Nahit Bey, özür dilerim o röportajı yapmalıydım sizinle

NAHİT Kabakçı.

Haberin Devamı

Bu ülkenin misyonerkoleksiyoncularından.

Bu işi kendine misyon ediniyor, amacı Türk resmini yurtdışında tanıtmak. Aynı zamanda çok başarılı bir iş adamı. Bakü’deki Natavan İş Merkezi, BP ofisi, Hyatt Regency Oteli onun şirketi tarafından yapılmış ama onun için varsa yoksa kızının adını verdiği Hüma Kabakçı Koleksiyonu.

 

*


Ben de onunla röportaj yapacaktım.

Teklif onlardan geldi.

Fakat baktım, herkes bir taraftan arıyor.

Halkla ilişkiler şirketi, tanıdıkları, dostları...

Üzerimde baskı hissettim.

“Tamam” dedim, “Yapacağım. Bir koleksiyonerle konuşmak zaten istiyordum. Ama şu anda tarih veremiyorum, önümüzdeki günlerde İstanbul’a geliyorum” dedim, “O zaman yaparız...”

Haberin Devamı

“Üzerime gelmeyin, yapacağım işte!” demek istedim.

Ne yalan söyleyeyim, biraz da işi, “niş” buldum.

“Günler torbaya mı giriyor, yaparım nasıl olsa” dedim....

Yapmadım.

 

*


Artık hiçbir zaman yapamayacağım.

Çünkü Nahit Kabakçı öldü.

60 yaşında kalpten.

Gazetelerde haberi görünce inanamadım, “Nasıl olur?” dedim, “Daha dün yaşıyordu. Daha röportaj yapacaktık...”

Hayat böyle bir şey.

Hiçbir şey ertelemeye gelmiyor.

Gerçekten bugün varız, yarın yokuz.

Bakın etrafınızdaki insanlara, yarın olmayabilirler.

Benim onunla röportaj yapmam onu mutlu edecekti.

Altı üstü bir röportajdı.

Ama onun için önemliydi.

Bu dünyada bir başkasını mutlu etmekten önemli ne var ki?

Keşke yapsaydım.

Eşek kafam!

Ne kadar pişmanım anlatamam.

Ailesine ve sevdiklerine baş sağlığı diliyorum.

 

Boşveeeer niye resim alayım bu parayı sevgilimle yerim!

 

NAHİT Kabakçı, 70’li yılların başında Almanya’da üniversite okuyan ve Porche kullanan bir talebe. Frankfurt’tan kalkıyor, aklına esti diye Cenevre’ye pizza yemeye gidiyor. Ailesinin hali vakti yerinde. İşte o yıllarda, bir partide iki Türk’le tanışıyor: Güher-Süher Pekinel kardeşler. Frankfurt’ta müzik eğitimi alıyorlar. Kabakçı, bu iki genç kadın sayesinde hayatının ilk sergisine gidiyor. Dali sergisi. Çok çok hoşuna gidiyor. Hatta sonra, bir galerinin vitrininde 6 bin Mark’a bir Dali resmi görüyor. “Alayım mı, almayayım mı?” diye çok tereddüt ediyor, parası o kadar çok ki ne yapacağını bilemiyor. Sonra, “Boşveeeer” diyor, “Ben sevgilimle bu parayı, bu hafta sonu Paris’te yerim...” Öyle de yapıyor. İşte o eğlence, ona 5 milyon dolara mal alıyor! Dali resimleri, yıllar içinde inanılmaz değer kazanıyor. 80’li yıllardan sonra ise bir daha böyle bir hataya düşmüyor, değer kazanacağına inandığı bütün resimleri satın alıyor.

Haberin Devamı

(Bu anekdotu Miraç         Zeynep’e verdiği röportajdan aldım / Milliyet)

 

Küçük Ayşe’ye

AYŞE Özyılmazel’e... Benim için söylediğin güzel şeylere teşekkür ederim. Bu arada, okurun olarak senden bir talebim olacak: Köşe dışında da iş yap, daha çok okumak istiyorum seni. Şahane portreler yazıyorsun. Ben dahil herkes soru-cevap yapıyor, oysa seninki farklıydı, eskiden yapıyordun, o işe yine yüklen. Siyasilerin eşlerini anlat bize Ayşe, Ankara’ya git, her hafta birini yaz, senden iyi kimse yapamaz!

 

Kocam için bana bir iyilik yapar mısınız?

 

Ben şanslı bir insanım. Ahmet Çizmecioğlu adında müthiş bir kocam var. O benim hayatımın değerli anahtarı. Onu her gördüğümde hâlâ nefesim kesiliyor. Ama işte, yaşamımın anlamı olan bu insan, şu anda lösemi hastası.

Haberin Devamı

Biz İstanbul’da yaşıyoruz ama yer bulamadığımızdan, o 5 aydır Denizli Pamukkale Araştırma Hastanesi’nde lösemi tedavisi görüyor.


5 ay boyunca eşimle bizzat kendim ilgilendim. Ancak çalışmak zorunda olduğumdan, iş hayatıma İstanbul’da devam ediyorum. Eşimi sadece hafta sonları ziyaret edebiliyorum.


Eşime, hayat ve can yoldaşıma, bu ağır kemoterapi tedavisi esnasında moral vermek, umutlarını yeşertmek, ruhunu ve bedenini güçlendirmek için sürprizler yapıyorum.


Tabii elimden geldiğince, imkanım el verdiğince.


Eşimin yüzünde bir tebessüm olsun istiyorum sadece.


O sürekli okumayı seven, araştırmacı biri. Tur rehberiydi. Bu yüzden sanatla, tarihle, genel kültürle ve gündemle yakından ilgili.

Haberin Devamı


Sizden gelecek sürprizler de onu çok mutlu edecektir. Biliyorum, değerli bir insansınız ve çok değerli zamanlarınız var. Bu değerli zamanınızdan eşim için, siz de umudumuza el uzatır mısınız? İster küçük bir hediye gönderin, ister bir mesaj, ister bir telefon açın, ister bir mektup, bir oyuncak, bir kitap, CD, film her neyse. Yüreğinizden geçen küçücük bir umut onu çok mutlu edecektir.(İlknur.)
 

İlknur, ağlattın beni. Tabii ki. Tabii ki. Ne güzel düşünmüşsün. Gazeteye gelen kitaplardan bazılarını hemen bir kutuya dolduruyoruz şimdi ve Pamukkale’ye yolluyoruz. CD’ler de var, onlardan da koyuyoruz kutuya. Ben bir de mektup yazıyorum. Belki başkaları da bir şey yollamak ister diye, eşinin adresini okurlarla paylaşıyorum, umarım kızmazsın... Bir kişiyi mutlu etmek bile bir şeydir hayatta... Bir an evvel iyileşmesi dileğiyle... Ahmet Çizmecioğlu, Pamukkale Araştırma Hastanesi, Kınıklı Kalp Merkezi Yataklı Servisleri, B 304 Nolu Oda, Kınıklı / Denizli. Hastane telefonu: 0258 444 07 28, dahili 2305... 

Yazarın Tüm Yazıları