O küçücük haber

14 KASIM 2009 tarihli Milliyet Gazetesi’nde, Gökçer Tahincioğlu’nun küçük bir haberini okudum.

Ben dehşete düştüm, ama nedense üzerinde yeterince durulmadı.

Haberin başlığı şöyleydi:

“Ergenekon’la başladı, bayanlarla bitti.”

Haberin Devamı

* * *

Habere göre, Ergenekon savcılarının isteği üzerine 56 hâkim ve 10 savcının telefonları dinlemeye alınmış.

Dinlemenin amacı, istek yazılarında da belirtildiği gibi “Bu kişilerin Ergenekon örgütlenmesi ile ilişkilerini tespit etmek”.


İlgili kişiler uzun süre dinlenmiş.


Bu dinlemeler sonunda haklarında bir de rapor hazırlanmış.


Raporda, bu kişilerin “Ergenekon’la herhangi bir ilişkilerinin tespit edilmediği” belirtiliyor.


Cümle çok açık değil mi.


Demek ki bu hâkim ve savcıların herhangi bir suçları, Ergenekon’la ilişkileri yok.


Yani “dinlenmelerine neden olan şüpheler” ispatlanamamış.


Burası gerçekten bir hukuk devleti ise, olayın bu noktada kapatılması gerekiyor değil mi?

Haberin Devamı


Hayır, değilmiş. Bakın bundan sonra ne oluyor.


Müfettişler düzenledikleri rapora “Dinlenen kişilerin Ergenekon’la ilişkisi tespit edilmemiştir” diye yazıyorlar.


Ama tespit ettikleri başka bir şey varmış.


“Bayanlarla ahlaka aykırı ilişki kurmak.”


E hani kanuni dinlemelerde, sadece isnat edilen suç takip edilecekti.

 

Hani o suçla ilgili olmayan özel hayat bilgileri dosyalara konmayacak, o dinleme zabıtları ve kayıtları imha edilecekti.


Bunlar imha edilmediği gibi, bir de rapor haline getirilmiş.


Suçu görüyor musunuz?


“Bayanlarla ahlaka aykırı ilişki kurmak.”

* * *


Şimdi elinizi vicdanınıza koyun.


Bazı askeri şahısların bilgisayarlarında, evlerinde birtakım insanlarla ilgili “fişlemelerin” bulunduğunu okuyoruz.


Bunlar bir darbe hazırlığı olarak değerlendiriliyor.


Fişlemeler gerçekten irkiltici.


Peki telefonları dinlenen insanlar hakkında, isnat edilen suçlar dışında bilgi toplamak, özel hayatına girmek ne anlama geliyor?


Yani böyle bir şeyi askerler yapınca “darbe hazırlığı” oluyor, ama sivil müfettişler yapınca “demokrasiye hizmet” oluyor öyle mi?


Siz de bunu yazınca, “Ergenekon’u karartmaya çalışmakla” suçlanıyorsunuz.


Bu haber geçen cumartesi günü yayınlandı ve şu ana kadar ne Adalet Bakanlığı’ndan, ne Ergenekon savcılarından bir açıklama geldi.

Haberin Devamı


Gerçekten de telefonları dinlenen hâkim ve savcıların özel hayatları hakkında toplanan bu bilgiler, rapor haline getirilip dosyalarda saklanıyor mu?


Adalet Bakanı bu sabah gazetecilerle bir bilgilendirme toplantısı yapıyor.


Umarım bu soru kendisine sorulur.


Çünkü bakanlığı böyle bir uygulamayı yapıyorsa, bu ülkede artık kimse emniyette değil demektir.

* * *


Bugün geldiğimiz nokta şudur.


Başbakan’ın telefonu uzun süre dinlenmiş.


Bu dinleme kayıtlarını işyerinde bulunduran iki kişi anında tutuklandı.


Başbakan dün, kendisini kimlerin dinlediğinin araştırıldığını söyledi.


Araştırılsın, bütün kalbimle sonuna kadar destekliyorum.


Çünkü biliyorum ki, bu ülkede Başbakan’ın telefon mahremiyeti yoksa, hiçbirimizin de yok demektir.

Haberin Devamı


Ama mahremiyet sadece Başbakan’ın konuşmaları için mi geçerli?


Birçok insanın legal veya illegal yollardan dinlenmiş telefonları dava dosyalarına kondu.


İşine gelen gazete illegal yoldan dinlenmiş telefonlar üzerine manşetler attı, gazeteci bunun üzerine suçlayıcı yazılar yazdı.


Nedense hiçbir savcı veya polis bunları dinleyenlerin, yayanların üzerine gitmedi.


Biz böyle bir çifte standartla demokrasiye ulaşabilir miyiz?

* * *


Yazımı tamamlarken, Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in yaptığı açıklama geldi.


Bakanlar Kurulu, kanunsuz telefon dinlemelerin cezasını arttırma kararı almış.


Son derece önemli bir gelişme.


Ama bu yetmez.


Kanuni dinlemelerde bizzat devletin elemanlarının, hâkim ve savcıların dinlenen kişilerle ilgili yanlış uygulamaları da cezalandırılmalıdır.

Haberin Devamı


Yani yukarıda anlattığım örneklerdeki yanlışlıklar demek istiyorum. 

Yazarın Tüm Yazıları