Mürekkebi kurumadan

Statü EndiÅŸesiAlain de BottonÇev. Ahu Sıla BayerSel YayıncılıkStatü, kiÅŸinin toplum içindeki konumunu ifade eden bir sözcük. Küçük ve masum bir kelime gibi gelebilir ama insan hayatında kapladığı alan öylesine fazla ve önemli ki. Bütün çaba ve uÄŸraÅŸ onu biraz daha yükseltmek için deÄŸil midir? EndiÅŸesi de kabusların en büyüğü. Alain de Button bu kez kalemine insanoÄŸlunun bu en büyük isteÄŸini ve korkusunu dolamış. Ä°nsanı yüksek statü arayışına yönelten ÅŸeylerin başında para, ün ve itibar edinme gelir. Yazar bunları kabul etmekle birlikte asıl temelde ihtiyaç hissedilen ÅŸeyin sevgi olduÄŸu tezini ortaya atıyor ve bunun nedenlerini sıralıyor. Statü hırsı aslında bir sevgi açlığıdır ve çevrenin sizi sevmesini istemektir. Ä°nsanoÄŸlu statü saÄŸlayabilmek için neleri gözden çıkartabilir? Farklı toplumsal yapılara göre statü arayışı ÅŸekil deÄŸiÅŸtirebilir mi? Yazarımız statü hırsının nerelerden kaynaklandığı ve nerelere kadar ulaÅŸabileceÄŸini açıkladıktan sonra ondan kurtulmanın yollarını gösteriyor. Neler mi bunlar: Sanat, felsefe, politika, din ve bohemlik. YaÅŸamda kazanmanın birden fazla yolu olabileceÄŸini keÅŸfetmenizi istiyor yazar. Ama iÅŸ galiba yine aynı kapıya çıkıyor. Alain de Button zeki bir yazar ve mutlaka size deÄŸiyor.Küçük Günahlar SokağıSulhi DölekDünya KitaplarıKitap meraklıları dışındaki geniÅŸ kesim daha çok senaryolarıyla tanır Sulhi Dölek’i. Yabancı Damat, Süper Baba, Ä°kinci Damat hemen ilk akla gelenler. Oysa Küçük Günahlar Sokağı, hikaye ve oyunlarını dışarıda bırakırsak Dölek’in yedinci romanı. Zaman olarak 1950’li yılların sonlarına denk gelen bir zaman diliminde geçiyor roman ve mütevazı bir Ä°stanbul sokağını anlatıyor. Yazarın, kitabın başına aldığı Nisa Süresi, Ayet 31, ne gibi bir içerikle karşılaÅŸacağınızın ipucunu veriyor zaten: ‘Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük günahlarınızı örter ve sizi ÅŸerefli bir yere ulaÅŸtırırız.’ Küçük küçük günahların ileride çok daha büyüklerine yol açmayacağının garantisini kim verebilir ki? Sulhi Dölek’in yazı dünyasını bilenler onda mizahın nasıl öne çıktığını hatırlayacaktır. Buna biraz da senaryo tekniÄŸi eklerseniz oldukça akıcı ve insanı sıkmayan bir romana ulaşırsınız. Dölek de bunu ustaca yapıyor. Â