Nermin Erbakan’ın ölümü

Refahyol hükümetinin kurulduğu yani Erbakan’ın Başbakan olduğu günün akşamıydı...

Bütün dikkatlerin Erbakan’a çevrildiği günün akşamı.

Erbakan, o kritik günde, bizim televizyon programımıza çıkacaktı.

Hazırlıklarımızı yaptık ve Balgat’taki konuta gittik.

Konuta ulaştığımızda tam bir sürprizle karşılaştık.

Erbakan, programa tek başına değil eşi, oğlu, kızları ve damadıyla birlikte çıkma kararı almıştı.

Peki neden böyle bir karar alınmıştı?

Bu sorunun yanıtını merak ettim ve programdan önce Erbakan’a sordum.

Verdiği yanıt şu oldu:

‘Yıllar önce Uğur Dündar benimle ‘İşte Hayatınız’ adlı bir program yapmıştı. O programın olumlu etkisi hálá sürüyor. O kadar çok kişi ‘Biz sizi böyle tanımıyorduk’ diye övgüde bulundu ki...’

Yani Erbakan, Başbakan olduğu günün akşamı, ailesiyle birlikte kameraların karşısına çıkarak, ‘siyasetçi Erbakan’ın değil, ‘insan Erbakan’ın fotoğrafını vermek istiyordu.

Ancak bizim programdan Erbakan’ın istediği türden bir sonuç çıkmadı. Çünkü:

Erbakan, başbakanlık koltuğuna oturduğunda, uzun bir dönemdir devam eden ‘Laik-İslamcı’ gerilimi de en üst noktaya ulaşmıştı.

‘Meydan okuma’ üzerine kurulu siyaset anlayışı o kadar içselleştirilmişti ki, toplumun ortak noktalarına vurgu yapma imkanı ortadan kalkmıştı.

İşte bu yüzden o akşamın mesajları, arzu edilenin aksine, ‘insani’ olmaktan ziyade ‘siyasi’ oldu.

***

O akşam Nermin Erbakan’a dikkat kesilmiştim.

Tedirginlik içinde sorularımızı yanıtlıyordu.

Dikkat ettim:

Gündelik hayattan, yemek içmekten, dostluklardan söz etmek yerine siyasetten konuşmayı tercih ediyordu.

Resmi bir havası vardı.

Aşırı ciddiydi.

Ve gülmüyordu.

‘First lady olmak’ ile ilgili ‘ortamı yumuşatıcı’ sorularımızı geçiştiriyor, konuyu hep ‘dava’ya getiriyordu.

O akşam aklıma ‘Odalar Birliği Başkanı Erbakan’ın modern görünümlü sekreteri Nermin Hanım’ olgusunu filan getirmiştim.

Ama o olguyu soru haline dönüştürüp gündeme getiremedim. ‘Nasıl değiştiniz?’ filan diye sorular soramadım.

Dedim ya:

O zaman başka bir zamandı.

***

Ölüm haberini ilk duyduğumda gözümün önüne, hayatımda ilk ve tek kez, o televizyon programında karşılaştığım ‘dava delisi’ Nermin Hanım geldi.

Necmettin Erbakan gibi müthiş başat bir karakterin eşi olmuş, ona biat etmiş ve tüm dünyasını onun etkisiyle dönüştürmüş bir kadın...

Erbakan’la birlikte yaşadı, Erbakan’la birlikte dönüştü, Erbakan’la birlikte alaya alındı, Erbakan’la birlikte yükseldi, Erbakan’la birlikte düşüşü gördü.

Ama şundan eminim:

Bilinç kazanma dönemi, belki eş durumundan başlamıştır ama sonrası onun iradesiyle oluşmuştur.

Neyse... Biz en iyisi ‘Allah rahmet etsin’ diyelim ve onu hayırla analım.

Lider eşleri ne kadar politik

RAHŞAN ECEVİT: Politika ile gündelik hayat arasında ayrımın kalmadığı bir yerdedir. Bu yönüyle Nermin Erbakan’a benzer. Ecevit’in, taziye için Erbakan’ı ilk ziyaret eden siyasetçi olması bu açıdan şaşırtıcı değil.

NAZMİYE DEMİREL: Politikaya uzak, Demirel’e yakındır.

SEMRA ÖZAL: Politikanın teorik çerçevesinden ne kadar uzaksa, pratik çerçevesine o kadar yakındır.

BERNA YILMAZ: Politika yapmak yerine eşinin politik çizgisine uygun bir vizyon oluşturmak konusunda mahirdir.

EMİNE ERDOĞAN: Apolitik değil ama politika dışı alanla da yeterince ilgileniyor. Hem eşinin politik çizgisini içselleştirmiş, hem de ‘eşine yardımcı eş’ görüntüsü veriyor.

OLCAY BAYKAL: Görünür olmaktan o kadar uzak ki, bu gizemli hal nedeniyle şu iki yorumu da yapabiliriz: ‘Acayip politik’ de olabilir, ‘fevkalade apolitik’ de...
Yazarın Tüm Yazıları