Namuslu polise sahip çıkılıyor

HANEFİ Avcı, bundan 12-13 yıl önce henüz tanınmış bir polis değildi.

Haberin Devamı

'Evet' ve 'Hayır'cılar Avcı'nın uğradığı hukuksuzlğa karşı birleşti

Düzgün bir bürokrattı, poliste çeteleşmeye karşıydı.
Gerektiğinde bazı konulara çomak soktu. Ancak kendisinden rahatsızlık duyan çevreler vardı.
Onu şikâyet eden MİT’ten Mehmet Eymür...
Onu tutuklayan askeri hâkimdi.
Daha o zaman ‘Simonlaşmayı’ gündeme getirmek istiyordu.
Gücü yetmiyordu.
Çizgisi doğru, tespitleri yerinde.
Dün devlet, bugün cemaat...
CHP’nin o zamanki İzmir Milletvekili Sabri Ergül ile tanışıyor Hanefi Avcı.
Sabri Ergül, yolsuzlukların, hukuksuzlukların peşine düşen bir isimdi. Ergül’ü tanıdıktan sonra kendisine şöyle demişti: “Bana 10 yıl önce Sabri Ergül deselerdi, katli vacip diye bir solcu olarak bakardım, ama sen öyle değilsin...”
Türkiye 28 Şubat’ı yaşıyor, siyaset toz dumandı... ‘Aydınlık için bir dakika’ eylemleri yapılıyordu. Hükümet, güvensizlik oyu ile düşürülüyor. Demirel, Erbakan’dan sonra hükümeti kurma görevini Mesut Yılmaz’a veriyordu.
Erbakan, olanları “Gulu gulu dansı” olarak değerlendiriyor.
Avcı dürüstçe görev yapmaya çalışıyordu.
‘Yeşil’in Antalya Lara’da kaldığı evi öğreniyor. Bu adresi bazı kesimlerle paylaşıyor.
Polis burasını basıyor ama MİT’in koruduğu Yeşil çoktan ortadan kayboluyordu.

VE TUTUKLANIYOR

21 Şubat 1998’de, MİT tarafından yapılan suç duyurusu üzerine Ankara 2 No’lu DGM tarafından ‘devlet sırlarını’ açıkladığı iddiasıyla tutuklanıyor. Kendisini Beypazarı Cezaevi’nde ziyaret eden CHP’li hukukçu Sabri Ergül’e “Benim görevim suç organizasyonlarını dinlemek. Abdullah Çatlı’yı, Yeşil’i dinlerken onlarla görüşen karşı telefonlar MİT’e, General Veli Küçük’e ait çıktı” diyordu.
O günkü sözleri bugünü de çağrıştırıyordu: Ve bugünü çağrıştıran sözlerini ta o zaman söylüyordu: “Bu çetelerin üst bağlantılarını anlatmaya çalışıyorum. Bu yüzden başıma bunlar geliyor. Üst makamlar, alttakileri vatan millet diye kullandılar. Alttakiler de ‘Kendimize bakalım’ dediler. Dürüstler göz yumdu.”
Eski İstihbarat Dairesi Başkan Yardımcısı olan Hanefi Avcı, 10 sonra sürpriz bir kararla, ayrıcalıklı bir uygulama olarak gösterilen ‘tensip tutanağı’ ile tahliye ediliyordu.
Avcı’nın avukatlığını, Fethullahçıların da avukatlığını yapan Suat Çelebi’nin üstlenmesi ilginç değil mi?

TENZİP ZAPTI

Ankara’da tutuklandığında tutukluluğuna itiraz etmiyordu.
Şimdi de etmiyor.
Sabri Ergül’le konuşurken şöyle diyor:
“Dün olduğu gibi bugün de CHP başta olmak üzere bütün duyarlı insanlar, yazarlar-çizerler, yani herkes Hanefi Avcı’ya sahip çıkıyorlar. Bu dürüst vicdanların haykırışıdır. Avcı, tutukluluğuna itiraz etmemiş olsa bile bugün de davaya bakacak mahkeme ‘tenzip zaptı’ ile resen ve duruşma gününü beklemeden Avcı için tahliye kararı verebilir, 1998’de olduğu gibi...”
Ergül, geçmişte yaşadığı gelişmeleri bugüne aktarırken şöyle diyor: “Kamu duyarlılığını gösterecek herkes (siyasetçiler, sanatçılar, hukukçular, yazarlar vs.) 4 Ekim Pazartesi günü 11.00’de Beşiktaş Adliyesi önünde buluşacağız. Burada hukuk için, Hanefi Avcı’nın uğradığı haksızlığın giderilmesi için, kamu vicdanının giderilmesi için tahliye talebimizi seslendireceğiz.”
Evet... Bu ülkede çok namuslu adam var, böyle bir hukuksuzluk karşısında nasıl görev yapacaklar?

Hanefi Avcı’nın arkasındaki isimler

HANEFİ Avcı’ya yapılan haksızlığı ilk olarak Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu gündeme taşıdı. “Avcı bir nesil polisin, idealist polislerin yaşayan efsanesi ve modellerinden birisidir. Onun başına gelenler emniyet teşkilatı açısından derin izler bırakır” dedi.
Bayramoğlu’ndan başka Hanefi Avcı’ya yazılı ve sözlü olarak destek veren isimler şimdilik şunlar:
Hikmet Çetinkaya, Ahmet Hakan, Rahmi Turan, Can Dündar, Cüneyt Ülsever, Tarık Akan, Hadi Uluengin, Derya Sazak, Oral Çalışlar, Ercan Karakaş, Tarık Akan, Can Ataklı...
‘Sıcak’ bir referandum sürecinden sonra düşünce dünyasının insanları, evet-hayırcılar, sendikacılar, odalar, STK’lar hangi uçtan olursa olsun ortak noktada birleşiyorlar, Hanefi Avcı’nın uğradığı haksızlığa karşı kamuoyunun ortak aklını sergilemek üzere...
Dürüst vicdanların haykırışı her türlü tertibi bozar.
Türk yargısına güveniyoruz.

Biliyor musunuz

1 EKİM’in ‘Dünya Yaşlılar Günü’ olduğunu hatırlatan Türkiye Güçsüzler ve Kimsesizlere Yardım Vakfı Genel Başkanı Gülgen Dural’ın emekliler ve yaşlılar için yaşamın giderek zorlaştığını belirterek, devletin yaşlılara ‘katkı payı’ ayırmasının zorunlu hale geldiğini belirttiğini...
DP GİK üyesi Samet Ocakoğlu’nun, İzmir’de partisinin genel başkanlığına aday olduğunu İzmir’de açıkladığını...
İSTANBUL’un 11 yıllık basın hâkimi Sevim Efendiler’in HSYK’ya adaylığını koyduğunu...
İSTANBUL Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 10 yıllık görevinden sonra fakülte dekanlığına, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Aydemir Okay’ın atandığını; bölüm başkanı Prof. Veysel Batmaz’ın bu atama ile ‘üstlerin hukuku’ yerine ‘hukukun üstünlüğü’nü sağlayacağını...

Düzeltme:

“DİL bir ulusun varlığıdır” (26.9.2010) başlıklı Dil Bayramı’na ilişkin basın açıklamasını yapan kurum, Eğitim-Sen olarak çıkmıştır, doğrusu Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) olacaktır. Düzeltiriz.

Mesaj Panosu

SİLİVRİ Belediyesi’nin, Klasis Otel’de Marmara’da tükenmeye başlayan balıkçılık üzerine bir panel düzenlediğini; pazar günü de Dalgakıran mevkiinde ödüllü olta balıkçılığı etkinliği düzenlediğini...

Yazarın Tüm Yazıları