Nicemsel çekimin dönüşümcü yorumsallığı

Hadi ULUENGİN
Haberin Devamı

Lütfen biraz sabırlı davranın ve aşağıdaki cümleyi sonuna kadar okuyun: ‘‘Sınırları Aşmak: Nicemsel Çekimin Dönüşümcü Yorumsallığına Doğru’’.

Efendim, yukarıdaki çok bilgiç kelime dizisi Amerikalı fizik alimi Alan Sokal'ın 1996 nisanında yayınladığı bir makalenin başlığını oluşturuyordu.

Metin Kuzey Carolina Üniversitesi tarafından hazırlanan ve ABD'nin en ciddi sosyal bilim neşriyatı arasında addedilen bir dergide yer almıştı.

Sayfalarda, Lacan, Baudrillard veya Derrida, günümüz modası bir dizi Fransız aydınına yapılmış allame-i cihan ve sayısız alıntıdan geçilmiyordu.

Açıkçası, Sokal'ın bu son derece ‘‘bilimsel’’ çalışması biz cahil-i cühela ve sıradan fanilerin yiyip yutabileceği herzeler kategorisine girmiyordu.

***

BUNDA ne var diyeceksiniz. Fizik aliminin akademik ve aydın çevreye hitap eden bir dergide tabii ki istediği gibi kalem oynatacağını söyleyeceksiniz.

Ama efendim bunda şu var ki, meğer makale asparagasmış. Tümü uydurmaymış.

Hinoğlu hin New Yorklu profesör sırf ‘‘bilimsel’’ meslektaşlarını sınamak için hiçbir anlam ifade etmeyen fakat içine bilgiç referanslar yerleştirdiği metni ‘‘Social Text’’ dergisine göndermiş. Alenen deli saçması yayınlatmış.

Yazı kurulunu oluşturan kerli ferli efendiler Sokal'ın profesör sıfatına ve alıntıların şatafatlı listesine bakarak sayfaları baskıya vermişler.

Sosyal bilimciler fizisyenin eşek şakasına kurban gitmişler.

***

OLAYI başından beri ve yakından takip ediyorum, skandal bizzat Alan Sokal'ın yaptığı duyuruyla patladı. Batı entelektüel dünyasında yer yerinden oynadı.

Amerikan ve Avrupa basını ‘‘kıtır atmayı’’ günlerce manşete çıkardı.

‘‘Bilimselciliğin’’ varabileceği uç noktalar tartışma masasına yatırıldı.

Aydın evreni de iki kutba bölündü. Kimileri Sokal'ın entelektüel şatoları yıktığını; bilhassa da, yazısında çetelesini çıkarttığı ve bazıları ‘‘post-modern’’ kategorisine giren moda Fransızları silkelediği savını öne sürdüler.

Palavrasyon makalenin, matematik formüllerini psikolojiye veya felsefeye uyarlayan sözde bir ‘‘bilimselliğin’’ teşhirine hizmet ettiğini belirttiler.

Tabii başta damarlarına çok fena halde basılmış olan Fransızlar olmak üzere, diğerleri ise Sokal'ın hareketini ‘‘eşek şakası’’ olarak nitelediler.

Bunlar, hala Paris'in etkisi altında olan Amerikan ‘‘intelligentsia’’sının böyle bir oyuna başvurarak Fransızlardan intikam aldığı iddiasını getirdiler.

Tartışma bu doğrultuda uzadı ve bugün de sürüp gidiyor.

***

DÜNKÜ Fransız gazetelerini aldım ki, o ne, konu şimdi daha çok alevlenmiş.

Çünkü, aynı Alan Sokal'ın Belçikalı meslektaşı Jean Brickmont ile birlikte kaleme aldığı ‘‘Entelektüel Düzenbazlıklar’’ kitabı yarın piyasaya çıkıyormuş.

Eleştirilerden anladığım kadarıyla da her iki fizikçi toplumsal ve ruhi alanlardaki uğraşları ‘‘bilimselci’’ çerçeveye oturtanları ti'ye alıyorlarmış.

Kitabı okumadım ve şimdiden yorum getiremeyeceğim ama kesin olan bir şey var ki, hepimiz pekçok entelektüel düzenbazlığı gayet kolayından yutuyoruz.

Sosyal, siyasi ve felsefi gevezelikleri ‘‘bilim’’ adına baş tacı ediyoruz.

Orada ve burada, ‘‘nicemsel çekimin dönüşümcü yorumsallığı’’ türünden kuru sıkı laf işittiğimizde yelken mayna ediyoruz. Fena halde mandepsiye geliyoruz

Oysa, ‘‘nicemsel çekimin dönüşümcü yorumsallığı’’na dikkat !

Hele hele, kendilerine ‘‘bilimsel’’ yafta yapıştırmış siyasi ve toplumsal ideolojilere ve teorilere bin dikkat !

Yazarın Tüm Yazıları