anlamadım ki!

Gitmeden önce pazartesi ve çarşamba yazılarını teslim etmiştim. Ama cumanın yazısının da yazılması gerekiyordu. Aklımda sürekli ‘Şimdi ben Cuma günü için ne yazacağım’ sorusu dolaştı durdu. Bir türlü hangi konuda yazı yazacağıma karar veremedim.

Önce ‘Genel seçimler hakkında yazayım’ dedim. AKP oy oranını arttırmıştı, ama beklenen oy oranına da ulaşamamıştı. Sonra hemen vazgeçtim,’Yahu Armağan’ dedim, şimdi diyecekler ki ‘Kelebek gazetesinde bir köşesi oldu diye, hemen kendini Oktay Ekşi, Ertuğrul Özkök ya da Fatih Altaylı sanmaya başladı. Üzerine vazife olmayan konularda ahkam keser oldu.’

Haksız da sayılmazlar doğrusu. Tüm bunları düşünüp, üstelik böyle düşünecek olanlara da hak verip, hemen yerel seçimler konusunda yazmaktan vazgeçtim.

CANNES’I YAZ OĞLUM

Baktım o konuda yazamayacağım, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın yerel seçimlerde CHP’nin aldığı oy oranıyla ilgili olarak yaptığı ‘CHP, seçimlerden başarıyla çıkmıştır’ açıklaması üzerine bir yazı yazayım dedim. Kafamda evirdim, çevirdim. Zaten neresinden baksan, garip bir açıklama. E, bir de ben Kelebek ekinde yazıyorum, hedef kitleme bu konu zaten uymaz. Hem yine, ‘Siyasetten sen ne anlıyorsun ki bu konuda yazıyorsun’ diyecekler. Ben de ‘Daha yazmaya başlayalı 3 hafta oldu, Ana Muhalefet Partisi Lideri’nin açıklaması hakkında ahkam kesmek sana mı kaldı’ diye düşünüp, bu konuda da yazmaktan vazgeçtim.

Bir yandan Cannes’daki televizyon fuarını geziyorum, bir yandan da aklım gazeteye yazacağım yazıda. ‘Aman Armağan yazı konusu gözünün önünde sen hala bulamıyorsun konuyu’ dedim kendi kendime. ‘Yaz şu Cannes fuarını, olsun bitsin. Mesela TV dünyasında ünlülerle ‘reality show’ yapmanın, ne kadar trend olmaya başladığını yaz. Hemen hemen yeni çıkan bütün formatlarda bir jürinin mutlaka bulunduğunu yaz. Yeni televizyon trendlerini yaz, olsun bitsin’ dedim. Sonra düşündüm, ‘Kime ne dünyada televizyon trendinin nereye gittiğinden?’ Bu benim işim olması sebebiyle beni ilgilendiriyor. Ama okuyucu neden ilgilensin ki, dünya televizyon trendleriyle! Üstelik daha geçen gün yazmışım Cannes’la ilgili bir yazı, bir de kendime görgüsüz mü dedirteceğim durduk yerde? Hemen bu konudan da vazgeçtim.

Bu hafta üzerine yazı yazılacak önemli bir gün olup olmadığını öğrenmek için hemen elime bir takvim aldım. Daha takvimi elime alır almaz, ‘Yuh olsun sana’ dedim içimden. İşte konu gözünün önünde, 1 Nisan şakaları ile ilgili bir yazı, Cuma gününü kurtarır. Bir Nisan’la ilgili bana yapılan ya da benim başkasına yaptığım enteresan bir şaka var mı diye hemen düşünmeye başladım.

Düşündüm, taşındım bir türlü bulamadım. En son lisede öğretmenimiz, tahtaya yazı yazarken tebeşir kaysın diye tahtayı sabunlamış, ya da bütün sınıf tahtaya arkamızı dönüp sıralarımıza öyle oturmuştuk ki, sınıfa giren şaşırsın diye. Aman ne yaratıcı! Aman ne komik! Gerçekten çok sıkıcı ve sıradan 1 Nisan anılarıymış bunlar. Öyle bana yapılan çok enteresan bir şaka da yok ki 1 Nisanlarda, onu yazı konusu yapayım! İşte, bu da sosyal olmamanın, insanın az arkadaşı olmasının bir cezası. O zamanlar geniş bir arkadaş çevrem olsaydı, şimdi yazacak bir anım da olurdu. Böylece kıvranmaktan da kurtulurdum. Ama ‘Artık hayıflanmak için çok geç’ diyerek bu konuda da yazmaktan vazgeçtim. Sonraki haftalara baktım, 8 Nisan benim doğum günüm ya, ‘Burçlarla ilgili bir yazı yazayım’ dedim. Ama ben kendim burçlara inanmam ki, burçları yazayım, Üstelik hiç bilgi sahibi de değilimdir burçlar konusunda. Şimdi ben olmayan bilgimle bu konuda yazsam, Yasemin Boran’a ayıp etmiş olmaz mıyım?

YOKSA SPOR MU YAZSAM

Sabah kalkıyorum ne yazacağımı düşünmeye başlıyorum, yatana kadar aklımda hep bu konu. Cannes sokaklarında dolaşıp, vitrinlere bakarken, moda konusunda yazayım, diye karar verdim. Bu yıl rengarenk ayakkabıların, cart renklerde t-shirtlerin, çiçekli gömleklerin ve elbiselerin çok moda olduğunu yazayım dedim. Sonra düşündüm, ‘Eeeee nereye vardıracağım bu yazının sonunu. Yok işte bir sonu. Zaten meraklısı modayı takip ediyor. Bu yıl neyin moda olduğunu da çoktan öğrenmiştir. Hem benden mi öğrenecekler neyin moda olup olmadığını. Niye okusunlar ki böyle bir yazıyı. ‘ Hemen bu konudan da vazgeçtim.

Fatih Terim’in Galatasaray Teknik Direktörlüğü’nden ayrılıp, yerine Hagi’nin gelmesini yazsam, hiç beceremem. Futbol kim ben kim? Sonra diyecekler ki ‘Bak Hıncal Uluç’a özendi, spor da yazmaya başladı.’ Iıhhhh, o da olmaz. Bu gece Türkstar’ın canlı yayınları başlayacak ya, ‘işte’ dedim. ‘Ya konu aslında bu ama ben göremiyorum. Türkstar’la ilgili yazayım. ‘Sonra düşündüm, daha Çarşamba günü yazdım Türkstar’la ilgili bir yazı ve düşünülenleri ve konuşulanları duyar gibi olup, hemen Türkstar yazmaktan da

vazgeçtim.... ‘Adam konu bulamıyor, her başı sıkıştığında Türkstar yazıyor. Zaten belliydi böyle olacağı.’ Birden içim sıkıldı, bu konudan da vazgeçtim.

Hiçbir konu bulamayınca, kaldım mı gene kendime. Öz kaynaklara dönmeye karar verdim! Ben bir senede 16 kilo verdim ya, hazır yaz da geliyor, ‘Diyet deneyimlerimi yazayım bari’ dedim.. E ama bu da enteresan değil ki, zaten yaz geliyor diye bütün dergiler ve gazeteler, konunun uzmanlarına danışarak bu konu ile ilgili yazı dizileri hazırladılar, herkes de okudu, diyetine başlayıp yarıladı bile. Geç kaldım bu konu için, 3 haftada bu kadar da demode olur mu bir insan! Bana maillerle gelen soruları cevaplayacağım bir yazı yazayım karar verdim. Bu aralar en çok gelen iki soru var, ‘Tahlil sonucunu beklediğiniz yakınınız Ayşe Arman’mış doğru mu?’, diğeri de ‘Kırşehirli olduğunuzu duyduk doğru mu?’ İkisinin cevabı da ‘Hayır.’ Yakınım Ayşe Arman değil, ben Kırşehirli değil Hereke’liyim. E, bu da bitti. Ne yazacağım şimdi ben devamında? ‘Cuma gününe ne yazacağım’ diye düşüne düşüne İstanbul’a döndüm. Hemen maillerin başına oturdum, bütün gazeteleri elime aldım, arkadaşlarıma sürekli sorular soruyorum ki konu çıksın yazı yazacak. Tam bu sırada, zırrrr... cep telefonu. Karşımda Yazıişleri Müdürü Emre Bey.

‘Armağan, ne zaman yolluyorsun Cuma yazısını’ diye sordu. Hıh! Ne diyeceğim ben şimdi? ‘Daha ortada yazı olmadığı gibi, konusu bile yok’ mu diyeceğim. Utana sıkıla ‘Ancak yarın sabah yollayabilirim Emre Bey’ dedim. Saat gece yarısını çoktan geçti. Ben hala bir yazı konusu düşünüyorum. Konuyu bulacağım, yazıyı yazacağım, yarın sabah da gazeteye yollayacağım. Yorgunum. Gözlerimden uyku akıyor. Ama hala bir yazı konusu bulamadım. Allah’ım çoooook beceriksizim ben yaaaaa. Hem de çok!

NASIL BÜYÜDÜM

Ben büyürken en sevdiğim dizi ‘Tatlı cadı’ idi.

BUGÜN NE YAPMAYALIM

Bugün de yiyeyim de, yarın az yemek yerim demeyelim.

OYLAMA

Türkiye’nin son 20 yıldaki en seksi kadını ve en yakışıklı erkeği ile ilgili olarak yolladığınız mailler gelmeye başladı. Kadınlarda Hülya Avşar, Nurgül Yeşilçay, Deniz Akkaya ve Arzum Onan ilk sıralardalar. Erkeklerde ise Tarkan, Mehmet Günsür ve Mehmet Aslantuğ önde gidiyorlar. Biliyorsunuz oylama 30 Nisan’a kadar devam edecek.
Yazarın Tüm Yazıları