Nasıl güvenebilirsiniz?

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Kendini bir zamanlar, ‘‘Ben Atatürk devrimlerinin ürünüyüm’’ diye takdim eden Tansu Çiller'in son marifetlerini lütfen gazetelerden dikkatle izleyin:

Ecevit hükümetine vereceği güvenoyunu (zımnen) ‘‘Hikmet Uluğbay'ın Milli Eğitim Bakanlığı'ndan uzaklaştırılması’’ koşuluna bağlaması galiba yetmemiş...

Şimdi de, seçimlerde ‘‘tarikat oylarını toplama’’ hesapları yapmaya başlamış. O nedenle de DYP'nin aday listelerinde Süleymancı, Nurcu, Nakşibendi vb. kontenjanları bulunacakmış.

Bekleyin... Ustasının izinden ayrılmazsa bir gün de bakarsınız ‘‘laik cumhuriyetin’’ sizden benden daha ateşli bir savunucusu kesilir.

Ama şimdi ilk iş ülke çıkarı değil, parti (daha doğrusu kişisel) çıkarı olduğu için laik cumhuriyet düşmanlarına, sonunu hiç düşünmeden destek veriyor. Nitekim dün de, Bursa'da bir süredir şamata yapıp laik devletin kurallarını ayaklar altına almaya kalkan İmam Hatip Lisesi (İHL) öğrencilerine arka çıkmış.

Biliyorsunuz Bursa Valisi Orhan Taşanlar, bu devletin gerçek bir valisi olduğunu ortaya koymuş ve İmam Hatip Lisesi'ne giden kız öğrencilerin ‘‘Yürürlükteki kıyafet yönetmeliği’’ uyarınca okulda başlarını açmalarını emretmişti.

Okula başı örtük olarak girmek isteyenleri de -haklı olarak- (deyim yerindeyse) kulaklarından tutup binanın dışına koymuştu.

Neden?

Çünkü dünyanın her yerinde devlet, resmi kurumlar içinde uygulanacak kıyafet kurallarını belirleme hakkına sahiptir. Bu hele de ilk ve orta öğretim kurumları için devletin üstelik kaçınamayacağı bir görevdir.

O nedenle, ‘‘devlet memuru’’ olmak isteyen hiç kimse (örneğin öğretmenler) ortaya çıkıp ‘‘Biz görevimizi başımızı örterek yapacağız’’ diyemez.

Derse oradaki eğer hurda yığını değil de devlet ise, tutar kendi kuralını uygulattırır. Uygulamayana da gerekli işlemi yapar.

Efendim işte bu husus meğer ikinci demokrasi paketi (!?) sahibi Tansu Çiller Hanım'ı (UDİDEM ve TEODEM isimli palavra paketleri anımsıyor musunuz?) pek rahatsız ediyormuş.

Kendisini ziyaret edip ‘‘Şu Hikmet Uluğbay'dan bizi kurtardığın için elini ayağını öpmeye geldik’’ demeye getiren Bursalı İHL öğrencilerine, öğrencinin nasıl giyindiğinin değil eğitimin önemli olduğunu söylemiş. Sonra da:

‘‘(...) Ben, başı açığın da, başı kapalının da mücadelesini yapıyorum. Zora karşıyım. Bunları siyasi amaç için söylemiyorum. Eğer bunun siyasi tavrı varsa, bunu demokrasi adına ortaya koyuyoruz’’ buyurmuş.

Ankara'daki arkadaşlarımızın bildirdiğine göre Tansu Hanım esasen, ‘‘Türbanını çıkarmayan öğretmenlerin sürülmesine’’ de karşı imiş.

Görüyorsunuz değil mi, ‘‘Atatürk devrimlerinin ürünü (!)’’ hanımı?



Yazarın Tüm Yazıları