Nazlı Öztarhan’a yemek ısmarladım ikimizin de haberi yok

Yıllardır yazıyorum, söylemekten dilimde tüy bitti; bizim restoranlarda satılan şaraplar aşırı pahalı diye, dinleyen yok..

Haberin Devamı

Sonunda restoranda şarap içmeyi bıraktıracaklar bana...

Suvla markasıyla şarap pazarına giren Selim Zafer Ellialtı, Milliyet’e pazar günü verdiği röportajda, “Restoranda şarap sipariş eden, yan masanın hesabını da ödüyor” dedi...

Doğru söylüyor...

Doğru da neden yan masanın hesabını şarap siparişi veren ödüyor birader?

Şarap içtiği için neden cezalandırılıyor müşteri?

Zaten şarap siparişi veren, şişe açtıran az, bu gidişle bu müşterileri de şaraptan uzaklaştıracaklar.


4 kişi Karaköy’deki Bej’e gittik önceki akşam...

Önce bir Urla Merlot açtırdık, menü fiyatı 95 lira...

Bu şarabın market satış fiyatı 40 lira!

Ardından bir şişe de Pendore Öküzgözü açtırdık, menü fiyatı 130 lira...

Bu şarabın market satış fiyatı ne kadar? 70 lira!

Yani fark etmiyor, Bej ortalama bir şarabı da yüzde 100 kârla satıyor, üst düzey bir şarabı da...

Böylece biz yüzde yüz kârla satılan iki şişe şarap açtırdığımız için, yan masada oturan Star Haber ‘anchorwoman’ı Nazlı Öztarhan’ın hesabını da ödemiş olduk!

Keşke sevgili Nazlı da bilseydi bunu!  Şarap üreticileri de, restoran sahipleri de bu fahiş şarap fiyatlarını “çarpanlar yüksek” diyerek açıklıyor.

Yani restoranın gideri yüksek, şarap az satılıyor, bu yüzden de yüzde 100 fiyat koyuyorlar üzerine.

Git yemeği 3 lira pahalı sat, eti 5 lira pahalı ver ama şarap menüsünü de makul fiyatlarda tut. Bu yüzden ben çarpanlar yüksek lafına inanmıyorum.

İşletmecilerin kâr hırsı bu...

Çünkü 10 lira dükkan kirası verilen yerde de yüksek, 100 lira verilen yerde de yüksek şarap fiyatları.

Her gün tıklım tıklım dolu restoranda da yüksek, üç-beş masa doldurabilende de yüksek.

İşletmeler şarapta kâr hırsını törpülemeli.

Ya da müşteri şarap sipariş etmeyi bıraksın.

Not: Son örnek Bej olduğu için oranın adını yazdım yoksa bütün restoranlar aynı. Şarap menüsünün pahalı olması dışında Bej yemekleri, ambiyansıyla son derece güzel bir yer ayrıca...

Haberin Devamı

Haftanın gariplikler listesi Top 10

1- Afyon Valisi’nin 25 şehidin ardından şehrin tanıtımı için Genelkurmay Başkanı’na kilim ve satranç takımı hediye etmesi...

2- Saba Tümer’in ekranda kendi kendiyle yaptığı sohbet...

3- Afyon Valisi’nin “Ne var bunda; sucuk, kaymak da hediye ediyoruz” diyen özrü kabahatinden büyük savunması...

4- Gökhan Özen’in yaz bittikten sonra yazlık mekanda fit vücudunu sergilemesi...

5- Selçuk İnan’ı Hollanda maçında oynatmayan Abdullah Avcı’nın kimseyi inandıramayan “taktik icabıydı” açıklaması...

6- Orhan Gencebay’a saygı albümünün yok sıralamaydı, yok ilk şarkı kimin olacaktı gibi daha çıkmadan albümden soğutan haberleri...

7- Yeni Akit’in “25 şehit var, neden magazin haberleri yayınlıyorsunuz” diyen eleştirisi...

8- Red Hot Chili Peppers konseri sonrasında yaşanan izdihamla, büyük konser yapamayışımızın tescillenmesi...

9- Alişan’ın erkekliğinin eski kankaları tarafından tartışılmaya açılması...

10- Sezona hızlı bir giriş yapıp her gece ekranda olay çıkaran Ahmet Çakar...

Haberin Devamı

Önemli ödüller

Ben gecce.com’un verdiği mekan Oscar’ları ödüllerini önemsiyorum. Kıstas nedir, neye göre belirleniyor bilmiyorum ama bu ödüllerin yeme-içme sektörüne canlılık getirdiği kesin. Gidemedim ama fotoğraflarına baktım, önceki akşam da seçkin bir davetli grubu önünde bu yılın ödülleri sahiplerini buldu. Galiba Türkiye’de tartışılmayan tek ödül töreni bu... Kategorilerin çok olması ve pek çok mekanın ödüllendirilmesinin bunda etkisi büyük...

Züğürt tesellisi

Bob Geldof’un 22 yaşındaki kızı Peaches Geldof’un telefonla konuşurken pusetteki 5 aylık bebeğini düşürmesi bana “sorumsuz anne”den çok şunu düşündürdü: Demek Londra sokaklarının da İstanbul sokaklarından bir farkı yokmuş. Çukurlu Londra sokaklarında pusetle bebek gezdirmek de, İstanbul sokaklarında gezdirmek kadar zormuş.
Biliyorum bunun bir züğürt tesellisi olduğunu...

Haberin Devamı

4+4+4

Dünkü gazetelerin bir kısmı 4+4+4 sisteminin sorunsuz başladığını yazıyordu... Diğer bir kısmı ise sorunların yaşandığını, velilerin çocuklarını okula göndermediğini, sıraların boş kaldığını...

Herkes meşrebine göre vermiş haberi...

Peki kime inanalım? Hangisi doğru?

Türkiye’de tek bir gazete alırsan, olayları tek bir yanıyla görürsün... Birden fazla gazete alırsan da kafan karışır, ne olduğunu anlamazsın...

Yazarın Tüm Yazıları