Nuri Bilge Ceylan bastırdı, böyle oldu

Altın Portakal’daki çoğu ödülün genç isimlere, ilk filmini çekenlere gitmesine herkes şaşırdı, ama herhalde en çok Nurgül Yeşilçay! Ödül alacağından emindi.

Oysa sonuç tam tersi oldu. Ödül aritmetiğinin bu şekilde ortaya çıkmasındaki ‘esas’ jüri üyesi ise Nuri Bilge Ceylan. Kutluğ Ataman ve ‘Türev’ filminin ödüle uzanabilmesi için diğer jüri üyeleriyle bir hayli kavga ettiği biliniyor Ceylan’ın.

Bu konudaki en büyük destekçisi ise tabii ki Ferzan Özpetek oldu. Tuna Erdem de sık sık Yılmaz Erdoğan’la konuşarak ikna turları yaptı.

‘Eski topraklar’ Aytaç Arman ve Hülya Koçyiğit ise azınlıkta kaldı ve belki onlar da ödülleri gençlere vererek sinemanın üzerindeki ‘aynı tas aynı hamam’ toprağını atma peşindeydi.

Ne olursa olsun, kesin olan bir şey var: Altın Portakal’da ‘dijital sinema’ kazandı.

Tuhaf ama, öyle.

Hem ‘Türev’ hem de ‘İki Genç Kız’, 35 mm çekilmiş değil. Bunun anlamı ne?

Kısaca şu: Eline DVD cam’i alan her genç film çekebilir. Film çekmek için illa ki büyük prodüksiyonlar hayal etmeye gerek yoktur! Yeter ki içerik parlak olsun.

Bu şekilde ödül bile alınabilir.

‘Öteki’nin magazini

Önce Sabah Gazetesi ardından Radikal Cumartesi bir röportaj yaptı modacı Cemil İpekçi’yle. Her iki röportaj da ünlü modacının son (erkek) sevgilisinden neden ayrıldığı ve aldatılma meselesi üzerine kuruluydu.

Bu röportajların yanı sıra magazin sayfalarından şu haberler eksik olmadı: ‘İpekçi, kendisini aldatan sevgilisi Bekir’i affetti.’

Bu haberler elbette Cemil İpekçi’nin ‘açık’ olmasından dolayı rahat rahat yazılıyor. Okuyucu da bu sayede başka bir magazinle tanışıyor.

Bugüne dek yazılı basının ‘marjinal’ deyip geçtiği insanların ayrılıp barışmaları gayet ‘seviyeli’ haber oluyor.

Bakalım, daha neler olacak?

Ataman, Palto’ya başlıyor

Başrolünde Zuhal Olcay’ın oynayacağı yeni filmi ‘Palto’ için K. Kıbrıs’ta Kutluğ Ataman. Altın Portakal’a da bu yüzden gidemedi. En son Milliyet Sanat’ın kokteylinde karşılaşmıştık, ‘Kıbrıslılar biraz paranoyak. Her şeyi merak ediyorlar. Bu da bizi çekimlerde bir hayli zorlayacak’ diyordu.

Bir ‘dolaysızın’ notları

Kars’tan döner dönmez soluğu Özcan Deniz ve Mehmet Ali Erbil’in oynadığı ‘Keloğlan, Kara Prens’e Karşı’ filmi için Balkon 15’te verilen yemekte aldım (Evet, Balkon 15 bir hafta daha açıkmış, meraklısına duyurayım).

Neler oldu orada? Erbil için, ‘kortizon yüzünden kilo almış’ deniliyordu.

Petek Dinçöz’ün yemek için yaptırdığı saçın ‘facia’ olduğu konuşuluyordu. Hakikaten sanki düğüne geliyor, alt tarafı bir yemek yani...

Neyse, yine de Dinçöz’ü bile sevesim geldi. Dediğim gibi Kars’tan yeni dönmüşüm, şehrin zehrini dışarı akıtmışım, o kadar dolaysızım...

O yüzden yine Kars’la ilgili birkaç not daha düşeyim. Oralara, bunları bilerek gidin diye...

n Ani Harabeleri, Kars’a 45 dakika uzaklıkta. Hakikaten büyük bir şehirmiş Ani, gez gez bitmiyor. Ani’nin dibindeki Arpa Çayı aynı zamanda Ermenistan - Türkiye sınırı. Zaten GSM şebekeniz sürekli değişiyor, oradan da anlıyorsunuz. Ama ne garip işte, karşı kıyıya geçemiyorsunuz! O güzelim çaya ne Türkler ne de Ermeniler girebiliyor.

n Hem belediye başkanı hem Karslılar sınırın açılması yönünde umutlular. ‘O zaman’ diyorlar, ‘Kars bambaşka bir yer olacak.’

n Pazartesi günü ‘yabancıların ilgisi buraya fazla’ demiştim. Bunun en faydalı örneği, eski Osmanlı evlerinin bulunduğu mahallenin restorasyonunda uluslararası bir vakıftan, Global Heritage Fund’dan maddi destek alınmış olması.

n Norveçliler de Kars’ın ‘kavşak’ konumunu keşfedenlerden. Öyle ki, Kafkas Festivali nedeniyle Norveç Dışişleri Bakanı bile oradaydı. Kars’a doğalgaz getirme projesinde büyük ihtimalle onlar rol oynayacak.
Yazarın Tüm Yazıları