Neden olmasın?

İlk bakışta karşınıza klasik görüntü geliyor. Çoğunluğu Doğu Bloku ülkelerinden, 16-17 yaşlarında 50-60 kadar genç bayan her puan için ölümüne topun peşinde koşuşturuyor. Daha gelişmemiş vuruşları, oluşmamış taktik anlayışları, genelde çift el backhandleri ve at kuyruğu saçları ile profesyonel teniste ilerlemeye çalışıyorlar.

Ancak katılımcılara ve geldikleri ülkelere daha dikkatli baktığımda ise Rusya'dan 12 tenisçiye rastladım. Ev sahibi olmamıza rağmen turnuvaya bizden topu topu 8 oyuncu başvurmuş. Rus bayanların tenisteki sayısal üstünlüğü sadece bu tarz küçük turnuvalarda kalmamakta. Güncel dünya sıralamasının ilk 50 tenisçisinin arasında da 8 Rus zirveyi zorlamakta.

Kournikova ekolü

Peki son zamanlarda Rus bayanlarının mantar gibi çoğalmasının nedeni ne? Yıllarca Rus kızları, başta atletizm ve jimnastik gibi branşlarda yarıştılar. Teniste neyi gördüler de bu spora yönlenmeye başladılar? Anna Kournikova'yı... Evet, Kournikova bu jenerasyonu yarattı. Bugün 22 yaşında olan Moskova doğumlu Kournikova, geçtiğimiz 8 yılda dünya gençler şampiyonu, teklerde Wimbledon yarı finalisti, çiftlerde ise 2 Grand Slam turnuvasında şampiyon olmuştur. Fiziki güzelliği, şımarıklığı, kaprisleri ile dergilerin kapaklarında boy boy resimleri yayınlandı. Web sitelerinde değişik pozları ve aşk hikayeleri ile hep gündemde kaldı. ‘‘Kournikova Ekolü’’ Rus gençlerine tenis sporunun maddi ve manevi ne tür avantajlar sağlayabileceğini bütün açıklığı ile gösterdi.

İpek'in gösterdiği yol

Bugün dünya tenisinde söz sahibi olan Zvoraneva, Myskina, Bovina, Sharapova gibi isimlere alışmamız gerekiyor. Saydıklarım sadece diğer ülkelerin tenisçilerine karşı mücadele etmiyorlar. Asıl savaş kendi aralarında. Yani, Rusya'nın dünya bayan tenisinde en başarılı raketi kim olacak? Esas bu rekabet Rusların uzun yıllar uluslararası arenadan kopmamalarını sağlayacaktır. Bunun da tek mimarı Kournikova'dır.

Kendisi teklerde bir Grand Slam'de şampiyon olamadığından bence birçok haksız eleştirilere maruz kaldı. Bugün Kournikova dünya sıralamasında 300'lerde. Artık iniş süreci başladı. Bizim İpek Şenoğlu da 329'uncu. Yani Kournikova'nın ‘‘bıraktığı’’ yerde İpek başlıyor diyebiliriz. İpek de bizim kızlarımıza bu yolu gösteriyor ve gösterecek. İpek'in Wimbledon Şampiyonu olmasına gerek yok. Ana tabloya girmesi yeterli. Pemra'lar, Gözde'ler, Aslı'lar, Gülşah'lar ve diğerleri yeter ki bu yolda çalışsınlar.