Müzeler sizi bekliyor

Güncelleme Tarihi:

Müzeler sizi bekliyor
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 13, 2011 22:35

Dünya kültür mirasının korunması ve müzeciliğin tanıtılması amacıyla UNESCO tarafından tüm dünyada 18 Mayıs ‘Müzeler Günü’ olarak kutlanıyor. Ülkemizde ise aynı amaçla 1982 yılından itibaren her yıl ‘Müzeler Haftası Kutlama Yönergesi’ hükümleri kapsamında 18-24 Mayıs tarihleri arasında ‘Müzeler Haftası’ düzenleniyor. Kültür Bakanlığı’nın her yıl olduğu gibi tüm müze girişlerini ücretsiz yapması beklenirken bakın belli başlı özel müzelerimizde neler oluyor.

Haberin Devamı

İstanbul Modern Sanat Müzesi

18 MAYIS’TA ÜCRETSİZ

İstanbul Modern Sanat Müzesi, Müzeler Haftası kapsamında, ziyaretçilerine 18 Mayıs Çarşamba günü gece saat 22.00’ye dek ücretsiz olarak müzeyi ziyaret etme olanağı sunuyor. Ziyaretçiler 18 Mayıs Çarşamba günü ülkemizin modern ve çağdaş sanatının gelişimini yansıtan ‘Yeni Yapıtlar, Yeni Ufuklar’ ve doğa ile teknoloji ilişkisini ele alan dijital medya ve videolardan oluşan ‘Kayıp Cennet’ sergilerinin yanı sıra geleneksel Çin resmi estetiğini yeniden yaratarak, çağdaş Çin’in değişimini yansıtan çalışmaların yer aldığı ‘Yao Lu’nun Yeni Manzaraları’ başlıklı fotoğraf sergisini görebilecek. Çocuklar ve gençler, Genç İstanbul Modern’in ‘Sanat Sirki’ başlıklı etkinliğine katılabilecek.
ÜÇ SERGİ BİRDEN
İstanbul Modern’in Süreli Sergiler Salonu’ndaki ‘Kayıp Cennet’ sergisinde doğayla ilgili konular üzerinde duran, endüstrinin ve teknolojinin çevreye olan etkilerini inceleyen farklı kuşak ve coğrafyalardan 21 sanatçı ve bir ortak proje yer alıyor. Küratörlüğünü Paolo Colombo ve Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı sergi, çağdaş sanatçıların teknolojiyi kullanma biçimlerini ve doğaya, hayvanlar dünyasına ve son yıllarda dünyayı etkileyen önemli ekolojik değişimlere dair bir dizi güncel konuya yaklaşımlarını yansıtıyor.
Müzenin üst katındaki Sürekli Sergiler Salonu’nda, resimden heykele, enstalasyondan videoya uzanan çeşitlilik içinde çağdaş bir kimliğe bürünen İstanbul Modern Koleksiyonu’ndan oluşan “Yeni Yapıtlar, Yeni Ufuklar” sergisi, Türkiye’de üretilen modern ve çağdaş sanatın başlangıç evresinden bugüne geçirdiği süreci aktarıyor.
İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi’nde ise “Yao Lu’nun Yeni Manzaraları” başlıklı sergi var. Çağdaş Çin fotoğrafının dünyaya tanıtılmasında en etkili isimlerinden biri olan, 2008 BMW- Paris Photo Çağdaş Fotoğraf Ödülü sahibi Yao Lu’nun Çin’in inşaat alanlarında koruyucu yeşil örtülerle kaplanmış çöp ve moloz yığınlarını, Song Hanedanı’nın yeşil dağ ve su resimleriyle ilişkilendirdiği bir dizi çalışması sergileniyor. Sanatçı, geleneksel resim formunu yansıtan kompozisyonlar ve düzenlemeler yaratarak, çağdaş Çin’in modernleşme ve dönüşüm sürecini aktarıyor.
ÇOCUKLAR UNUTULMADI
6 - 16 yaş arası çocuk ve gençler, Paris’teki Centre Georges Pompidou’nun işbirliği ve Eğitim Sponsoru Garanti Bankası’nın katkılarıyla gerçekleşen Genç İstanbul Modern kapsamında, Alexander Calder’in sirkleri anımsatan eserlerinden esinlenerek tasarlanan “Sanat Sirki”ne katılabilir. Atölye, sanatıyla renkli ve eğlenceli bir dünya yaratmış olan büyük usta Alexander Calder’in yaratım sürecini keşfetme ve heykellerinde kullandığı benzer malzemeleri kullanarak eğlenceli sanat oyunları oynama fırsatı sunuyor.
Tel: 0212 334 07 00.

Haberin Devamı

Pera Müzesi

Haberin Devamı

GECEYARISINA KADAR AÇIK

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, 14 Mayıs Cumartesi Müzeler Gecesi kutlamalarında zengin ve renkli etkinliklerle, gece 00.00’a kadar açık ve ücretsiz olacak. Pera Cafe’de düzenlenen etkinlikler 19.00’da Virgin Radyo Türkiye işbirliğiyle DJ Selami Bilgiç müziği eşliğinde ‘Happy Hour’ ile başlayacak, Şirin Soysal Band’in canlı konser performansıyla devam edecek. Oditoryum’da ise, Pera Film saat 22.00’de ‘2 Süper Film Birden: Frankenstein ve Frankenstein’in Gelini’ filmlerini arka arkaya gösterime sunacak. Farklı ve eğlenceli etkinliklerle gece yarısına kadar sürecek kutlamalarda, sanatseverler 7 Nisan tarihinde açılan ‘İhsan Cemal Karaburçak’ ve ‘Temelde İnsan: Çağdaş Sanat ve Nörobilim’ sergilerini de ücretsiz gezebilecek.
2 SÜPER FİLM
Mary Shelley imzalı trajedi ve korku klasiğinin sinemadaki en iyi uyarlaması sayılan Frankenstein, öncesinde pek tanınmayan bir karakter oyuncusu olan Boris Karloff’u yıldız yaptı ve yeni bir dehşet ikonu yarattı. Film, aynı yıl çıkan ve büyük başarı kazanan Dracula ile birlikte, 1930’ların korku filmlerine damgasını vuran Universal Studio’nun altın çağını başlattı. Frankenstein gösterime ilk girdiğinde; çığlıklar atan, söylenen ve bayılan izleyiciler oldu ve Universal, filme bir uyarı eklemek zorunda kaldı. Uyarıda, Edward Van Sloan kalp riski olanların sinemayı derhal terk etmelerini söylüyordu. Dinlemeyen olursa, “Eh... biz uyarımızı yaptık” denilmişti.
Frankenstein’ın Gelini’nde ise 1931 tarihli ilk Frankenstein’ın sonundaki yel değirmeni yangınından kurtulan Canavar hızla hayata dönüyor ve öldürüp yok etmek üzere yeniden yola çıkıyor. Bu sırada hastalıklı yaratıcısı Henry Frankenstein, eski akıl hocası kaçık Doktor Praetorius’un insan gibi bir canavar daha yaratmayı tasarladığını keşfediyor. Ancak bu seferki bir kadın. Çılgın ve belirsiz bir ‘yaratım’ sürecinin ardından sargılar açılır ve Canavarın Gelini ortaya çıkar.
KARABURÇAK’IN ŞİFRELERİ BİLİMİN GİZEMİ
Pera Müzesi’ndeki etkinliklere katılmışken geçen ay açılan İhsan Cemal Karaburçak (1868-1970) sergisini de kaçırmayın derim. 1930’lardan 1970’lere uzanan resim serüveninde, bağımsız, renkçi ve yenilikçi yaklaşımıyla kendine özgü bir resim dili oluşturan, Türk resminin çok önemli ancak hak ettiği ölçüde tanıtılmamış ressamlarından biridir kendisi. Akademik eğitimi reddeden, hiçbir akımın mensubu olmayan ve “kimse gibi değil” diye tarif edilebilecek bir sanatçıdır. Yarattığı özgün resim dilinde yapıtlarına eklediği mors alfabesi şifreleriyle gizemini hâlâ korurken, sıklıkla kullandığı mor renk, “Karaburçak moru” olarak anılıyor.
Karaburçak’la aynı gün açılan “Temelde İnsan: Çağdaş Sanat ve Nörobilim” sergisi, özellikle bilime meraklıların ilgisini çekecek. Çalışmaları nörobilim araştırmalarıyla kesişen yedi çağdaş sanatçının eserleri bir araya getirilmiş sergide. Eserler, yaşamın çözülmeyi bekleyen bin bir sırrına çözümler arıyor, hâlâ gizemini koruyan beyne ışık tutuyor, merak ettiklerinizi cevaplandırıyor. Farklı disiplinlerden gelen, temel öğe olarak robotbilim, üç boyutlu tarama, photoshop, hızlı prototipleme, mikroskopla inceleme ve bilgisayar görüntüsü gibi yeni teknolojileri kullanan yedi sanatçı, doğanın gizemlerini, birliğini ve süreçlerini, bilgi ve inançların aktarımını konu almış.
Tel: 0212 334 99 00.

Haberin Devamı

CerModern

16 MAYIS FIRSATI

CerModern Müzeler Gecesi vesilesiyle 16 Mayıs Pazartesi günü saat 24.00’e kadar açık kalacak. Rene Block’un derlediği ve kendisinin de katılacağı “Fluxus: Çok Düğümlü Bir Hikaye” sergisinin açılışıyla aynı gün kutlanacak etkinliğin ismi “FluxNite” olacak. Saat 18.00’de başlayacak açılışın ardından saat 20.00’de Goerge Maciunas’tan Nam June Paik’a; Joseph Beuys’tan John Cage’e, Fluxus deyince akla gelen ilk isimlerin video gösterimlerinin yanı sıra bu videoların üzerine kurgulanacak interaktif ses enstelasyonları dinlenebilecek.
Bunun yanı sıra Hollandalı fotoğrafçı Erwin Olaf’ın Türkiye’deki ilk sergisi ‘Captured Senses’ı da gezebileceksiniz. Etkinliklerde ayrıca 17 Mayıs’ta Fluxus Filmleri gösterimi ve saat 18.30’da Rene Block’un “Yaratmak Tanrıya, Çoğaltmak İnsana Özgüdür” isimli konferansı yer alacak.
FLUXUS NEDİR
İlk Fluxus şenliği 1962’de Wiesbaden Kent Müzesi’nde yapılmıştı. Litvanya asıllı olan ve New York’ta çeşitli sanat yüksek okullarında öğrenim gören emprezaryo George Maciunas, Eylül 1962’de “FLUXUS Uluslararası En Yeni Müzik Festivali” adı altında bir konser dizisi düzenledi. Maciunas başlangıçta FLUXUS kavramını “Uluslararası En Yeni Sanat, Anti Sanat, Müzik, Anti Müzik, Şiir, Anti Şiir v.s. Dergisi” için başlık olarak düşünmüştü. Ancak sonraki yıllarda bu kavram çok işine yaradı. Maciunas’ın Avrupa’da, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Japonya’da düzenlediği çok sayıda konser ve gösteriler, yayınladığı bildirge ve yazılar FLUXUS adını aldı. Planlanan dergi hiçbir zaman yayınlanmamasına karşın, Fluxus kavramı her türden bir dolu sanat etkinliğinin başlığı oldu ve günümüze kadar yaşamaya devam etti. Fluxus, uzun bir zaman dilimi içinde birçok ülkeye yayılan ve öncelikle de sanatsal karşılaşmaların, etkinliklerin, düşüncelerin, işlerin oluşturduğu çok boyutlu bir ağ.
CerModern’de açılan “Çok Düğümlü Uzun Bir Öykü”yü kavrayabilmek için hazırlanan
bu sergide, Fluxus sanatçılarının ve arkadaşlarının orijinal çalışmaları, objeleri, partitürleri, grafik işleri, enstalasyonları, yayınlarının yanı sıra, Almanya’da gerçekleştirilen en önemli konserleri de tanıtılacak. Basılı gereçler, fotoğraf ve ender görülen film belgeleri ve ayrıca Fluxus Müzik alanından çeşitli tını örnekleri de sunulacak. Sergide Köln Batı Alman Radyosu (WDR) işbirliği sayesinde WDR için yapılan bir dizi Fluxus Radyofonik piyes de yer alacak.
Tel: 0312 310 00 00.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!