Ne diyor Allah aşkına?

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan bazen Türkiye’de veya bu dünyada değil de bir başka ülkede veya bir başka dünyada yaşıyormuş gibi konuşuyor.

İstanbul polisinin ‘Dünya Kadınlar Günü’ dolayısıyla (veya onu bahane ederek) yapılan gösteri yürüyüşünde kadınlara çok kaba ve çok sert davranmasına gösterilen tepkilere belli ki Başbakan çok içerlemiş.

Başka ülkelerde de böyle olaylar oluyormuş ama o ülkelerin medyası bunları -bizimki gibi- abartarak yansıtmıyormuş.

Bu olaylar aslında Avrupa Birliği (AB) troykasının (yani bir önceki, şimdiki ve bir sonraki dönem başkanı AB’li bakanın) Ankara’da yapacağı toplantıya dönük bir provokasyonmuş. Bu sözlerden anlaşıldığına göre, troyka Türkiye’ye kızsın ve yaptırım uygulasın diye isteyenler varmış.

Medyanın bu olayları vermesi (veya bu şekilde vermesi) aslında Avrupa’ya servis yapmak içinmiş.

Sondan başlasak galiba daha iyi olacak:

Bir vesile olmuş, daha önce yazmıştık...

Meclis-i Mebusan müzakereleri sırasında bir gün Talat Paşa, muhalif bir milletvekilinin eleştirilerini yanıtlarken:

‘Sizin asıl maksadınız belli... Siz iktidara gelmek istiyorsunuz’ deyince o milletvekili yerinden kalkmış:

‘Paşa hazretleri... İktidarda olmak suç ise siz şimdi suçüstü halinde değil misiniz?’ demiş.

Biz medyanın gerçekleri yansıtmasının Avrupa’ya veya başka bir yerlere değil, sadece okuyucuya, izleyiciye hizmet amacına dönük olduğundan eminiz ama sormaya değmez mi:

‘Avrupa’ya hizmet suç ise siz suçüstü durumunda değil misiniz?’

Başka ülkelerdeki bu tür olayların orada kamuoyuna yansıtılmadığı (veya bu şekilde yansıtılmadığı) iddiası, Sayın Başbakan’ın o ülkelerin basınını ve diğer medya organlarını takip etmemesinden/bilmemesinden kaynaklanan bir söz olmalı. Yoksa bunun gerçekle bir ilgisi yok.

Kaldı ki böyle hem de Kadınlar Günü’nde, üstelik devletin üniformalı güçleri tutar da kadınlara meydan dayağı atarsa onu kamuoyuna bildirmeyen gazeteciyi o gün işten kovarlar.

Başbakan’ın ‘Troyka toplantısını sabote etme’ gibi çok ucuz komplo teorilerine itibar etmesi, sadece yersiz değil çok üzücüdür. Çünkü Sayın Başbakan’ın böyle ipe sapa gelmez lafları önemsediğini ortaya koymaktadır.

Sayın Erdoğan’a biz söyleyelim:

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olma çabalarının yoğunlaşacağı önümüzdeki yıllarda başımız en çok polisimiz yüzünden ağrıyacaktır. Çünkü polisimizi yöneteler değişmekte ama yönetim zihniyeti hiç değişmemektedir. O yüzden, hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti ilkeleri polisimize yabancıdır. Bu polis teşkilatımızın adeta genlerine kadar işlemiş bir gerçektir. Onun üstesinden gelmenin yolunu elbet uzmanlar gösterebilir ama bize kalırsa konunun çözümü önce yepyeni bir zihniyetle yetişmiş kadrolar oluşturmak, sonra da çok radikal bir tasfiye ile eskileri evine göndermektir.
Yazarın Tüm Yazıları