Nisanda işçi maaşı azalacak

2004 yılı bütçe rakamları kabaca ortaya çıktı ve iktisatçılar tarafından mercek altına alınmaya başladı. Yapılan hesaplar, 2004 bütçesinde bazı sürprizlerle karşılaşacağımızı gösteriyor.

2004 bütçesinin en göze çarpan noktası sosyal güvenlik açığındaki düşüş. Bu yıl sosyal güvenlik kuruluşlarına bütçeden yapılan aktarma 16 katrilyon 140 trilyon lira olarak hesaplanırken, gelecek yıl bu rakam 15 katrilyon 900 trilyon lira civarında bir rakama indirildi.

Bu rakama inilmesinde emeklilere yapılan yüksek oranlı zammın, 2004'de devreden çıkmasının etkisi büyük. Tayyip Erdoğan'ın ısrarıyla yapılan zammın faturası 1 katrilyon 850 trilyon lira olmuştu. 2004'de bu rakam büyük ölçüde devreden çıkacak, zamlar enflasyona göre yapılacak.

Ancak bu kadar yüklü bir faturanın devreden çıkması tek başına sosyal güvenlik ödeneklerindeki indirimi açıklayamıyor. Nasıl olacak diye baktığımızda, ilk duyumlar ‘‘ilaç giderlerindeki kısıntı ve prim affından sağlanacak gelir nedeniyle 2004 ödeneğinin düşük tutulduğu’’ idi. Ancak hesap başka çıktı. IMF'nin de isteği ile prim affından önemli bir gelir kalemi koyulmamış ama prime esas kazancın tabanında yüksek oranlı artış planlanmış. Yani düşük maaşlı işçiler, prim oranları artırılır yani gelirlerinde bir düşüş olursa hiç şaşırmasınlar. Bürokratlar ‘‘prim oranlarının artırılmasından başka çare olmadığını’’ söylerken, bunun ileriye dönük açıkların kapatılmasına da yarayacağı açık. Aslında bu konudaki mevzuat açık, ama uygulanacak mı göreceğiz.

İlgili yasaya göre nisan ayında SSK primlerinin, bir önceki yılın Tüketici fiyat endeksindeki artışa GSYİH bazında büyümenin eklenmesiyle bulunan oran kadar artırılması gerekiyor. Bu oranın 2003 yıl sonu itibariyle yüzde 26-27 oranında oluşması bekleniyor. Yetkililer bu oranda bir artışla bütçedeki sosyal güvenlik açığı rakamında kalınacağını söylüyorlar.

Yalnız burada AKP'nin tavrı çok önemli. Belki yerel seçimler geçtikten sonra yapılacağı için iş kolaylaşıyor ama AKP'nin daha yeni seçim kazanmışken, geçen nisanda bu kararı uygulatmadığını, temmuz ayına hem de indirimli olarak bu artışın yansıdığını unutmayalım.

Eğer Hükümet bu artırımı yapmazsa sosyal güvenlik açığı, bütçedeki gibi kalamayacak.

Bu arada ne olursa olsun, bu oranda bir prim artışı yapılması halinde, ocakta yüzde 5-6 Temmuz'da bir o kadar zam alacak olan sigortalı çalışanların prim artışı nedeniyle maaşlarında bir indirim gerekecek. Ya işverenler bunu karşılayacaklar, ya da maaşlar azalacak.

VERGİLER YÜZDE 30 ARTIYOR

Bu arada ‘‘yeniden değerleme oranı’’ en büyük sürpriz olacak. Yeniden değerleme oranı bilindiği gibi, aralık ayında ilan ediliyor ve hesap, ‘‘kasım-kasım ortalama enflasyon’’ olarak yapılıyor. Yani bu yıl kasım sonu itibariyle oluşan endeks rakamı, bir önceki yılın kasımıyla karşılaştırılıp yeniden değerleme oranı açıklanacak. İşte 2004 için uygulanacak bu oran normal enflasyon oranının çok üstünde olacak. Hesaplamalara göre 2004 yılı gelirlerine baz olacak yeniden değerleme oranı yüzde 29-30 civarında açıklanacak. Böylece gelecek yılın Damga Vergisi, diğer harçlar, Özel Tüketim Vergisi, Taşıt Vergisi gibi vergilere gelecek zamlar, bu yüksek oranla çarpılıp bulunacak.

İşte gelecek yılın vergi gelirlerinde reel olarak görülen artış buradan kaynaklanıyor. Bir tek aracılık maliyetlerinin düşürülmesi nedeniyle Damga Vergisi'nde bu kadar artış gözükmüyor. Yanısıra Kurumlar Vergisi'nde, enflasyon muhasebesi nedeniyle yaklaşık 1.5 katrilyon liralık düşüş olacağı varsayımıyla reel artış konmamış. İçerden alınan KDV için yüksek rakam konulmuş ve bunun tek nedeni, ‘‘denetimlerin artırılması’’ olarak tahmin ediliyor.

Yani yüzde 12 enflasyon ve yüzde 5 büyümeyi düşündüğünüzde, yüzde 17.6 olarak hesaplanan oranın çok üzerinde yeniden değerleme oranı saptanacağı için, bu gelir kalemlerinin milli gelire oranları yükseliyor. SSK gibi açıkların milli gelire oranı da aynı mantıkla düşüyor...

Yani Hükümet düşen enflasyon sürecinden yararlanıp, bütçesini çok daha rahat yapabiliyor...
Yazarın Tüm Yazıları