Ne olacak evlenmeyen kızların durumu

AMAN yanlış anlaşılmasın, sorumuz özel hayatlarıyla ilgili değil. Evlenmiş olmak için evlenmektense, hiç evlenmemek daha doğru. ‘İyi erkekler, otoparka benziyor, otoparkta iyi yerler hep kapılmıştır’ diye bir söz var. Bu da doğru...

Neyse... Bu olay bizim uzmanlık alanımıza girmiyor. Asıl konumuza gelelim.

EVLENMEMİŞ KIZIN BABASI

Hiç evlenmemiş ya da evlenip de boşanmış bayanların, babaları ölmüşse, duruma göre babalarından, aylık bağlanabiliyor.

Ölen baba, Emekli Sandığı mensubu ise,
kızına (Emekli Sandığı mensubu olmaması koşuluyla) ücret geliri ya da emekli aylığı olsa bile babalarından dolayı, aylık bağlanabiliyor.

Ölen baba, SSK’lı ya da Bağ-Kur’lu ise, kızının ücret geliri ya da emekli aylığı olması durumunda, kızına SSK’dan veya Bağ-Kur’dan aylık bağlanmıyor.

Halk arasında ‘buyur burdan yak’ diye bir söz var ya aynen öyle...

MİLLETVEKİLLERİNE ÖZEL

Özel bir sandıktan emekli aylığı almakta olan okurlarımızdan Munise Peri Eldem, bu olayın mağdurlarından biri olduğunu belirterek, buradaki çifte standarda isyan ederek soruyor:

‘Milletvekilleri, hem 7 bin YTL aylık hem de 3 bin YTL emekli aylığını aynı anda alıyorlar. Milletin vekiline tanınan bu hak, milletin aslına niye tanınmıyor? Milletvekilinin kızına (Emekli Sandığı mensubu olmaması koşuluyla) ücret geliri ya da emekli aylığı olsa bile, milletvekili babası öldüğünde aylık bağlanıyor. Bu çifte standart neyin nesi?’

Hadi bakalım, ya Munise Hanım’a, tatmin edici bir yanıt verin ya da milletin aslının sorununu çözün...

Doğum kontrol hapı

YAŞLICA
bir kadın doktor muayenehanesinden içeri girer. Doktor kadına ne için geldiğini sorunca da ‘Doğum kontrol hapına ihtiyacım var, onun için geldim’ der.

Doktor kadını şöyle bir süzer, sağlık karnesine bakar ve ‘İyi ama hanımefendi, bakınız siz 72 yaşındasınız, bu doğum kontrol haplarından ne fayda umuyorsunuz?’ diye sorar.

Kadın ‘Vallahi uyumama çok yardımcı oluyor bu haplar’ diye cevap verir.

Doktor bir an düşünür ve ‘Ama’ der, ‘Doğum kontrol haplarının uyumaya yardımcı olduğuna dair bugüne dek hiçbir tıbbi belirtiye rastlanmadı ki.’

Kadın ‘İşte şimdi rastlamış oldunuz o belirtiye doktor bey’ der. ‘Ben her gün yetişkin kız torunumun sütüne o haplardan bir tane atıyorum, sonra da o gece rahat rahat uyuyorum.’

(Teşekkürler Faruk Yağız)

HANİ DOSTLAR VARDIR...

‘Konuşmaya değer olanlarla konuşmazsan, insanları yitirirsin.

Konuşmaya değer olmayanlarla konuşursan, sözcükleri yitirirsin.

Bilenler, insanları da sözcükleri de yitirmezler.’

Hani dostlar vardır, bunaldığınızda, yanınızda hissettiğiniz ve kimi zamanda bulduğunuz.

Hani dostlar vardır, iki eli kanda olsa bile, ihtiyaç duyduğunuzda koşarak gelen.

Hani dostlar vardır, kederinizi kederi bilen.

Hani dostlar vardır, üzemezsiniz, kıramazsınız, kıyamazsınız.

Hani dostlar vardır, fikre ihtiyaç duyduğunuzda sizi, sizden fazla düşünüp akıl verir.

Hani dostlar vardır, beraber olduğunuzda kederiniz bitiverir.

Hani dostlar vardır, ‘İyi ki var’ dediğiniz...

KONFÜÇYÜS

(Sayısı bir elin parmağı kadar varsa, çok şanslısınız. Ş.K)


Yasa değişmiş kimse bilmiyor

‘Böyle şey olur mu?’
demeyin, oluyor.

30 Temmuz 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 4949 sayılı yasa ile İcra İflas Kanunu değişti. Geçici bir madde ile, yasada yer alan ‘İcra tetkik mercii’ deyimi ‘icra mahkemesi’ olarak değiştirildi. (Bkz. 4949 sayılı Yasa’nın 105. maddesi ile eklenen Geçici Madde 2)

Aradan iki yıl geçti. İcra İflas Kanunu’nda tekrar birtakım değişiklikler yapıldı. Oda ne? Bazı maddelerde yine ‘icra tetkik mercii’ deyimine yer verilmiş! (Bkz. 31.05.2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 5358 sayılı Yasa Madde 9).

Özetle yasa değişmiş, kimse farkında değil. Hazırlayanlar, kontrol edenler ve kabul edenler, kısaca herkes, yasadaki değişikliği atlamışlar!..

Bu işe aklımız ermiyor. Yasalarla uğraşanlar, yasaları nasıl olur da bilmezler!..

10 Ağustos 2005 tarihli Hürriyet’te yayınlanan bir ilanda, Sınavla 400 hakim adayı alınacağını açıklayan Adalet Bakanlığı, adaylardan damga pulu yapıştırmış dilekçe ile başvuru yapmalarını istiyordu. Oysa, dilekçelere damga pulu yapıştırma olayı, 20 yıl önce kalkmıştı. Adalet Bakanlığı’nın ise bundan haberi yoktu.

Aynı ilanda, daktilo ile doldurulmuş ‘mal bildirimi’ isteniyordu. Oysa, ilgili mevzuata göre, mal bildiriminin elle doldurulması gerekiyordu. Kaldı ki daktilo da piyasadan kalmıştı!..

Merak ediyoruz, değişen ya da yürürlükten kaldırılan yasaları ve buna bağlı uygulamaları, Adalet Bakanlığı bilmezse, kim bilecek?

Günün sözü

Güvenilmek, sevilmekten daha büyük bir iltifattır.

George Macdonald
Yazarın Tüm Yazıları