Nimet Çubukçu kadın örgütlerini yine kızdırdı

KADINDAN Sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’nun kadın örgütleriyle yıldızı barışmıyor.

Sadece kadın örgütleriyle değil genelde kadınlarla.

Çünkü, Çubukçu’nun kadın sorunlarıyla gerektiği kadar ilgilenmediği görüşü yaygın.

Mesela geçen cuma günü, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile Hürriyet İnsan Kaynakları tarafından düzenlenmiş iki günlük "Kadın İstihdamı" Zirvesi var.

Çubukçu, sabah açılışta konuşmasını yapmış, öğleden sonraki oturumda yok.

Toplantıları izleyenler "Kadından sorumlu bakan için kadın istihdamından daha önemli ne olabilir?" diye şaşkın.

Çubukçu olmadığı için, Avrupa Parlamentosu’nun "Türkiye’de Kadın Hakları" raporunu hazırlamış olan parlamenter Emine Bozkurt’un "Kadın örgütleriyle hükümet arasındaki işbirliği, koordinasyon nasıl sağlanıyor" sorusu havada kalıyor.

Zirveye CHP İstanbul Milletvekili Zeynep Damla Gürel dışında kadın milletvekili katılmamış olması da ayrı konu.

Her neyse, Çubukçu’nun kadın örgütleriyle sancılı ilişkilerine dönersek, arkadaşımız Emel Armutçu’nun önceki günkü pazar ilavesinde bakan ile yaptığı söyleşi ipleri iyice geriyor.

Söyleşiyi okurken dikkatimi en fazla Çubukçu’nun kadın kotasıyla ilgili sözleri çekmişti.

Ne diyordu Çubukçu?

"Dünyanın hiçbir yerinde siyasi partiler yasasında, Anayasa’da kadın kotası düzenlemesi yoktur..."

Doğru değil.

Kesinlikle değil.

Dünyada İsveç, Fransa, Arjantin, Fas, Tayvan, Ruanda, Uganda, Hindistan, Güney Afrika gibi ülkelerde yasalar ve anayasalarda kotalar öngörülmüş.

En son da Irak bu ülkeler arasına katılmış.

Ancak dün ortak bir basın bildirisi hazırlayan kadın örgütlerini kızdıran başka noktalar da var söyleşide.

Nimet Çubukçu’nun "kadın örgütleriyle değil bazı kadınlarla sorunum var" demesi büyük tepki çekmiş.

Hatırlayacaksınız, bakan "pozitif ayrımcılığa" karşı çıktığı için kendisine kınama faksı çeken bazı kadın örgütleri temsilcilerine dava açmıştı.

Kadından sorumlu bakan olarak kadınlarla mahkemelik olup, tuhaf bir duruma yol açmıştı.

BAZI KADINLARIN ARKASINDAYIZ

Dünkü basın bildirisinde, Çubukçu’nun sözünü ettiği "bazı kadınların" tamamıyla desteklendiğini vurgulanıyor.

Bakana karşı çıkılan diğer bir nokta ise Birleşmiş Milletler’de önümüzdeki günlerde yapılacak toplantıya kadın örgütlerini istememesi.

Oysa 2000 yılından bu yana, BM’deki toplantılara kadın örgütleri temsilcileri hep katılmış. Daha önce, Kadından sorumlu bakan olan Güldal Akşit döneminde de, Hasan Gemici döneminde de.

Çubukçu ilk kez kadın örgütlerini dışlamış.

Yine Emel Armutçu’nun söyleşisinde yer alan "namus cinayetleri" meselesi de kadın örgütlerinin protestosuna yol açan başka bir konu.

Kadın örgütlerinin ortak bildirisinde, Çubukçu’ya işbirliği daveti var.

"Kadın İstihdamı" Zirvesi’nde CHP Milletvekili Zeynep Damla Gürel’in belirttiği gibi, Türkiye’de kadın haklarının geldiği nokta kadın örgütlerinin liderliği sayesinde.

TCK kampanyasını hatırlayın...

Sanırım bu durumda Çubukçu’nun kadın örgütlerine "barış çubuğunu" uzatmaktan başka çaresi yok.

Kadın örgütleriyle ortak politikalar oluşturmak zorunda.

Herkesin iyiliği için.

Kamerunlu işkadını Nişantaşı’nı gördü, şaşırdı

İSTANBUL’daki kadın toplantıları peşpeşe geldi.

Önce yukarıda sözünü ettiğim "Kadın İstihdamı" Zirvesi, ardından "Dünya Kadın Girişimcilik Forumu".

Yönetim Kurulu üyeleri foruma katılan "Dünya Kadın Girişimciler Derneği" kısa adıyla FCEM İkinci Dünya Savaşı sonra Fransa’da kurulmuş.

Kuruluş nedeni basit.

Fransız erkekler yani babalar, eşler harbe gidince işler kadınlara kalmış.

Bazıları biraz da "metazori" şirketlerin başına geçmişler.

Savaş bittikten hemen sonra da biraraya gelip derneklerini kurmuşlar.

İstanbul’da tanıştığımız derneğin yönetim kurul başkanlarının çoğunluğunun Fransızca konuşması bu yüzden.

Çünkü Fransa’nın Kuzey Afrika’daki ve Afrika kıtasındaki eski sömürgelerinde temsilcilikler kurulmuş.

FCEM’in bugün 60 ülkede üyesi var. Her ülkeden bir kadın girişimci derneği üye olabiliyor.

Türkiye’de de KAGİDER dünden itibaren resmen FCEM’in üyesi oldu.

FCEM’in başkanı Kamerunlu bir işkadını: Françoise Foning.

Kamerun’da önemli ciroya sahip şirketlerin sahibi.

Foning’in nasıl bir fırtına gibi bir girişimci olduğunu ortaya koyan bir anekdot aktarıyorum.

Cumartesi günü İstanbul’a geldiğinde uçağından valizi çıkmamış.

Dolayısıyla alışverişe çıkmak zorunda kalmış.

Nişantaşı’nda giysi satın aldığı dükkanın malları o kadar hoşuna gitmiş ki, Kamerun’a giysi ihracatı için ayaküstü dükkan sahibiyle bir anlaşma imzalamış.
Yazarın Tüm Yazıları