Muz cumhuriyetlerine ne diyeceğiz

Nesli tükenmiş tropikal diktatörlük. Muzun hayatını kurtaracak önlemler ivedi bir şekilde alınmadığı takdirde ahbap-çavuş ilişkileriyle yönetilen muz cumhuriyetlerinin gelecekteki adı bu olacak.

Haber ‘‘Muzlar seks yapamadığı için nesilleri tükeniyor’’ başlıklarıyla gazetelerde yayınlandı. Ancak işin trajik bir yönü daha ortaya çıktı. Yeni muz nesilleri üretilmesi için araştırma yapan sadece beş kişi kalmış. Uzmanlardan üçü Afrika'daki bir uçak kazasında, dünyanın bir numaralı muz üstadı da Honduras'ta ölmüş. Muzların yok oluşu, bizlerin muz bulamamasından daha derin krizlere yol açacak nitelikte bir tükeniş olacak. Çünkü geçimini ve gıdasını tamamen bu egzotik meyveden sağlayan 500 milyon insan var.


Mus şokola üzerine dikilmiş bir adet muzdan oluşan terbiyesiz bir tatlı vardı bir zamanlar. Adı Genç Kız Rüyası'ydı. Harbiye'deki Pizza Pino tarafından lanse edilmişti. Ayıp esprilere alet edilirdi. Hatta bazı kız anneleri, o müstehcen tatlı yüzünden Pizza Pino'ya girişleri yasaklamıştı.

Cinsel gücü artırdığı şeklindeki yaygın inanışla birlikte biçimsel özelliği nedeniyle hep seks çağrışımı yapan bir meyve oldu muz.

Ancak ne paradoksal bir durumdur ki, zavallının kendisi seks yapamıyormuş. Bu nedenle de tükenişin eşiğine gelmiş.

Muzun cinsel problemi şöyle açıklanıyor: Bu meyvenin tohumu yok. ‘‘Musa acuminata’’ adlı yabani bir bitkinin mutasyon geçirmiş kısır kuzeni. Tohumunun olmaması meyvesini yenilebilir kılıyor. Ancak bu durum genetik açıdan zafiyet yaratıyor.

Muz, cinsel yolla üreyemiyor. Son 10 bin yıldır yeryüzünü onurlandırmasını ise sadece muzseverlerin çabalarına borçlu. Sürekli aşılama yöntemiyle çoğaltılmış. Bu nedenle de bütün muz hevenkleri birbirinin genetik klonu. Üreme yoluyla varyasyonları oluşmadığı için şu anda dünya üzerinde bulunan 500 kadar muz çeşidinin tamamı genetik olarak birbirine benziyor. Muz plantasyonlarındaki her yeni salgın hastalık da muz neslinin tamamını tehdit ediyor.

PANAMA HASTALIĞI

Son zamanlarda muz nesline dadanan en yaygın hastalık ‘‘kara sigatoka’’ adlı yaprak mantarı. Tropik bölgelere yayılmış yüz milyonlarca küçük muz çiftliğindeki hasadın yarısından fazlasını heba ediyor. Muz plantasyonları her hafta mantar ilacı uygulayarak mücadele ediyorlar. Küçük üreticiler ise çaresiz. Üstelik şimdi yeni bir salgın daha hasıl oldu: Panama hastalığı. Muzun köküne saldıran bir toprak mantarı olan bu hastalık yüzünden artık mantar ilaçları da işe yaramıyor.

Kırk yıl önce ortaya çıkan Panama hastalığı yüzünden o dönemler dünyanın en gözde muz çeşidi olan, Fransız sömürgecilerin keşfettiği ‘‘Gros Michel’’in kökü kurumuştu. Bunun üzerine plantasyon sahipleri hastalığa dirençli olan İngiliz keşfi ‘‘Cavendish’’ muzunun üretimine geçerek yakayı sıyırmışlardı. Ancak şimdi bu muz çeşidi, dünyaya hızla yayılan yeni Panama hastalığına dirençli değil.

Panama hastalığı Avustralya, Güney Afrika ve Asya'nın bazı bölgelerinde Cavendish muzlarını kitleler halinde öldürüyor ve Latin Amerika ile Karayipler’deki ticari üretimi vurması da an meselesi. Yani ivedi bir şekilde, dirençli muz nesillerinin üretilmesi gerekiyor. Ama bu o kadar kolay bir iş değil. Çünkü aşırı zaman alıyor. Irklar arası melezleme yönteminde yeni bir meyvenin oluşumu tam 18 ay sürüyor. Belki de fazla zahmetli olduğu için yeni araştırmalar yapılmıyor. Son 80 yıl içinde geliştirilen tek yeni meyve elma tadında ve sadece Küba'da yeniyor.

Muz nesillerinin geliştirilmesi için faaliyet gösteren Fransa'nın Montpellier kentindeki International Network for the Improvement of Bananas and Plantains adlı kuruluşun direktörü Emile Frison, yakın gelecekte bilimsel hamleler yapılmadığı takdirde muzun 10 yıl içinde dünya üzerinden silineceğini söylüyor.

MUZ ALEMİNİN TRAJEDİSİ

Emile Frison'un New Scientist dergisinde yayınlanan bu uyarısının ardından acı bir gerçek daha ortaya çıktı. Şu anda dünya üzerinde muzun ebedi ölümünü önleyecek sadece beş araştırmacı bulunuyormuş ve bunların sayısı dramatik bir şekilde artmadığı takdirde tükenişin önünü almanın yolu yokmuş. Zaten küçük bir topluluk olan muz cemaati kısa süre içinde dört üyesini birden kaybetmiş. Üç yıl önce, Uganda'daki Uluslararası Tropik Tarım Enstitüsü'nde görevli üç uzman, Batı Afrika açıklarında denize düşen uçakta ölmüş. Çok geçmeden, dünyanın bir numaralı muz uzmanı olarak gösterilen Phil Rowe, Honduras'ta hayata veda etmiş. Emile Frison, büyük muz şirketlerinin araştırmalara kesinlikle ilgi duymadığını, çünkü yıllardır başarısız programlara para akıtmaktan bıktıklarını söylüyor. Bu nedenle şirketler artık sadece yeni mantar ilaçları geliştirilmesine kaynak ayırıyor. Örneğin Chiquita sadece ilaçlarla ilgileniyor, biyoteknoloji alanındaki çalışmalara kuşkuyla bakıyor. Hem aşırı masraflı, hem de çevreci hareketlerin muhalefeti nedeniyle tüketici tarafından benimsenmeyeceği düşünülüyor.

Araştırmacılar ise genetik manipülasyonu tek kurtuluş çaresi olarak görüyor. Yabani Asya muzlarının genlerinden kara sigatoka ve Panama hastalığına dirençli nesiller üretmek için çalışıyorlar.


EN ÖNEMLİ DÖRDÜNCÜ ÜRÜN


Potasyum, kalsiyum ve vitamin yüklü muzun varlığını sürdürmesi gerçekten de ölüm kalım meselesi. Çünkü dünyada besin olarak tüketilen muzun yüzde 90'ı az gelişmiş ülkelerde bahçelerde ve küçük çiftliklerde yerel tüketim için yetiştiriliyor. Örneğin Uganda'daki muz tüketimi, bir Batı ülkesinin 50 katı kadar. Pirinç, buğday ve mısırdan sonra dünyanın en önemli dördüncü ürünü konumunda. Karbonhidrat zengini olan çeşidi, yaklaşık 500 milyon insanın en önemli gıda maddesi. Yani tatlı fantezilerinin ötesinde, insan yaşamının tam da merkezinde. Kızartması, haşlaması, buğulaması, ızgarası, lapası yapılıyor, ayrıca ketçapı, unu, içecek olarak da birası ve cini mevcut. Muz yaprakları ve lifleri dam kaplamada, tekstil üretiminde ve kozmetik yapımında, el sanatlarında kullanılıyor. Hatta şemsiye ve masa örtüsü bile yapılıyor.
Yazarın Tüm Yazıları