Güncelleme Tarihi:
***
İşte geçen pazar akşamı Alman televizyonlarında canlı yayınlanan ve Başbakan Merkel ile SPD’nin başbakan adayı Martin Schulz arasında gerçekleşen liderler düellosu’nda da aynı yaklaşım sergilendi.
Schulz, “Türkiye ile AB arasındaki müzakerelere son verilmeli” dedi.
Başbakan Merkel de böyle bir kararın tüm AB ülkelerinin oybirliğiyle alması gerektiğini hatırlatırken, kendisinin de müzakerelerin durdurulmasından yana olduğunu söyledi.
***
Evet, Almanya’da 24 Eylül’de genel seçim yapılacak.
Tüm partiler haklı olarak seçmenlerin desteğini almak istiyor.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ‘düşman’ ilan ederek Türkiye’nin ve Türklerin sırtından oy avcılığı yapmak Almanya’ya hiç yakışmamaktadır.
Hata bu Almanya’da barış içinde birlikte yaşamı dinamitlemedir.
***
Türkiye ile şu andaki AB’nin anası konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması tam üyelik hedefiyle imzalandı.
Yani bundan tam 54 yıl önce.
O zaman Almanya’nın Başbakanı CDU’lu Konrad Adenauer’di.
Her ne kadar Başbakan Merkel, güncellenmesine karşı olduğunu ilan etse de, Türkiye ile AB arasında Gümrük Birliği 1 Ocak 1996’da hayata geçirildi.
10-11 Aralık 1999’daki Helsinki Zirvesi’nde de Türkiye’ye adaylık statüsü resmen verildi.
3 Ekim 2005 tarihinde de Türkiye ile AB arasında tam üyelik müzakerelerinin başlaması karara bağlandı.
Hem Helsinki Zirvesi’nde adaylığın tecil edilmesinde hem de tam üyelik müzakerelerinin başlaması kararının alınmasında dönemin Almanya Başbakanı SPD’li Gerhard Schröder çok etkin bir rol oynadı.
Evet, son yıllarda Türkiye’de her şey güllük gülistanlık değildir.
Ama demokrasi, özgürlük, eşitlik, basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü gibi AB değerlerine çok önem verilen dönemlerde de Türkiye hep kapıda bekletildi.
Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde Türkiye 14 Nisan 1987 tarihinde AB’ye tam üyelik başvurusunda bulunduğu halde, Ankara’nın bu talebi geri çevrildi.
Şu anda diktatörlükle suçladıkları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde çeşitli alanlarda olumlu gelişmeler yaşandığı halde, AB ülkeleri tam üyelik müzakerelerini hep askıya almayı tercih etti.
Komünizmden kurtulan Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya Cumhuriyeti ve Bulgaristan’a kapılar sonuna kadar açılırken, o dönemlerde o ülkelerden her alanında çok daha ileri olan Türkiye kapıda bekletildi.
Yani AB Türkiye’ye karşı hiç de dürüst davranmadı.
İşte o yüzden “Ne olur birazcık dürüst olun!” diyoruz.