O para zinhar içeride kalsın

İNGİLİZ kilisesinde ayin var. Haç çıkartırken: "İn nomine Patris, et Filii, et Spiritus Sancti, Amen"

Yani, baba, oğul ve kutsal ruh adına, amin.

Latince dua orada kalıyor, ayinde yakarış günümüze uzanıyor:

"Tanrım, bizim piyasamızı krizden korumamıza yardım et. Hepimizi bu afetten sen uzak tut Tanrım."

Yabancı TV’lere yansıyan bu sahne birebir böyle ve gerçek. Papazlar dua ediyor. Halk kilisede toplanmış, ellerinde İncil, duaya eşlik ediyor.

İngiltere’den aktarılan bu sahne, mali krizde işin Allah’a kaldığını gösterirken, TV’lerdeki ikinci sahne, krizin kiliseyi çoktan geride bıraktığını kanıtlıyor.

New York’ta anlı şanlı finans kurumlarında uzmanlar masalarını topluyor, işlerini bırakıyor.

Umutsuzluğun ilanı gibi.

ÇİN VE HİNDİSTAN

İngiltere ve Amerika’daki bu iki sahneye üçüncü sahne ekleniyor.

Asya’da alevler.

Belli süre direnen Asya, şimdi krize boyun eğmekle karşı karşıya. Krizin Asya’ya sıçramasında iki dev yaralanıyor. Çin ve Hindistan.

Krizin bu iki ülkeyi tehdit etmesi, Amerika ile birlikte, dünyayı bir anda ateş topuna çevirmesiyle eş anlamlı. Şimdi dünya, Amerika, Avrupa ve Asya ile birlikte o topun nereye, nasıl yuvarlanmakta olduğunu izliyor.

İzlerken, topu nasıl durdurabileceğini sürekli düşünüyor.

SİYASETÇİ GAFI

Dünya krizle ayağa kalkmışken, Amerika yeni başkanını arıyor. Önceki akşam ABD’nin iki başkan yardımcısı adayı TV’de tartışıyor.

Hayır, krizi değil, Irak’ı. Amerikan başkan yardımcısı adayları, Cumhuriyetçi ve Demokrat adaylar Irak’ı tartışırken, Amerikan halkı, bu tartışmayı canlı yayınlayan TV’lere tepkilerini iletiyor. "Bunlar ne diyor" küfürleriyle karışık.

İnsanlar krize çözüm formülleri beklerken, onların Irak’ı konuşmasına, halk müthiş öfkeli.

Siyasetçinin olayı sakinleştirme çabası normal. Ayrıca, doğru. Ancak, eğer ortada sakinleşme yönünde gelişme varsa. Yoksa, üzerine gitmek zorunlu.

Tayyip Erdoğan’ı dinliyorum dün. Elinden geldiği kadar, sakin mesajlar verme çabasında. Doğru.

Ancak, dört bir yanı sarmakta olan yangından kendi evini kurtarmanın güçlüğü de ortada. İlk işaret geçen gün hükümet sözcüsü Cemil Çiçek’ten geliyor:

"Krizin bizi etkilememesi düşünülemez, her türlü tedbiri alıyoruz."

Bilinen, yuvarlak bir geçiştirme.

BORÇ 160 MİLYAR

Amerika, Avrupa, Asya derken, krizin Türkiye ayağında rahatsız eden iki nokta var.

1- Batan yabancı bankaların Türkiye’deki ortakları. Türk ortaklar aynı zamanda reel sektörde. Mali kriz-reel sektör bağlantısı. İnce, hassas ve çok tehlikeli.

2- Türkiye’de özel sektörün 160 milyar dolar borcu var.

Şu anda Türkiye’deki yabancı bankalar, Türkiye’deki sermayelerini çekmeyi düşünmüyor. Çok olumlu.

Bu durumda, hükümetin yapması gereken acil iş, o paranın Türkiye’de kalmasını sağlamayı sürdürmek.

Kritik durumlarda Tayyip Erdoğan’ın klasik cümlesi var: "Çalışmalarımız devam ediyor."

Bir çalışması varsa, çalışma bu parayı zinhar Türkiye’de tutmaktan geçmeli.

Yoksa...
Yazarın Tüm Yazıları