O karedeki eksik 3 gazeteci

Bu fotoğrafa iyi bakın.

Orada frak giymiş 4 erkek görüyorsunuz.
Aslında o karede bir beşinci kişi var ama siz onu görmüyorsunuz.
Birazdan kim olduğunu söyleyeceğim.

O karedeki eksik 3 gazeteci

Dün Sedat Ergin’in Buckingham Sarayı’ndaki fraklı yemek gecesini anlatan harika yazısını okurken aklıma bu fotoğraf geldi.
Ben, kendi kendime kurduğum efsanelerle yaşayan bir adamım.
Beğendiğim bir fotoğraf gördüm mü, maymun gibi hemen o kareye girerim.
Bir tür Zelig’im yani.
Kendimden başka kimsenin görmediği bir Zelig.
En sevdiğim fraklı fotoğraf işte budur.
1958’de Los Angeles’ta Romanoff’s da çekilmiş.
Fotoğrafta Hollywood’un 4 efsane erkeğini görüyorsunuz.
Soldan, Clark Gable, Van Heflin, Gary Cooper ve James Stewart.
Şöhretin, lüksün, kadınların ve Hollywood’un verebileceği bütün imkânların tadını sonuna kadar çıkarmış 4 erkek.
Dikkatli bakın.
Ben de o karenin kenarına ilişmiş haldeyim.
Göremiyorsanız, biraz daha yakından dikkatle bakın, görür gibi olacaksınız.

Londra fotoğraflarına gelince...
- Hayrünnisa Hanım’ın özellikle gündüz çekilmiş fotoğrafındaki elbisesini ve ayakkabılarını çok beğendim.
Elbiseyi çok da güzel taşıyordu.
- Frak, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün üzerinde çok güzel duruyordu.
Gazetecilerle ilgili görüşlerim de şöyle:
- Sedat Ergin, hep içinde saklı taşıdığı, hiç dışavurmadığı o harikulade hınzıra rağmen, resmi hayatında sanki frak için doğmuş gibi yaşar.
Fotoğrafını gördüm, ama bakmam bile gerekmezdi.
Daha giymeden, gardırobda dururken bile yakışır...
Yalnız o ellerin önde kenetlenmiş hali var ya, işte o olmamış.
Ankara ricali bir türlü yakasını bırakmıyor.
- Taraf gazetesinden Murat Belge’nin iyi taşıyacağına emindim.
Çünkü, ölçülerini genleri almış, birinci provasını aile geleneği, ikincisini ise sahip olduğu İngiliz edebiyatı bilgisi yapmıştır.
Nitekim üstüne şıp diye oturmuş.
- Milliyet yazarı Derya Sazak tenis oynuyor, kendine bakıyor, ama yine de biraz tereddütlüyüm.
Son zamanlardaki libero-sosyal demokrat halinin iki tarafı da frakı huzurla giymesine ne kadar el verir bilemiyorum.
Fotoğrafta fena durmuyor, ama onun da elleri Ankara ricali...
- Posta’dan Hakan Çelik...
BBC’de bir süre gazetecilik yapmasının da etkisi var sanırım, sanki frak içinde doğmuş gibi duruyor.
Eller önde ama Ankara ricali değil...
- Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can... Banko... Hiç tereddütsüz çok iyi taşır. Eski mahalle falan dinlemez, bir İngiliz lordu kadar rahat taşır.
Böyle düşünüyordum.
Gerçekten öyle. Eller yanda ve rahat. Ne de olsa Ankara görmemiş bir gazeteci.
- Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak’a gelince...
İşte onu hiç hayal edemiyordum.
Büyük bir Japon sumo güreşi uzmanıdır. Bedeni bu sporla tamamen tezat teşkil eder, ama frakı taşıyacak güçte olduğunu tahmin ediyordum.
Yanılmamışım.
Tabii, Buckingham’daki o karede iki eksik gazeteci var.
Oktay Ekşi ve Güneri Cıvaoğlu.
O kareye girmeyi hem hak eden, hem de frakı çok iyi taşıyacak iki büyük Türk gazetecisi.
Bir de Hasan Cemal çok iyi ve hakkını vererek taşırdı...
Hıncal Uluç da diyecektim ama, mutlaka saray adabını bozacak bir şey yapardı.
Ne bileyim, boynuna ipek bir kaşkol falan atardı...
Olmaz yani...

Ya ben? Bu kıskanç, bu hasetinden çatlayan, kuduran ben...
Vallahi ben 1958’deki o Hollywood karesine daha çok yakışırdım.
İyi bakın, zaten oradayım.
Soldan, görünmeyen birinci...
Beden Ankara görmesine rağmen, eller rahat...
Ben, yani Çağrılmayan Yakup...
Yazarın Tüm Yazıları