Neclá Çoban’ı tarlaya göndermeyin

‘KÖY romanı öldü ama konuları hayatta’ yazım (28 Nisan 2004, Hürriyet) üzerine, okurlarım önemli bir hatırlatmada bulundular.

İşin özüne değinmişler.

Türkiye’nin siyasal, toplumsal koşulları değişmedikçe, köy edebiyatının modasının geçmediğini, etkisinin devam ettiğini yazdığımı ama romancıların, şairlerin birer köy çocuğu olduğunu, onların Köy Enstitüleri sayesinde okuyup roman yazabildiklerini, şair olabildiklerini, şehre ulaşabildiklerini belirtmemi istediler.

Çok doğru, dün adını andığım edebiyat ustaları dışında nicesi var, ama bir okurumun e.postası üzerine Mehmet Başaran’ı unuttuğum için üzüldüm.

Mahmut Makal’ın Bizim Köy’ünden sonra, köy edebiyatı gerçekçi bir çizgide gelişti, Anadolu romantizminden kurtuldu.

Köy çocuklarının okumasını sağlayan sistem, yaşadıklarını yazabilmelerini, durumlarını bize iletebilmelerini sağladı.

Yoksa köyü şehirden giden biri anlatamazdı.

Eğer bugün Neclá Çoban için üzülüyorsak, onu kurtarmak için çabalıyorsak, bizi bu duyarlılığa ulaştıranın köy edebiyatının yaratıcıları olduğunu mutlaka yazmalıyız.

Kısacası bir eğitim kampanyası, bir eğitim düzeni, köyü köylüye anlattıran, yazdıran yolun başlatıcısı oldu.

Eğer Neclá Çoban da okursa, okutulursa, yaşadığı zor koşulları en iyi o anlatacak, nice çocuğa umut ışığını yakacaktır.

Anadolu’nun yoksul, yetenekli gençlerini okutmadıkça, bütün hüznümüz, sorumluluğumuz üzerimize derin bir gece gibi çökecek.

* * *

EĞİTİM Gönüllüleri 10. yıla girerken hepimizi eğitim seferberliğine çağrıyor.

Daha çok çocuğu okutmaya yönelik kampanyanın amacını, felsefesini şöyle özetleyebiliriz:

‘Eğitim Gönüllüleri, on bini aşkın gönüllünün desteğiyle on yılda dört yüz binden fazla çocuğa okul dışı eğitim desteği verdi.

Siz de bir eğitim gönüllüsü olun, bir çocuğun elinden siz de tutun.

Unutmayın hepimiz aynı güneşin altındayız.’

Türk Eğitim Vakfı, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
gibi bu uğurda çalışan kurum ve kişileri yazılarımızla, yardımlarımızla desteklemeliyiz.

Okumanın bir insanın değil, bir ülkenin kaderini değiştirdiğini fark edebilmek için, Anadolu’nun değişik kentlerindeki töre cinayetlerini görmemiz bile yeterli.

Eğitim; bireye saygıyı öğretir.

Diyarbakır’a bir kez gittim, etrafımda dolaşan çocukları gördükçe, onları okutmanın tek yol olduğunun farkına bir kez daha vardım ve şu anki durumun acısını yaşadım.

* * *

NECLÁ Çoban haberi bizi yeniden okuma ve eğitim seferberliği gerçeğine götürdü.
Yazarın Tüm Yazıları