Mühim olan türban gerisi faso fiso

ESKİ YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Çankaya’da Cumhurbaşkanı Gül’e Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’ne yaptığı rektör atamasını soruyor:

"Neden birinci sıradaki adayı değil de, ikinciyi atadınız?"

Cumhurbaşkanı Gül her zamanki gibi gülüyor ve şu yanıtı veriyor:

"Birinci sıradaki adayı yönetim deneyimi olmadığı için atamadım. İkinci sıradaki aday deneyimliydi, onu tercih ettim."

Cumhurbaşkanı’nın bu yaklaşımını çok olumlu buldum. Sevindim de.

Demek ki Gül, atamalarda deneyimi çok önemsiyor.

Rektör seçiminde en fazla oyu alan Prof. Dr. Gaye Usluer’in yerine deneyimli olan ama daha az oy alan Prof. Dr. Fazıl Tekin’i seçiyor.

Bu konuşmayı kafamın bir yerine not ettim.

"Bakalım Cumhurbaşkanı bundan sonraki atamalarda da bu yaklaşımını sürdürecek mi" diye düşündüm.

* * *

Sonra aklıma geldi, Cumhurbaşkanı’nın TRT’ye yaptığı atama bu yaklaşımla taban tabana zıttı.

Rektör atamasında deneyime büyük özen gösteren Cumhurbaşkanı, TRT’ye atama yaparken nedense bunu hiç dikkate almamıştı.

Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in üç kez kararnamesini geri çevirdiği Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı İbrahim Şahin’i TRT Genel Müdürlüğü’ne atayıvermişti.

İbrahim Şahin, AKP’ye yakın bir isim.

Başbakan Erdoğan, İbrahim Şahin için çok ısrarlı oldu.

Onun için Sezer’in atama kararnamesini üç kez geri çevirmesine rağmen adayını değiştirmedi, bu nedenle de TRT uzun bir süre vekille yönetildi.

Ama bundan daha önemlisi, İbrahim Şahin’in yayıncılıkla uzaktan yakından bir ilgisi yoktu.

TRT gibi dev bir yayın kuruluşunu yönetecek deneyimden ise tamamen yoksundu.

Birinci sıradaki rektör adayını deneyimsiz diye seçmeyen Gül, İbrahim Şahin’i AKP istiyor diye TRT’nin başına atamakta bir sakınca görmüyordu.

Bu olay, Gül’ün atamalarla ilgili ölçütlerinin ilkelere dayanmadığını, tamamen keyfi olduğunu gösteriyor.

* * *

Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde YÖK’e yaptığı atamada da deneyim ölçütünü bir kenara itti.

Kenara itti diyorum, çünkü yönetici olarak hiçbir deneyimi olmayan Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ı YÖK Başkanlığı’na getirdi.

Prof. Özcan 1989 yılında doçent olmuş, profesörlük unvanını ise ancak 14 yıl sonra 2003’te alabilmiş.

Bunun nedeninin "akademik yetersizlik" olduğu yolunda bilgiler var.

Ayrıca yeni YÖK Başkanı’nın bir süre ODTÜ Sosyoloji Bölümü’nü yönetmenin dışında bir deneyimi de olmamış.

Ne dekanlık, ne rektör yardımcılığı, ne de rektörlük yapmış.

Ama Cumhurbaşkanı Gül’ün keşfiyle tepeden inme bir atamayla YÖK Başkanlığı’na getirilmiş.

Sanırım Prof. Özcan’ın Cumhurbaşkanı’nı en fazla etkileyen yanı, türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasından yana olması.

Çünkü AKP’liler için en önemli sorun, türbanın üniversiteye girmesi.

Gerisi ayrıntı.

Özerklikmiş, bilimsel özgürlükmüş, bilimsel nitelikmiş, araştırma olanaklarıymış, çağdaşlıkmış...

Bunların ne önemi var.

Mühim olan türban... Gerisi fasa fiso...
Yazarın Tüm Yazıları