Müzik sadece müzik midir?

Müzik, Galatasaray Lisesi’nin geleneği içinde spor kadar önemlidir. İçinde müzik yapma sevdası olan birçok öğrenci; küçük sınıflardayken önce gıpta ile ağabeylerini dinler, onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışır. Ardından sıraları gelince müzik odasındaki yerlerini alırlar. Nesiller, devreler boyu bu böyle devam etmiştir Galatasaray’da.

Okulun, müzik yarışmalarında dereceler almasının da, bugün hem popüler hem de akademik alanda birçok Galatasaray Liselinin boy gösteriyor olmasının da temel nedeni o müzik odasıdır. O müzik odasında, içlerindeki müzik sevdasına özgürce sahip çıkabilme şansını bulmuş genç öğrencilerdir.

Bugün birçok lisede müzik adına önemli işler yapılıyor. Öte yandan hálá blokflütle "Gülnihal" çalmaya uğraşan, müzik dersleri boş geçen yüzlerce lise de var. Müziğin hálá uyduruk derslerden biri olarak algılanmasının; yan gelip yatma, ders kaynatma, şamata yapma fırsatı olarak görülüyor olmasının sorumlusu öğrenciler değil herhalde. Kimi müzikten bihaber, ezberci müzik öğretmenleri ve müziği gayriciddi bir ders olarak gören bazı okul yönetimleri var oldukça; müzik eğitiminin bireyin yaşama bakışı ve kültürü üzerinde ne kadar etkili olduğunu anlatmamız çok kolay olmayacak.

GELİRİ VAKIFA VERİLECEK ALBÜM

Geçtiğimiz günlerde piyasaya "Karmakarışık" adlı toplama bir albüm çıktı. Albümde; aralarında Fikret Kızılok, Bora Ayanoğlu, Dağhan Baydur, Fikri Sağlar, Candan Erçetin, Tuna Kiremitçi gibi müzikle uğraşmaya lise yıllarında başlamış 18 Galatasaraylının şarkıları var. Albümün tüm geliri yeni Galatasaraylı müzisyenlerin yetiştirilmesinde kullanılmak üzere Galatasaray Eğitim Vakfı’na bağışlanacak.

Aslında albüm; çoksesli eserleri içeren "Galatasaraylı Besteciler"den sonra serinin ikinci albümü. Üçüncüsü yolda. O albümde ise Timur Selçuk, Barış Manço gibi ustalar da olacak.

Bana kalırsa doğru düzgün bir müzik eğitimi sadece iyi müzisyenler yetişmesine olanak tanımıyor. Bu memlekete faydalı işler yapacak, adam gibi adamların var olması için de müzik eğitimi çok önemli.

Grammy’ler ve Brit’ler

Dünyanın en prestijli müzik ödülü kabul ettiğimiz Grammy Ödülleri geçtiğimiz hafta Los Angeles’ta yapılan bir törenle sahiplerini buldu. Çok derine girmeyeceğim ama U2’nun o albümle onca ödül almasına akıl sır erdiremedim.

O geceyi Türkiye’nin bir müzik televizyonundan, Dream TV’den canlı olarak izlemek açıkçası göğsümü kabarttı. Tören öncesi yapılan sohbetlerde ödüller, kategoriler tartışıldı, müzisyenlerden konuyla ilgili görüşler alındı.

Dream TV o geceki sınavdan alnının akıyla çıkıp müzik televizyonculuğu açısından çok doğru bir işe imza attı. Önümüzdeki yıllarda işi daha da büyüteceklerine eminim.

Şimdiyse sırada Avrupa’nın en önemli ödüllerinden biri olan Brit Awards var. 20 Şubat Pazartesi saat 22.00’de Dream TV’nin karşısındaki koltukta pozisyon alırsanız çok keyifli bir ödül töreni daha sizi bekliyor olacak.

Bu kez canlı değil. Çünkü Brit Awards törenleri bayağı olaylı geçtiğinden bir süredir canlı yayınına izin verilmiyor. Ödüller geçtiğimiz çarşamba sahiplerini buldu aslında.

O gün o saatte işim var diyorsanız tekrarları da 24 Şubat Cuma 21.00 ve 26 Şubat Pazar 14.00’te; bir yere not edin.
Yazarın Tüm Yazıları