Ne çıkarsa bahtımıza

HAFTA sonu parklar, vapurlar, otobüsler onlarla kaynıyor.

Sınırlara gidin bakın... İki yüzü gidiyor, beş yüzü geliyor.

Neredeyse her evde, hatta devlet büyüklerinin evinde bile varlar.

Gizlisi saklısı kalmadı.

Neredeyse her sokakta bir "şirket".

"Bana bir kadın lazım"
diyorsunuz sadece. Geriye seçmek kalıyor. Gürcü mü istersiniz, Azeri mi, Türkmen mi, Bulgar mı...

Evet, onlara ihtiyacımız var.

Çünkü artık bütün anneler çalışıyor.

Çünkü ömürler uzadı, herkesin bir yaşlısı var.

Bir yardımcı şart.

Ama bizden birisi olamıyor o yardımcı.

Neden?

Ya çalışmayı sevmiyoruz... (Bakınız geçim kaynağı olarak çöpçatan programlarında koca arayan kadınlar.)

Yahut kimsenin işe ihtiyacı yok!

Ya da o hikáye doğru. Hani garson kahveyi dökünce Atatürk’ün yabancı konuklarına, "Bu millete bir tek hizmet etmeyi öğretemedim" dediği anlatılır ya...

Neyse... Neticede "ötekiler"e muhtacız.

Madem öyle...

Yani madem kendiliğinden bir sektör oluştu...

Madem hayatımızda bu insanlar...

Bu işe bir düzenleme getirilmeli.

Artık "kaçak" olmamalı hiçbiri.

O şirketler denetlenmeli.

Evimize aldığımız...

Aynı sofraya oturduğumuz...

Aynı banyoyu kullandığımız...

En sevdiklerimizi emanet ettiğimiz insanların, en azından bir sağlık raporu olmalı elimizde.

Neyle karşılaşacağımızı bilmeden alıp eve götürüyoruz.

Ne çıkarsa bahtımıza!

Yok eğer olmayacaksa...

Yani bu insanlar sonsuza kadar "çaktırmadan" çalışacaklarsa...

Bir yanımızla hep tedirgin olacaksak...

Kendi içimizde bir çare üretmeliyiz artık bu soruna.

Bir "açık" var...

Türkmenistan, Gürcistan, Moldova farkında bunun, bizimkiler değil!

Ne tuhaf!

Oysa okullar bile açılabilir.

Kurs hiç olmazsa...

Genç kızlar, genç hatta orta yaşlı kadınlar, bebek, hasta, yaşlı bakımı konusunda eğitilebilirler.

Benim gördüğüm kadarıyla overlokçudan çok "bakıcı"ya ihtiyaç var artık bu memlekette.

Evet, bir açık var ama maalesef bir müteşebbis yok!

MIŞ-MUŞ

Çin Halk Cumhuriyeti’nde yayımlanan National Geographic’te İstanbul mutlaka görülmesi gereken 50 şehir arasında gösterilmiş.

Hemen böbürlenmeyelim, belki de "Kaosu gör yaşadığın şehre şükret" manasındadır.

Erdoğan, İngiliz The Economist Dergisi’nde yer alan AKP analizine kızmış, "Milletim bunları yemez" demiş.

O, milletinin neyi yiyeceğini iyi bilir; kömür kamyonları vızır vızır.

Nar suyu erkekte cinsel gücü artırıyormuş.

Mevlam binbir dert vermiş, beraber derman vermiş!
Yazarın Tüm Yazıları