Mümtaz Soysal: Artuk bin Eksük

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Çok uçak yolculuğu yapan ve dünyanın hemen hemen bütün şirketlerini denemiş olanlar herhalde tereddütsüz kabul edeceklerdir ki, yolculara sunulan hava yolu dergilerinin en iyilerinden biri, belki de en iyisi, THY'nin ‘‘Skylife’’ adlı dergisidir.

Hem baskı temizliği, hem de içerik zenginliği bakımından.

Ayrıca, iki dilde yazıldığı ve ilgi çekici konulara yer verdiği için, Türk yolcular ve İngilizce bilen yabancılarca zevkle okunması açısından.

Skylife'ın ekim sayısında araştırmacı Kemal Özdemir'in sekiz yüzyıl önce tasarlanan robotlara ilişkin ‘‘Cezeri'nin Otomatları’’ başlıklı enfes bir yazısı var. Minyatürlerle ve tasvirli elyazması kitap resimleriyle süslü o yazıdan öğreniyoruz ki, Büyük Selçuklular'dan sonra Hasankeyf, Diyarbakır, Mardin ve Harput dolaylarında hüküm süren Artukoğulları beyliğinin kurucusu, Artuk bin Eksük adında Malazgirt savaşçısı bir Türkmen komutanmış.

Söyleyin, bundan daha ilginç bir ad olabilir mi?

Şimdiki devlet adamlarımızda sultanlar gibi sülale geleneği olsaydı, hangisinin Eksik oğlu Artık ya da Artık oğlu Eksik olduğunu araştırmak kimbilir ne kadar eğlenceli olurdu. Ama bizimkiler, bırakın oğullarına taht bırakmayı, yandaşlarına makam koltuğu bile bırakmadıkları ve birkaç kuşak lider kaldıkları için, her birini ancak dönemler boyu süren kendi eksileri ve artılarıyla değerlendirmekten başka çaremiz yok.

Bugünlerde, Sayın Cumhurbaşkanı, otuz beş yıllık aritmetiğinin eksi ve artılarıyla değerlendirilmek üzere yeniden sahnededir. Bitirirken ‘‘son konuşmam’’ sözünü kullandığı için ilk bakışta bir veda metni izlenimi veren Meclis söylevi, devlet başkanının seçimine ilişkin Anayasa değişikliği önerisiyle, aslında uzatma isteminden başka bir şey değil. Veda dediğiniz, Rıdvan'ınki gibi olur: MTK maçının bitiş düdüğü çaldı, o da ‘‘Gidiyorum’’ dedi ve gitti. Belli ki, yönetmekte pek başarılı olamadığı takımı bırakmayı kesinlikle aklına koymuş; maçın sonucu öyle olunca ‘‘Fırsat bu fırsattır’’ deyip bıraktı.

Yoksa, sistem sözleri falan edebilirdi.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın ‘‘halk tarafından iki turlu seçim’’ önerisi galiba şu demek oluyor: ‘‘Yeniden seçilmek için halkın önüne çıkmayı göze alabildiğime göre, o yoldan iyice güçlenmemi istemiyorsanız basit bir Anayasa değişikliğiyle görev süremi uzatmak daha çok işinize gelebilir.’’

Dolaylı meydan okuma anlamı taşıyan bu çıkışa boyun eğmek mi doğrudur, yoksa ‘‘Tamam, doğrudan halk seçsin’’ diyerek ‘‘Hodri meydan, görelim bakalım, halk yeniden seçiyor mu?’’ biçiminde bir karşı çıkışla yanıt vermek mi?

Böyle bir seçeneğin, Anayasa düzenlemesi bakımından dengeleri gözetecek ve kötüye kullanmaları önleyecek çok ince bir ‘‘hukuk mühendisliği’’ isteyeceği kesindir; ama, ülkenin yazgısını değiştirmek açısından hiç de yabana atılacak bir seçenek değildir bu.



Yazarın Tüm Yazıları