Nasıl okuyalım?

BAŞBAKAN ile Adalet Bakanı bilerek isteyerek yaptırdıkları yeni Ceza Yasası’nın yürürlüğe girmesi üzerinden yedi ay geçmeden patır patır dökülmesi karşısında viraj almaktan başka çare bulamadılar:

‘Yargının yasayı (özellikle son günlerde çok konuşulan 301. maddeyi) nasıl yorumladığına bakacaklar... Gerekirse değişiklik yoluna gideceklermiş.

İlginç olanı... Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı ‘dönüş’ için kamuoyunu hazırlamaya kalkarken CHP adına bu yasa görüşmelerinde aktif rol üstlenen Niğde Milletvekili Orhan Eraslan, 301. maddeyi savunuyor:

‘Bunun daha da katı ifadeli benzeri Fransa Ceza Yasası’nda var’mış.

Kim yok dedi ki... Norveç yasalarını incelerseniz basınla ilgili bizimkinden daha katı hükümler bulursunuz. Sadece orada değil bizim yasalarımız içinde de resmen yürürlükte olan ve uygulanmayan sayısız hüküm vardır.

Bizim dediğimiz, yasaların konulması kadar hatta belki ondan da önemli olan husus, uygulamada toplumsal gelişme ve ihtiyaçların göz önünde tutulmasıdır. Türkiye’nin sicili bu açıdan yüz ağartıcı değildir.

O nedenle dünkü yasanın ‘Türklüğe, Cumhuriyete, devlete, TBMM’ye, hükümete, silahlı kuvvetlere, yargıya, güvenlik güçlerine hakareti suç sayan’ 159’uncu maddesi geçmişte ne kadar sakınca yarattıysa, yeni yasanın aynı nitelikteki 301’inci maddesi de en az o kadar sorun yaratacaktır. Zaten yaratmaya başlamış bulunmaktadır.

Orhan Eraslan’ın dediğinin kağıt üstünde doğru görünmesi, yaşamın gerçekleriyle ve toplumsal gelişme ile örtüşmedikçe hiçbir şey ifade etmez. Nitekim bakınız bugünkü Hürriyet’te aynı maddenin aynı hükmünün ülkemizde nasıl uygulandığına ilişkin birbirine zıt iki örnek var:

Birinci örneğe göre yazar Orhan Pamuk’un 20 Ekim 2005’te Almanya’da yayımlanan Die Welt gazetesine verdiği demeçte çıkan, ‘Türk demokrasisini tehdit eden ve demokratik gelişmeyi engelleyen AKP değil, ordu’ sözleri nedeniyle birileri, ‘Türk Silahlı Kuvvetleri’ni alenen aşağıladığını’ ileri sürmüşler. Ancak bu suç duyurusunu Şişli C.Savcısı reddetmiş. Çünkü bu sözleri ‘eleştiri’ saymış.

Ötekine göre Aksaray ve Laleli’de taverna, müzikhol, disko ve bar işleten 9 kişi hakkında, ‘İşyerimiz Polisin Yasalara ve Hukuka Aykırı, Keyfi Olarak Denetim Adı Altında Yaptığı Uygulama ve Baskılar Nedeniyle Bir Gün Süreyle Tarafımızca Kapatılmıştır’ yazılı pankart astıkları için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca meşhur 301’inci maddeye göre dava açılmış. Suçları ‘emniyet teşkilatını alenen aşağılamak’mış.

Savcı madde sonundaki ‘eleştiri suç oluşturmaz’ anlamındaki -aslında konulmasına bile gerek olmayan- hükmü görmezden gelerek, ‘Ona ben değil mahkeme karar versin’ demiş.

Ne yapacağız şimdi? 301’inci maddeyi Şişli Savcısı gibi mi okuyacağız, İstanbul Başsavcısı gibi mi?

Doğru olan o hükmü değiştirip herkesin aynı şekilde okumasını sağlamak değil mi?
Yazarın Tüm Yazıları