Ne olacağını çok önceden söylemiştik

BAŞBAKAN Yardımcısı Abdüllatif Şener’le özel bir akşam yemeğinde beraberdik. Pek çok önemli konunun yanı sıra, YÖK Yasa Tasarısı’nın akıbetini sorduk.Şener, Çankaya Köşkü’nün yasayı veto edeceği konusunda bizimle hemfikir gibiydi.

Ama asıl önemli olan sonrasıydı.

‘Ne olacak’ dedik.

‘Doğru bir düzenleme olduğunu düşünüyoruz. Adaletsizliği ortadan kaldırmanın gerekli olduğunu düşünüyoruz ama zamansız olduğu konusunda sizinle hemfikiriz’ dedi.

Kendisine Milli Eğitim Bakanı Çelik’in bana ‘Cumhurbaşkanı’nın hassasiyet gösterdiği konuları ele alır, ardından vakit kaybetmeden yine göndeririz. Sınava değil. Değerlendirmeye etkisi var. Ağustosa kadar da vakti var’ dediğini hatırlattım.

‘Hüseyin Bey öyle düşünür, başkası başka şey düşünür. Bence acele gereksiz. Bazı konuları zorlamanın, ülkenin dengelerini bozmanın gereği yok. Türkiye’nin çok daha önemli konuları var. Bu ne bizim, ne de imam hatiplilerin önceliği’ dedi.

Benim bu sözlerden çıkardığım sonuç hükümetin yasayı zorlamayacağı şeklinde.

Yani daha tartışmalar başlamadan benim yazdığım gibi.

Köşk’ten döner, AKP sözünü tutmuş ama ülke için geri adım atmış olur.

O zaman yazdık.

Ardından Genelkurmay açıklaması ve Başbakan’ın ‘süraçıklaması’.

Her şey kabak gibi ortadayken boşu boşuna gerginlik.

Peki sorumlusu sadece hükümet mi?

Cine 5’te erotizm sürecek

ÇARŞAMBA
akşamı bir yemekte TMSF Başkanı Ahmet Ertürk ile birlikteydik.

TMSF açısından hareketli bir günün akşamında Başkan’la epey konuştuk.

Sabah saatlerinde Cine 5’e ve Erol Aksoy’a ait diğer şirketlerin yönetim ve denetimine el koymuşlardı.

Önce bu işlemin ne anlama geldiğini sorduk.

Şirketlerin sahipliğine el koymuyorlardı. Hisse sahibi yine aynı kişi olarak kalıyordu. Ancak şirketlerin yönetimi TMSF’ye geçiyordu. Böylelikle şirketlerin gelir veya varlıklarını değerlendirme yetkisi TMSF’nin oluyordu. Bu da alacak tahsilini ‘imkánlı’ hale getiriyordu.

Uzan operasyonundan sonra diğer ‘batık banka patronlarına’ bir süre tanınmıştı. Şimdi bu süre bitmişti ve operasyonlar sürecekti.

Zaten Erol Aksoy’a yönelik hareketin hemen ardından pek çok batık banka patronunun TMSF’yi arayarak ’anlaşma talebinde’ bulunduğunu söyledi Ahmet Ertürk.

Ben de kendisine, ‘Uzan’dan sonra da böyle olmuştu. İlk panikle arıyor ve anlaşmak istiyorlar. Sonra iş savsaklanıyor’ dedim.

‘Haklısınız ama bu kez peş peşe el koymalar olabilir’ dedi.

Bu arada gecenin espri konularından biri Cine 5’te gece yarısından sonra yayınlanan erotik filmlerdi.

İlgili Bakan Abdüllatif Şener’e ‘erotik yayınların ne olacağını’ sorduk.

Güldü. ‘Bizim işimiz değil. Artık ona TMSF karar verir’ dedi.

TMSF Başkanı Ertürk de gülerek anlattı.

Yönetime el koyulmasından sonra Cine 5 yönetimi ilk olarak bu konuyu ele almış.

Erotik yayınlar konusunu tartışmışlar.

Uzun tartışmalardan sonra erotik yayınların en azından ‘şimdilik’ sürmesi yönünde karar almışlar.

Böylelikle bir ilk daha gerçekleşmiş oluyor.

Devletin kontrolüne geçen şifreli bir kanalda erotik filmler yayınlanacak.

Dünyada örneği var mı bilmiyorum ama bunun muhafazakar bir partinin işbaşında olduğu bir döneme rastlamasının da, Türkiye’nin kaydettiği aşamanın bir simgesi olduğunu düşünüyorum.

Bakalım TRT Kürt kaç reyting alacak?

TRT
Kürtçe yayın yapmamak için uzun süre direndi. Çünkü kendileri açısından sakıncalı bir durum doğmasından çekiniyorlardı.

TRT, devlet televizyonu olarak Kürtçe yayın yapmaya başladığı zaman, Türkiye’deki diğer dil ve lehçeleri kullanan grupların da TRT’den benzer taleplerde bulunması ihtimali ortaya çıkacaktı.

TRT kamu kuruluşu olduğu için de, yurttaşların bu taleplerine ‘Hayır’ demesi mümkün olmayacaktı.

TRT bu nedenle bu yayını yapmak istemedi.

Bu işin ‘kárlı’ olabileceğini düşünen bir özel kanalın yayın yapması veya Türkiye’deki haber kanallarından birinin bu işi ‘zaman paylaşımlı’ olarak üstlenmesinin daha doğru olacağı siyasi otoriteye iletildi.

Ancak Kürtçe yayının ‘fizibl’ yani verimli, kárlı olmayacağını hesaplayan yayın kuruluşları bu işe girmemeyi tercih ettiler.

Sonuçta iş gene TRT’nin omuzlarına yıkıldı. Yıllardır bu konuda bayraktarlık yapanlardan ise ne ses çıktı, ne seda.

Bu kadar talep edilen bir konunun, verimli olmaktan bu kadar uzak olması da doğrusu ilginç.

Bakalım TRT’nin Kürtçe yayınının reytingleri ne olacak.

Doğrusu çok merak ediyorum.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Ülkeyi germek için değil, rahatlatmak için fırsat kolladığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları