Mümtaz Soysal: Havada kurban kesimi

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

BÖYLE şey görülmemiştir; aklın alacağı iş değil: Ulusal havayolunuz, dergisinde genel müdürün imzasıyla resmen bildirildiği gibi, ‘‘Skalite 2000’’ denen uluslararası kalite ödüllerinin ikisini, en iyi turist taşıma hizmeti ve servis ödülü ile en iyi uçak dergisi ödüllerini kazanıyor ve siz böyle bir kuruluşunuzu satışa çıkarıyorsunuz!

Hem de zaten borsada satılan halka açık hisse senetlerini artırarak veya çalışanlarına hisse satarak değil, blok satış yoluyla. Üstelik, satılan oran ne olursa olsun, ‘‘altın hisse’’ yoluyla yönetimde karar üstünlüğü vererek.

Zarar mı ediyor? Hayır. Dış yolcu sayısını düşüren Apo'lu ve depremli yıllar dışında, kár etmekte. Bu yıl da, aksilik olmazsa yine kárlı.

Her şeye karşın.

Çünkü, siyasal nedenlerle yapılan bazı seferlerin mali yükü onun sırtında. ‘‘Kapsam’’da olduğu için yatırım serbestliği yok; örneğin, bilgisayar ağını yenilemekte güçlük çekiyor. Kendi yönetiminde olmayan hava trafik ve alan hizmetlerinde dalgalanma olunca sıkıntıya düşen yine o.

Yine de, dişini tırnağına takmış personelinin özverisiyle kazanıyor. Ama galiba, özelleştirmeden elde edilmiş 7 milyar 300 milyon dolara karşılık batık bankalara 11 milyar 500 milyon dolar kaptıran dibi delik ekonomiye para lazım.

Artık THY'nin yönetim kurulu üyesi de olan Özelleştirme İdaresi Başkanı'nın da belirttiği gibi, bir kuruluş için en kötü şey, kapsama alınıp yıllarca beklemektir. Normal olarak, insanlarda ne şevk kalır, ne direnç. Belirsizliğin ve işsizliğin kapıda durduğu bir bekleyiştir bu.

Şimdi, kuruluş iyice düzelsin ve satışa hazırlanıp fiyatı yükselsin diye, özelleştirme öncesinde özerkleştirilecekmiş. Özerkleştirmenin düzelme getireceğine inanıldığına göre, sormaz mısınız: Madem özerkleştirme iyi yönetim demektir, niçin daha önce yapılmamış ve bütün olumsuzluklara karşın yine de kazanan bir kuruluş daha iyi yönetime kavuşturulmamıştır? Yoksa, özerkleştirmeden maksat, kuruluşu büsbütün Özelleştirme Başkanlığı'nın emrine sokmak ve personel kıyımına gidip alıcıya içi boşaltılmış şirket sunmak mıdır?

O zaman da, satılan ve satışa niyetlenilen tüm kuruluşlar için geçerli olan şu temel sorunun sorulması gerekir: Her zaman doğru değil ya, hep uluorta söylendiği gibi kamu işletmelerinde personel fazlası olsa bile, tek çare zaten işsizliğin kol gezdiği bir ülkede insanları kapı önüne koymak mıdır? Yoksa, hizmeti genişletip eldeki deneyimli personele yeni çalışma alanları açmak mı?

Hele THY gibi gelişen ve bıraksanız daha da yükseklere uçabilecek, uçmak için ne İsviçreli'ye, ne de İngiliz'le Alman'a muhtaç olmayan bir kuruluşta.

Hayır, hemen tek çare olarak satış önerilerek öncesinde ve sonrasında kıyıma geçilecek. Eli kolu bağlanıp bezdirilen genel müdür bile artık özelleştirme düşünür olmuş. Belli ki, yerli celeplerle ecnebi kasaplar kapıya dayanmıştır ve adam olmak yerine kurban olmaya yatkın toplumun aklını bir kez daha çelme peşindedirler.

Ama, bilinmelidir ki, ne kadar uysal olurlarsa olsunlar, insanları koyun yerine koymanın da bir sınırı vardır.

Yazarın Tüm Yazıları