Not artırım beklentisi azaldı, böyle oldu

PİYASALARDAKİ olumsuz seyir devam ediyor. Aslında tüm dünya ekonomilerinde ciddi tedirginlik hissediliyor ama iç piyasalar diğer gelişmekte olan ülke piyasalarından da kötü gidiyor. Son dönemde “olumsuz ayrışma“ söz konusu...

Peki, Türkiye neden diğer gelişmekte olan ülkelerden
daha kötü?
Her şeyden önce bu ayrışmanın son cari açık rakamından sonra başladığını söylemek gerek. Bu rakam Türkiye’nin cari açık sorununun büyümeye devam ettiğini ve ileride başımıza ciddi işler açabileceğini gösterdi.
Tabi ki iş bununla bitmiyor; bu büyüyen cari açık tehlikesi aynı zamanda Türkiye’nin seçim sonrasında artması beklenen rating notunun artmasının çok zor olduğunu da ortaya koydu. Bir başka deyişle iç ve dış piyasalarda Türkiye’nin rating notu artacak, bir süre sonra “yatırım yapılabilir ülke” konumuna gelecek diye bekleniyordu, artık bu beklenti eskisi kadar güçlü değil. Piyasalar bunu önceden satın almaya başlamışlardı, şimdi notun artmama ihtimalinin daha yüksek olduğunu fiyatlamaya başladılar.
UMUT IŞIĞI GÖRÜNMÜYOR
Cari açık tehlikesini uzun süredir konuşuyoruz ve Merkez Bankası bu konuda önlem de aldı... Ancak Merkez Bankası’nın aldığı önlemlerin cari açık sorununu çözmekte işe yaramadığı da görülmüş oldu. Bir başka deyişle ekonomi yönetimi cari açık tehlikesinin büyümesini önleyemedi. Seçimden sonra aynı ekonomi yönetiminin kalacağı hesabıyla, bundan sonrasında da cari açığın tehlike haline gelmesini önleyecek bir umut ışığı görülemiyor.
Ekonomi yönetiminin aldığı önlemler cari açığı önlemediği gibi, içeride özellikle banka karlarının azalmasına da neden oldu. Hisse senedi piyasalarının itici gücü olan banka hisseleri bu nedenle hızla düşüyor ve bu genel olarak İMKB’de sert düşüşlere neden oluyor.
Özet olarak; küresel ekonomide iyimserlik rüzgarı, küresel anlamda basılan bunca paraya rağmen ekonomilerde beklenen büyüme sağlanamadığı için, son günlerde yerini yeniden karamsarlığa bırakıyor. Buna ek olarak İtalya’da not indirimi yapılırken, Yunanistan krizi giderek ağırlaşıyor. Böyle bir ortamda küresel ekonomilerin tadı yok ama iç piyasa bunun ötesinde, cari açık problemini yönetemediği için, diğer ülkelerden de daha kötü seyrediyor.
MERKEZ’İN SEÇİM ÖNCESİ KARAR ALMASI ZOR
Piyasalar böyle bir ortamda Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısında ne karar alacağını da merakla bekliyor. Bir hafta öncesine kadar Merkez Bankası’nın mevduat munzam karşılık oranını tekrar artırması, hiç olmadı döviz mevduatındaki karşılığı artırması bekleniyordu. Ancak son günlerde piyasalar o kadar kötüleşti ki; piyasa uzmanları artık Merkez Bankası’nın bu toplantıda bir karar almasının çok zor olduğunu söylüyorlar.
PPK toplantısı seçimler öncesi yapılacak son toplantı olacağı için, Merkez Bankası yönetiminin piyasaları daha da bozup hükümeti zor durumda bırakma riskini almamak için, hareket etmeyeceğini tahmin ediyorlar. Piyasaların bu beklentisi bile tek
başına Merkez Bankası bağımsızlığının ne hale geldiğini de gösteriyor, “Merkez Bankası teknik olarak yapacağı bir şey varsa bile, seçim öncesi böyle bir hareket yapamaz“ deniliyor.
“Hiç olmazsa döviz mevduatında karşılığı artırır mı?” diye sorduğumuzda ise piyasa uzmanları, son günlerde döviz girişinin azaldığını, doların 1.60’ın üzerine çıktığını hatırlatarak, böyle bir karar alınması halinde kurların daha da yukarı gideceğini, Merkez Bankası yönetiminin bunu göze alamayacağını söylediler.
Zaten seçim öncesi, gerekse bile, politika faizinin artması beklenmiyor...
Bence de böyle bir ortamda Merkez Bankası yönetiminin hareket etmesi çok zor.
Umarım seçim sonrasında, cari açıkla mücadele için gereken gerçek tedbirler, artık daha fazla  gecikmeden alınabilir.
Yazarın Tüm Yazıları