Mümtaz Soysal: Anayasa oyunu

Mümtaz SOYSAL
Haberin Devamı

Anayasa denen metin bir oyuncak mıdır ki, bu baylar ve bir bayan onunla oynamayı ádet edinmişlerdir, koca bebekler gibi?

Bir bakarsınız, yabancının biri ‘‘Uluslararası tahkimi kabul etmezseniz zırnık kredi yok’’ der, bizimkiler hemen bir araya gelip Anayasa'nın orasını burasını delerek, neredeyse bir buçuk yüzyıllık geçmişi olan kamu hukuku ve idari yargı kavramlarını darmadağın ederler.

Biri çıkar, namert olmadan kendisi için bir şey ister, başta başbakan hepsi birden Anayasa'nın en can alıcı noktasını kurcalamaya kalkarlar. Sanki devlet başkanının seçimine ve görev süresine ilişkin hükümler süs olsun diye konmuşmuş gibi.

Bu arada koca bebeklerden bir kısmının en yüksek koltuğa tırmanma hevesi depreşir, olmadık oyunlar dönmeye başlar.

Hayli zorlamayla ve 12 Eylül'ün özel koşullarında yapılmış da olsa, Anayasa'nın bazı yönleri Türk siyasal tarihinden süzülmüş önemli kazanımları yansıtır: Hukuk devleti, kamu ve özel hukuk ayrımı, idari yargı, yansız cumhurbaşkanı ve bu yansızlığı sağlamaya yönelik kurallar...

Aynı kazanımlar 1982'nin havası içinde bile saklı tutulmuştur.

Şimdiki biperva baylar ve bir bayan, kimden hangi yetkiyi nasıl almışlardır ki, bu temel noktalarla oynamaya cesaret edebilmektedirler?

1961 Anayasası'nın kurallarından birine vaktiyle dokunulmamış olsaydı, Anayasa'nın ‘‘temel ilkeleri’’ne aykırı olan bu çeşit değişiklikler Anayasa Mahkemesi'ne gider, çatır çatır iptal edilirdi.

Şimdi artık o olanak yok.

Hindistan'da ise, Yüce Mahkeme'nin Anayasa değişikliklerini temel ilkelere uygunluk açısından denetleme yetkisi hálá var.

Onun için, çürümeye yüz tutan siyasal kadrolarda da rahatsızlık var. Şimdi parlamentoda çoğunluğa sahip tutucu partiler, 12 kişilik bir uzmanlar komisyonu kurmuşlar, Anayasa'nın yalnız birkaç yerini değil, gerekirse bu kuralla birlikte bütününü değiştirmenin yolunu arıyorlar.

Parti sayısı alabildiğine çoğalmış. İki nedenle: Birincisi, parti değiştirmek yasak ama bir grup olarak partiden ayrılıp yeni parti kurmak serbest. İkincisi, Türkiye'den farklı olarak, bölgesel parti kurmak serbest ve genel seçimler eyalet devletleri çerçevesinde yapılmakta.

Böyle olunca, kaçınılmaz biçimde cumhuriyetin kurucusu olan ilerici Kongre Partisi'nin yerini tutucu çoğunluklar almış ve onların da başlıca derdi, kurucuların yaptığı Anayasa'dan kurtulmak. Oysa, geçen gün ‘‘The Hindu’’ Gazetesi'nde S.Ramachandra Rao'nun yazdığı gibi, ‘‘O kurucular ki, şimdiki siyasal kadrolardan farklı olarak, kendilerini değil ülkeyi ve ulusu düşünerek kural koymuşlar ve insanlığın bütün birikimlerinden yararlanarak Anayasa denen bu anıtı dikmişlerdi.’’

Galiba en iyisini Cumhurbaşkanı Narayanan söylemiş: ‘‘Anayasa bize yeterli gelmiyor değil de, belki biz Anayasa'ya göre yetersiz kalmaktayızdır.’’

Yazarın Tüm Yazıları