Muhlis harikalar diyarında

Güncelleme Tarihi:

Muhlis harikalar diyarında
Oluşturulma Tarihi: Aralık 20, 1998 00:00

Haberin Devamı

Okula adım attığı ilk günden itibaren bir efsane oldu o. Yaptıkları ailesi için ‘‘küçük yaramazlıklar’’ olarak değerlendirilse de eğitimciler onu ‘‘refah toplumunun sokak çocuğu’’ kategorisine sokuyor. Almanya'nın en tutucu eyaletlerinden Bavyera'da 14 yılda işlediği 62 suç ve eğitime gösterdiği direnç nedeniyle ceza olarak sınırdışı edildi ve Türkiye'ye gönderildi. Bavyera'nın yabancılara karşı tutumunun en iyi örneklerinden olan Muhlis'in şansı Türkiye'de döndü. Türkiye'deki benzerlerinden farklı olarak cezalandırılmak bir yana bir de günün kahramanı oldu. O artık bir televizyon yıldızı adayı...

İyi beslenmiş, üstü başı düzgün bir oğlan çocuğu. Gerek mimikleri, gerek tavırları, gerekse konuştuğu yarım yamalak Türkçe itibariyle ilk bakışta ona Türk demek zor. Kendinden pek emin ve kaprisli. Röportaj teklifini kabul etmesine rağmen -belki de artık kendini güvende hissettiği için- konuşmakta epey nazlı davranıyor. Hatta kollarını göğsünde kavuşturup, ayağını yere vurup, ‘‘İstemiyorum işte, istemiyorum,’’ çığlıkları bile şaşırtmıyor insanı.

Fotoğrafları çekilirken gösterdiği sabrı ve toleransı konuşurken göstermeye bir türlü yanaşmıyor. Ünlü olmaktan çok mutlu ama sürekli gazeteci takibinde olmaktan mutsuz. Ama ne de olsa o artık bir VJ, yani bir televizyon yıldız adayı.

O, Muhlis Arı. Almanya'da doğup, 14 yaşına gelene kadar hatırı sayılır bir suç dosyası sahibi olmayı başarmış bir ikinci kuşak. Her ne kadar Türkiye'ye getirilişi, Apo krizi ve İtalya protestolarıyla aynı zamana denk geldiği için ‘‘yeterince’’ ilgi çekemediyse de, normal koşullar altında pekala Almanya aleyhtarı gösterilere de neden olabilirdi. Her ne kadar Türkiye kendi sınırları içinde yetişen çocuk suçluları en ağır cezalara çarptırsa da (bakınız, baklava çalan çocuklar) bu kez tüm sevgisini Muhlis'e sundu.

Muhlis olayının Almanya açısından önemi ise, yabancılara karşı var olan çifte standardın en iyi örneklerinden biri olması. Yaklaşık 6 yaşından bu yana işlediği suçlarla yakından tanınan Muhlis'in ‘‘tanımı’’ son aylarda Almanya'da üzerinde en fazla tartışılan konular arasında.

ÇİFTE STANDART

Eğitimcilerin ‘‘refah toplumunun sokak çocuğu’’ kategorisinde incelediği Muhlis'e karşı Almanya'nın en tutucu eyaletlerinden Bavyera yönetiminin takındığı tavır başta Yeşiller Partisi olmak üzere pek çok grubun tepkisine neden oldu. Hatta Yeşiller, Muhlis'in sınırdışı edilmesi kararını ülkedeki yabancılara karşı bir gözdağı olarak değerlendiriyor ve kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne götürmeye hazırlanıyor. Karara karşı çıkanların temel iddiası, söz konusu suçların sadece Türkler ya da yabancılar tarafından değil, Almanlar tarafından da işlendiği. Bu noktadan sonra yöneticilere sordukları soru ise ‘‘Peki suç işleyen bir Alman gencini nereye göndereceksiniz?’’ Nitekim daha hafta başında Mannheim'da 16 yaşında bir Alman genci soygun için girdiği süpermarkette, kendisini yakalamak isteyen iki polise bıçakla saldırarak birinin ölümüne birinin de ağır yaralanmasına neden oldu.

Gelelim tekrar Muhlis'e. Muhlis'in Türkiye'ye gönderilmesinden sonra röportaj için Türkiye'ye gelen Alman gazetecilerin gözlemi, ‘‘İşin zevkini çıkarıyor, tıpkı film yıldızı gibi. Sevimliliğini Türkiye'de bir oyun haline getirdi. Bu tutarsa Türkiye'de kalacak’’ yönünde. Nitekim, sabah mahmurluğu içinde karşımızda oturan, nadir de olsa şirin şirin gülümseyen bu temiz yüzlü çocuğun hepsi de birbirinden etkileyici 62 suça imza attığına inanmak zor. Zaten kendisi de yaptıklarının suç olduğunu pek düşünmüyor. Yaptığı çeşitli röportajlarda, ‘‘Abartıyorlar, o kadar şey yapmadık. Adam öldürmedik ki’’ diyor.

O ŞİMDİ YILDIZ

Cezalandırılmak için Türkiye'ye gönderilen Muhlis Arı şimdi Kral TV'de VJ'lik yapıyor. Daha doğrusu şimdi stajını yapıyor. Gittiği dil kursundan ve stajını tamamladıktan sonra kendi programını yapmaya başlayacak. Türkçe pratiğinin azlığının da etkisiyle olsa gerek -çünkü IQ'sunun 120'nin üzerinde olduğu söyleniyor- uzun sessizliklerden sonra tek sözcüklükle cevaplar veriyor genellikle.

Bu kadar yoğun bir ilgi bekliyor muydun? Rahatsız oldun mu?

- Tabii oldum. Yolda yürürken bile rahat bırakmıyorlar, peşimden koşuyorlar, tuvalete bile geliyorlar.

Ne istiyorlar?

- Soru soruyorlar?

Ne soruyorlar?

- Hep aynı şeyleri. Nasılsın, ne yaptın, mutlu musun...

Almanya'da bir günün nasıl geçiyordu?

- Hapse girmeden önce mi?

Evet. Günün nasıl geçiyordu yani...

- Tamam anladım. Daha uyanamadım, kafa çalışmıyor daha. 12.00'de kalkıyordum, kahvaltı yapıyordum. Telefon açıyorsun arkadaşlara, buluşuyor gezmeye çıkıyorduk. Akşama kadar. Gece 12.00'de 01.00'de eve dönüyorsun.

Burada bir günün nasıl geçiyor?

- Sabah kalkıyor işe geliyorum, sonra eve gidiyorum yatıyorum. Sonra tekrar aynı şey.

Sıkılıyor musun?

- Hayır. Hafta sonları izinliyim ama yine de buraya geliyorum. Eğleniyoruz burada. Oynuyoruz, göbek atıyorsun.

Bundan sonrası için planların ne?

- Planlarım yok.

Eğitimini sürdürecek misin?

- Evet.

Kaçıncı sınıftan başlayacaksın?

- Daha bakmadım.

Türkiye'de kendi yaşında arkadaşların var mı?

- Yok.

Ünlü olmaktan memnun musun?

- Evet. Çok güzel.

Çok konuşkan değilsin. Kendi kendimle konuşuyor gibiyim.

- Daha yeni kalkmışız, uykumuz var ya.

Kahve iç.

- Ben kahve içmem.

Ailenle ilişkin var mı?

- Telefonla var.

Neleri merak ediyorlar, neler soruyorlar sana?

- Hep aynı şey.

Bu hep aynı şey dediğin nedir?

- Ne işte! N'apıyorsun, mutlu musun Türkiye'de, geri dönmek istiyor musun? Gazetelerde yazıyor işte, hep aynı şeyler.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!