Nazım'ı anacak mıyız yoksa tapacak mıyız?

NAZIM HİKMET'in kız kardeşi Melda Kalyoncu ile Sefa Kaplan'ın yaptığıLaz İsmail Nazım Abimi öldürtmek istedi başlıklı röportajda (23 Ocak Çarşamba, 2002, Hürriyet) Nazım kutlamalarına dair yöneltilen iki sorunun cevapları beni rahatsız etti.

Kaplan: Názım Hikmet yılı dolayısıyla yazılıp çizilenleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kalyoncu:
Çok fena, çok rahatsız edici, çok çirkin. Ne şiirleri tartışılıyor, ne şairliği. Varsa yoksa Názım Hikmet'in kadınları.

Büyük sanatçıların aşk hayatı eserleriyle birlikte anılır.

T.S.Eliot'un eşini sinir kliniğine kapatması, Oscar Wilde'ın Lord Douglas ile eşcinsel ilişkisi, F.Scott Fitzgerald'ın eşi Zelda ile yaşadığı fırtınalar, Gustave Mahler'le Alma Mahler'in durumları.

Yaşadıkları sanatlarını da etkilemiştir. Basında da, kimileri aşklarına ağırlık vermişlerdir, kimileri de doğrudan metinlere. Bir çeşitlilik göstergesi.

Türkiye'de iki anlayışı yansıtan yazılar da yayınlandı.

Kaplan: Peki siz nasıl anılmasını isterdiniz?

Kalyoncu:
Paris ve Londra'da yapıldığı gibi. Büyük salonlarda şiirleri okunur, hakkında konuşmalar yapılır. Şimdi ortaya çıkan görüntü hiç hoş değil.

Sayın Kalyoncu'nun örnek gösterdiği Paris toplantısı gerçekleşmedi. Kimileri toplantının iptal edildiğini, kimileri de ertelendiğini söyledi.

Melda Kalyoncu, ya ön yargılı, ya Türkiye'deki Názım Hikmet etkinliklerinden haberdar değil ya da abisi hakkındaki bilgileri sadece magazin basınından izliyor.

Yapılanları okuyunca bana katılacaksınız.

* * *

SAYIN Melda Kalyoncu, abisini anmamızı mı istiyor, yoksa ona tapmamızı mı?

Názım Hikmet'in 100. yaşı öylesine görkemle kutlanıyor ki, biraz fazla diyenler bile var.

Örnek gösterdiği Londra'daki kutlama bir geceye özgüydü.

Türkiye'de Názım'la ilgili epeyce önemli incelemeler, anılar yayınlandı.

Dünya Şairi Názım Hikmet ile ilgili kaç eser yayınlandı başka dillerde?

Türkiye'de yapılanları küçümserken, eleştirirken bunları göz önüne almalıyız.

Yurtdışında bir Fransa'da bir de Hollanda'da çıkacak.

Názım Yılı, Londra'dakinden çok daha görkemli biçimde kendi ülkesinde başladı. Neden Sayın Melda Kalyoncu buna değinmiyor? Yoksa az mı görüyor .

Kitapları yeniden basıldı, hakkında incelemeler yazıldı.

Atatürk Kültür Merkezi'nde Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın ve onu sevenlerin katıldığı gecede şiirler okundu, Can Dündar'ın Názım belgeselinden özet seyredildi. Belgesel her pazar akşamı CNN Türk'te gösteriliyor.

Fazıl Say, onun şiirleri üzerine bir beste yaptı. Genco Erkal, şiirlerini okudu.

Cuma günü de, yabancı ve Türk uzmanlarının konuşmalarıyla üç gün sürecek sempozyum başlıyor.

Aşkları da gündeme gelecek. O da hayatının bir parçası. Ama onu insani özelliklerinden soyutlarsanız, şiiri için eleştiri yazmazsanız, sadece överseniz, bir şaire en büyük kötülüğü yaparsınız.

* * *

NÁZIM'ı anarken Doğulu gibi davranmayalım.

Kutlamaları da abartmayalım.

Başka şairleri de unutmayalım, yavaş yavaş onlara neden bu saygıyı göstermedik, göstermiyoruz soruları artıyor.

Övgüde cömertlik daha sonra pintiliği çağrıştırır.
Yazarın Tüm Yazıları