Mutluluğun reçetesi var mı?

Güncelleme Tarihi:

Mutluluğun reçetesi var mı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2009 09:48

Ernie J. Zelinski, mükemmel bir yazar. Hayata bakış tarzından etkilenmemek mümkün değil.

Haberin Devamı

Bay Zelinski bilge kişilerin çağlar boyunca söylediklerinden yararlanıp bir mutluluk reçetesi oluşturmuş. Bana sorarsanız mutluluk için bugüne kadar yazılmış en iyi reçete budur! Bu reçeteyi mutlaka bir kenara not edin. Kesip saklayın. Mümkünse eşe, dosta, sevgiliye, arkadaşa fakslayın. E-postalar, cep mesajlar ile yollayın!
Daha da önemlisi mutlaka uygulayın...

İŞTE REÇETENİZ:
* Doyum sağlayacak kadar bir amaç
* Geçinebilecek kadar bir iş
* Temel ihtiyaçlara yetecek kadar zenginlik
* ış ve eğlenceyi dengeleyecek kadar sağlıklı bir akıl
* Birçok insanı beğenecek, bunlardan birazını da sevecek kadar şefkat
* Kendini sevecek kadar özsaygı
* Muhtaç olanlara verecek kadar iyilik duygusu
* Zorluklarla yüz yüze gelecek kadar cesaret
* Sorunları çözecek kadar yaratıcılık
* Her an gülecek kadar mizah duygusu
* ıyi bir yarını bekleyecek kadar umut
* Hayatı bütün değerleri ile yaşayacak kadar bir sağlık
* Sahip oldukların için şükran duygusu

Haberin Devamı

SON İLAÇ ÇOK ÖNEMLİ

Siz bu reçetedeki 13 ilaçtan hangisini beğendiniz bilmiyorum ama benim favorim sonuncu: “Sahip olduğunuz şeyler için şükran duymak”.

“şükran duygusu” her eczanede bulabileceğiniz ucuz, etkili ve güçlü bir moleküldür. En az bin yıldır güvenle kullanılıyor. Her seferinde de yüzde yüz sonuç veriyor.

Sahip olduğunuz her şeyi kaybettiğinizi, sonra da bulduğunuzu düşünün. Nasıl da mutlu olurdunuz. Sahip olduğunuz şeylerin, sağlığınızın, eşinizin, çocuklarınızın, arkadaşlarınızın ve dostlarınızın değerini bilmek... Kendinize, bilginizi, yeteneklerinizi ve kendinizi sevme fırsatını vermek... Mutluluğun peşine düşmek yerine, biraz da onun sizi bulmasını beklemek, kısacası bulduğunuz ve olduğunuzla yetinmek bu ilacın en önemli faydalarıdır.

Reçetenin etkinliği artırmanın diğer yollarını ise Mark Twain yazmış: “Palamarı fırlatıp at. Güvenli limanlardan uzaklaş. Bırak alize yelkenleri şişirsin. Araştır, düşle ve keşfet”.

Sahip olduklarınıza şükrettikçe, keşfetme yeteneğinizin iyice artacağından kuşku duymayın. ıyi ve güzel bir bayram geçirmenizi diliyorum.

(Mutlu Olma Sanatı/Doğan Kitap)

Haberin Devamı

Her helicobakter tedavi edilmeli mi

Helicobakter pylori (H.P), çoğunlukla midede bulunan bir bakteridir. H.P ile enfekte olan hastaların çoğunda bulgu görülmez. Ancak H.P ülsere, nadiren de mide kanserine yol açabilir.

Ülkemizde erişkin nüfusun yüzde 70’i bu bakteri ile enfektedir. Bugünkü bilgilerimize göre hastaların çoğunda tedavi gerekli değildir.

Mide veya onikiparmak barsağında ülseri olan, MALT lenfoması veya geçirilmiş mide kanseri olan, birinci derecede yakınlarında mide kanseri hikâyesi olan, açıklanamayan demir eksikliği olan, uzun süreli ağrı kesici kullanmak zorunda olan ve idiyopatik trombositopenik purpura hastalığı olan hastalarda H.P tedavi edilmelidir.

PROF. DR. EROL AVŞAR

Haberin Devamı

Düşük kolesterol de iyi değil

Kolesterol dengesizliği denince akla hemen LDL kolesterol artışı geliyor ama bu problemin farklı boyutları olabiliyor. Mesela bazı kişilerde kanda LDL kolesterol ve diğer yağlar (mesela trigliserid) çok ama çok düşük düzeylere inebiliyor.

Bu durumun birinci sebebi genetik faktörler. “Hipolipidemi” olarak adlandırılan bu problem genellikle herhangi bir belirti vermiyor, çoğu zaman laboratuvar analizlerinde tesadüfen belirleniyor.

Eğer toplam kolesterolünüz herhangi bir diyet veya ilaç tedavisi uygulanmadan 120 mg.’ın altında veya kötü kolesterol LDL seviyeniz yüzde 50 mg.’dan yüksek ise kolesterol düşüklüğü sorunundan bahsetmek mümkün.

Hipolipidemi çoğu zaman genetiktir ama tiroid bezinin aşırı çalışması, kan hastalıkları, kanserler, uzun süreli alkol kullanımı, kronik iltihaplar nedeniyle de ortaya çıkabiliyor.

Genetik kökenli kan yağı düşmeleri çoğu zaman kanda trigliseridin de azalmasıyla birlikte oluyor. Bu durum daha ziyade kolesterolü taşıyan proteinlerin üretiminden kaynaklanıyor ya da LDL kolesterolün gereğinden hızlı temizlenmesiyle ilişkili bulunuyor.

Düşük kolesterole sahip olmanın şimdilik ne gibi problemler yarattığı bilinmiyor ama bu kişilerde kansere yakalanma sıklığının arttığını gösteren bazı işaretler var.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!