Muharrem Sarıkaya: Sezer'den demokrasiye Anglosakson yaklaşım

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

NEW YORK

CUMHURBAŞKANI Ahmet Necdet Sezer, Meclis'teki yemin töreni sonrasında yaptığı konuşma bir tarafa bırakılırsa, kalabalık bir topluluk karşısındaki ilk konuşmasını önceki gün New York'ta gerçekleştirdi.

Aslında Sezer'in dünkü konuşması, kendisinden önce kıtaya ayak basan selefleri ve başbakanların uygulamaları dikkate alındığında da New York'taki Türkler için bir yenilikti.

Bugüne kadar Türk dernekleri, New York'a gelen cumhurbaşkanları ve başbakanlar için lüks otellerde parayla girilebilen yemekli toplantılar veya balolar düzenlerdi.

Oysa Sezer dünkü konuşmasını, Lincoln Center içinde yer alan büyük bir salonda herkesin rahatlıkla konuşmasını dinleyebileceği bir platformda gerçekleştirdi.

Sezer'in on dakika kadar süren konuşmasının en önemli noktası ise Türkiye-ABD ilişkilerinin ortak paydasına bakışında yatıyordu.

Cumhurbaşkanı bunu ‘‘demokrasi’’ olarak tanımladı.

Hatta, demokrasinin ‘‘ulusal onurumuzun, gönencimizin ve ulusallık düzeyimizin kimlik kartı’’ olduğunu vurguladı.

Hemen ardından da bireye dayanan çoğulcu kişi hak ve özgürlükleri, basın ve fikir özgürlüğü ve pazar ekonomisinin de ABD ile ilk günlerde başlayan ilişkilerin temelini oluşturduğunu kayda geçirdi.

Bugüne kadar Türk devlet adamlarının ABD için getirdiği ‘‘piyasa ekonomisinin beşiği’’ yaklaşımına Sezer, demokrasinin Anglosakson yorumu olan ‘‘liberal demokrasiyi’’ ekledi.

Türkiye'de kıta Avrupası merkezli dile getirilen yaklaşımı, Anglosakson boyuta taşıdı.

Kıta Avrupa merkezli çağdaşlık yorumunun şimdiye kadar Türkiye'yi etkileyen Fransa'nın ‘‘cumhuriyetçi’’ ve Almanya'nın ‘‘devletçi’’ yaklaşımlarına karşılık, Sezer bireyin üstünlüğüne dayanan demokrasiyi ön plana çıkardı.

Sezer'in kendinden önceki cumhurbaşkanları ve başbakanlardan bir diğer farkı, Türkiye'de de sergilediği sadeliğiydi. Daha önce BM zirvesi için gelen başbakanlar için bile 20 limuzin kiralanırken, Sezer'in heyetini taşıyan otomobil sayısı bunun üçte biri oranında kaldı.

Otelinin lobisinde de Türk işadamlarına rastlanmadı.

EKİMDE TÜRK CUMHURİYETLERİ'NDE

Sezer'in iki gündür süren yoğun temaslarının ağırlıklı noktası Kıbrıs, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'ni tehdit eden radikal İslam'ın önüne geçilmesi, Türkiye'nin AB üyeliği üzerinde yoğunlaştı.

Her ne kadar Türk Cumhuriyetleri'nin devlet ve hükümet başkanlarıyla bir araya gelip dünyaya bir mesaj verme olanağı bulunmasa da Sezer, sürgündeki Afgan Cumhurbaşkanı Rabbani ile görüşmesinde Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nin iç huzurunu tehdit eden Taliban'ın gelişiminin frenlenmesi gerektiğinin altını çizdi. Selefleri Turgut Özal ile başlayan, Süleyman Demirel ile devam eden geleneği sürdüreceğinin mesajını verdi.

Nitekim gelecek ay gerçekleştireceği Orta Asya Türk Cumhuriyetleri gezisi öncesi, Türkiye'nin bölge ülkelerini unuttuğu yönünde oluşan imajı gidermeye çalıştı.

Sezer'in dün Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin ile yaptığı görüşmede de Orta Asya Türk Cumhuriyetleri önemli bir yer tuttu. Sezer'in Putin'e mesajı, ‘‘Radikal İslam'ın tehdidi altındaki bölgeye Türkiye ve Rusya rakip olarak değil, partner olarak girmeli’’ oldu.

İki günlük performasına bakıldığında Sezer'in Çankaya'ya alıştığını söylemek zor değildi.

Yazarın Tüm Yazıları